evrim palavrası vs dinazorlar
İslam alimleri bir konuda kendilerini anlatmakta zorluk çekiyor, bunu ya bilgisizlikten dolayı yada beceriksizlikten dolayı çekiyor, bu da ister istemez evrim teorisini savunanların ekmeğine yağ çalıyor. Nedir izah etmekte zorlandıkları şey? Bir din adamına ilk insanın kim olduğunu sorsanız, hz. Adem cevabını alırsınız. Hz. Adem kaç bin yıl öncesi yaşadı diye sorsanız, ortalama 20 bin yıl öncesi cevabını alırsınız. Sorun ne burada? Bilim dünyası ama 200 bin yıl öncesine ait insan kafataslarını buluyor. Bu çelişkiyi nasıl izah edeceksiniz? Müslümanların açıklamakta zorluk çektiği noktayı anladınızmı? Bulunan kafatasları gerçekmi? Gerçek. İnsanmı? İnsan. O zaman nasıl oluyorda hz Adem ilk atamız oluyor? Bu yazımızla bu bilinmeyene bir açıklık getirmeye çalışacağız, umarız bu yazımız sayesinde aklınızdaki soruları giderir, yaratılışımızı daha iyi anlamanızı sağlarız. Sizlere hayırlı ve aydınlatıcı okumalar dileriz.
Yeryüzünün hz. Adem'den önceki konukları: İslam dini ve Kur'an-ı Kerim hz. Ademin yeryüzündeki ilk canlı olduğunu iddia etmez, tam aksine yeryüzünde hz. Ademden önce canlıların var olduğuna yönelik ipuçları verir. Örneğin; "düşün ki, Rabbin meleklere: «Muhakkak Ben, yeryüzüne bir halife tayin edeceğim.» dediği vakit, «Biz seni tesbih ve takdis edip dururken orada fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak bir yaratık mı yaratacaksın?» dediler. «Her halde Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri bilirim!» buyurdu" (Bakara Süresi; 30). Bu Ayetten çıkarılması gereken çok ders var, bu yazımızı ilgilendiren noktaları ise; (1) Allah yeryüzüne halife olarak insanoğlunu seçmiş, canlı veya cansız herşeyi bize hizmet etmek için var etmiş! Örneğin; insan öncesi yeryüzünden yaşayan canlılar. Bunlar günümüzün altyapısını hazırlamak içinyeryüzüne indirilmiş. Ne demek istediğimizi yazımızın devamında anlayacaksınız. Anlamanız gereken ilk husus, herşey insan için. O yüzden halife biziz. (2) İnsan yaratılmadan öncesi melekler insanoğlunun kan akıtacağını söylüyor, gaybı bilemediklerine göre demek insan görünümlü varlıklar daha önceden yaratılmış ve melekler bunların yeryüzündeki kötülüklerine şahit olmuş. 200 bin yıl öncesine ait kafataslarıda o canlılara ait. Hz Adem öncesine ait arkeolojik kalıntıları o yüzden bir Müslüman reddetmez, çünkü o arkeolojik kalıntılar evrim teorisini değil Allahın Ayetlerini tasdikler. Örneğin; bilim dünyası o canlıların çok ilkel yaşadığını söylüyor. İslam dini onlar hakkında ne diyor? Onlara ilim inmedi diyor. İlmin olmadığı yerde de ilkel yaşam varlığını sürdürür. Gördüğünüz gibi, gerçek ilimle Ayetler birbiriyle çatışmaz tam aksi birbirini destekler. Hz Adem yeni nesil sürümse (insan 2.0), hz Adem öncesi insanlarında daha ilkel bir sürüm üzerine yaratılmış olduğunu varsayabilirsiniz (insan 1.0). Allah bunu neden gerekli gördü, bu canlılar neden var edildi ve ne amaca hizmet etti? İnsanoğlunun daha ilkel versiyonu neden var edildi, bu konu hakkında size bir cevap verebiliriz, fakat bu konumuzu çok farklı bir yere taşır, bu yazımızda o dönem neden var edildi bunun üzerinde duracağız, çünkü o dönem günümüz teknolojisini mümkün kılmakta
İnsan öncesi dönem, günümüzün altyapısını nasıl sağladı? Ademoğulları bu dünyanın halifesi olarak seçilmiş, yaratılışın ilk gününden itibarende herşey onlar için var edilmiş. Hz Adem öncesi varlıklar dahil. Milyonlarca yıl öncesi yaşayan canlılar şuanki insanoğluna nasıl hizmet edebilir diye soruyorsanız, bunun cevabını bilimde buluyorsunuz. Kimya bilim dalı yeryüzündeki maddeleri organik ve inorganik olarak ikiye ayırır. Gezegenlerin kendisi inorganik maddelerden oluşuyor, petrol, doğalgaz ve kömür olarak adlandırdığımız, uğruna savaşların yürütüldüğü maddeler ise organik maddelerden, yani fosilleşmiş canlılardan oluşur. Anlayacağınız, dinazorlar çağı olmasaydı şu an yeryüzünde petrol, doğalgaz, kömür gibi madenler olmazdı. İnsan ne endüstiral çağı nede teknolojik çağı başlatabilir, karanlık çağda yaşamaya mahkum kalırdık. Hz Adem öncesindeki çağda olduğu gibi. Bu canlılar neden yüzbin veya milyon yıllar önce var edilmiş? Bu canlıların cansız bedenleri petrol gibi madenlere dönüşebilmesi için milyonlarca yıla ihtiyaç duyduğu için. Bu hayvanlar neden çok büyüktü? Canlılar ne kadar büyük olursa, onlardan o kadar büyük yeraltı madenleri oluştuğu için. Günümüzün petrol veya doğalgaz havzaları küçük baş hayvanlar sayesinde elde edilmiş olsaydı, petrol ve doğal gaz rezervlerimiz 10 yılda tüketilmiş olur, kısa bir elektronik çağdan sonra orta çağa geri dönmüş olurduk. Hayvanlar ne kadar büyük olursa, onlardan oluşan madenlerde o kadar büyük olur. Gördüğünüz gibi demek bu işler tesadüf veya şans ile yürümüyormuş, o tür yeraltı zenginliklerin oluşabilmesi için bile bir üst akla ihtiyaç duyuluyor, bir plan ve bir proje, bir süreç gerektiriyormuş!
Dinazorlardan nasıl doğal gaz oluştu? Carbon içerikli bir maddeden yani bir canlıdan petrol, kömür veya doğalgaz oluşabilmesi için iki şey gerekli; birincisi basınç ikincisi oksijensiz bir ortam. Bu ortamıda o dönemin afetleri sağladı. Allahın nasıl çalıştığı nasıl herşeyi hesapladığı sonrasıda herşeyi o plan ve proje doğrultusunda hareket ettirdiğini şimdi daha iyi anlıyormusunuz? Süreç nasıl gelişti; yanardağlar patladı, meteorlar yeryüzünü vurdu, yer yarıldı ve yeryüzündeki canlıların bir kısmını yuttu, yer üstünde kalmayı başaran kısımda yanardağların püskürttüğü zehirli gazlar tarafından öldürüldü. Yanardağ ve meteorların püskürttüğü toz ve toprakta bu bedenleri örttü, metrelerce derinliğe sahip bir örtü oluşturdu. Cesetlerin üzerine konan bu toz ve toprak parçacıklarıda hem petrol ve doğalgaz gibi madenlerin oluşumu için gerekli basıncı sağladı hem oksijensiz ortamı. Kısacası, ne dinazorlar nede o dönemin doğal afetleri tesadüfen gelişti. Her şey ilahi hesabın bir parçası doğrultusunda hareket etti ve daima eder. Allahın iliminde tesadüfe yer yoktur.
Farklı dönemlere ait kemikler, birbirinden bağımsız yaratılışlara işaret eder! Allahu Teala yeryüzünün ilk döneminde yeryüzünü çok ilkel canlılar ile donatmış ve bunların milyonlarca yıl yaşamasına izin vermiş. Bunlar ömürlerini tamamladıktan sonrada, ne amaç uğruna yaratıldıysalar o doğrultuda yok edilmişler. Yeryüzü bu sefer kendisini, ikinci konukları için hazırlamaya başlamış. Bu hazırlık sürecide milyon yıllar almış. İlk konukların bedenleri toprak altında fossil yakıtlara dönüşebilmesi için, dünyaya yüzbinlerce ve milyonlarca yıllık bir olgunlaşma zamanı tanınması gerekiyordu. Dünyanın yeraltı ve yerüstü zenginlikleri olgunluk sürecini tamamladıktan sonrada yeryüzünün ikinci konuğu, hz. Adem gökten yeryüzüne indirilmiş. Herşey bir planlama ve hesaplama doğrultusunda gerçekleşmiş. Şimdi; bilim dünyası iki farklı döneme ait yaşam belirtileri tespit ediyor, bunun üzerinede birinin diğerinin soyundan geldiği kanaatine varıyor. Birinin diğerinden bağımsız yaratıldığını aklına getirmiyor veya getirmek istemiyor. Bilim dünyasının elinde sadece bu iki döneme ait kemikler bulunuyor; dinazor dönemine ait kemikler ve şuanki döneme ait bilgiler. Onlar geçmiş kemik kalıntılarını buluyor, bunu bugünki hayvanların kemikleri ile kıyaslıyor, benzerliktende akrabalık bağı kurmaya çalışıyor. Örneğin; şu kemik şu hayvanınkına çok benziyor demek bu onun soyundan geldi gibisine. Kendilerini gülünç duruma soktukları nokta; o dönemin felaketlerinde dinazorların yok edildiğini kendileride kabul ediyor. Soru şu; eğer bir tür tamamıyla yok edildiyse, nasıl oluyorda günümüz hayvanları onların soyundan gelebiliyor? Yok olan tür, nasıl günümüz hayvanların atası olabiliyor? Aklınızı kiraya verirseniz, körü körüne birilerine biat ederseniz oluyor işte.
Bilim bilimle uğraşması gerek, inançla değil: bilim yaratılıştan teolijiden uzak durması gerekiyordu, söz konusu Allah düşmanlığı olunca ama uzak duramadılar ve insanlığa farklı bir yaratılış hikayesi sundular. Kendi müritlerinede bu hikayeyi satmayı başardılar. Siz ama lütfen bu hikayeyi satın almayın. Farklı başlıklar altında size bilimsel ve mantık açısından bu hikayenin saçmalığını anlatmaya çalıştık. Fazla detaya girmeden anlatmaya çalıştık, umarız evrim saçmalığından bundan sonra uzak durursunuz. Uzak durmazsanız eğer, o zaman bilinki İslam dini kendine alternatif bir yaratılış hikayesini kabul etmez. Evrim teorisi İslam dinin özüne aykırıdır, eğer Allah diye bir varlığa inanıyorsanız o zaman Allahın farklı dönemlerde farklı yaratıkları yarattığına inanmalısınız. Eğer Allah diye bir varlığa inanmıyorsanız, o zaman kendinize farklı bir yaşam başlangıcı bulmalısınız, çünkü fizyolojik ve bilimsel olarak bir canlının farklı bir canlıya dönüşmesi mümkün değil!
Maymundan türeme inancı, Allahtan öç almak için ortaya atılan bir inanç: insan farklı bir canlıya dönüşebilirmi, elbette dönüşebilir, bunun örneğide Kur'an-ı Kerimde var. Fakat bu dönüşüm evrimcilerin iddia ettiği gibi milyon yıllar içinde olması mümkün değil, bir anda, tüm organlar aynı anda dönüşüme uğrarsa ancak mümkün. Örneğin; israiloğulların maymuna çevrilmesi; "İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara "sefil maymunlar olun!" dedik" (Bakara Süresi; 65). "Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara “aşağılık maymunlar olun” dedik" (Araf Süresi; 166). Değişim olacaksa bu evrimcilerin iddia ettiği gibi zaman içinde asla olmaz, olamaz olacaksa bir anda olur. Bunun örneğide tarihte var, israiloğullarından bir gurubun maymuna dönüştürülmesi. Hiç merak etmedinizmi, maymun inancı nereden ortaya çıktı diye? Kendi kafalarınca Allahtan öç alma peşindeler. İsrailoğullarından bir tayfa maymuna çevrilerek aşağılık ile damgalandı, bunlarda bunun öçünü Allahtan almak için insanlığın atası maymundur inancını ortaya attı ve maalesef insanlığa büyük ölçüde de bunu yutturdu. Bilhassa kime yutturdu? Ortalıkta akıllıyım diye geçinenlere!!
Küresel satanistlerin bir sonraki tuzağı; uzaylılar: evrim teorisini uyduran zihniyet, bu teorinin iflas ettiğini, bunun artık savunulur bir yanı olmadığının farkında. Atalarınızın maymun olduğu, sizlerin hayvan soyundan geldiği inancını yaymak sonuçta o kadarda kolay değil. Bu teoriyi ortaya atanlar bu teorinin inandırıcı bir yanı kalmadığı, teknoloji geliştikçe bu teoriyi destekleme yerine bu teoriyi çürüttüğü, müritlerini ümitlendirecek yeni bilgiler bulamadıklarının farkındalar. Daha fazla mürit kaybına uğramadan, var olan müritleri daha fazla hayal kırıklığına ve bunalıma uğratmadan acilen yeni bir yaratılış teorisine ihtiyaç duydular ve bunu da bulmuş gibi görünüyorlar. Yeni bir yaratılış tezini bulduklarını nereden anlıyoruz? Bu tezi uyduran üst akla baktığınızda anlıyorsunuz. Küresel çetenin farklı saç ayakları var, onları izlediğinizde bunların bir sonraki hamlelerini çıkarıyorsunuz. Örneğin; NASA veya hollywood. Hollywood hangi konuları ele alıyorsa toplumsal formatın o yönde atılacağı, toplulukları o yönde biçimlendirmeye çalışacaklarını anlayabilirsiniz. Örneğin; hollywood son yıllarda üstün zekaya sahip uzaylıları filmlerinde konu yapmaya başladı. Bir kaç yıl bu filmlerle sizi besleyecekler. Üstün zekaya sahip uzaylıların varlığı size inandırıcı gelmeye başladığı, uzaylıların sizden daha üstün akla ve teknolojiye sahip olduğu algısı beyninize yerleşti an, bunların bir başka saç ayağı devreye girecek, nobel ödüllü bir bilim adamı ortaya çıkacak ve canlıları yeryüzüne yerleştiren uzaylılar diyecek. Bir diğer saç ayağıda, bilim dergi ve medya bu söylemleri dünyaya yayacak. NASA gibi toplumda güvenilirlik ve saygınlık derecesi yüksek kurumlarda bu algı çalışmasının toplumda kabul görmesini hızlandırmak için, biz UFO gördük diyecek ve uzaylıların varlığını kabul edecek. Bunlar yaşanmaya başlandığı anda (şuan yaşanıyor), o zaman bilinki ata-maymun inancının sonu geldi. Bu vakit geldiğinde de bizim ata-maymuncular, maymun atalarına sırtlarını çevirip ata-uzaylı olabileceklermi? Ata-maymun inancı için kendi ata-inançlarını bir çırpışta yok saydılar, ata-uzaylı inancı içinde ata-maymun inancını bir çırpışta çöpe atabileceklermi?
Kendi ata-inançlarına ihanet eden, herkese ihanet eder, ata-maymun inancınıda bir çırpışta satar. Bunlar lanetlenmiş bir topluluk ve bunların akıbeti belli, bunlar yeryüzünde yaşadığı müddet her asır bir inançtan diğerine sürüklenecek ve atalarını aramaya devam edecek. O yüzden biz ne kadar şükretsek az, Rabbim bizlere atamız kim, nereden geldik nereye gideceğiz bunu bildirmiş. Bizler yeryüzünde kendimizi kaybolmuş hissetmiyoruz, kim ve ne olduğumuzu çok iyi biliyoruz. Bu zümrenin üzerindeki laneti anlamanız açısından size güzel bir örnek verelim; bunlar uzayda yaşayan üstün zekalı canlıların varlığına inanıyor, biz onlara sizin bahsettiğiniz canlının tarifi tam Allaha uyuyor dediğimizde de; hayır, biz ona inanmıyoruz diyorlar. Neden, çünkü onların uzaylı inancında birden fazla yaşam formu var, biz ise tek tanrıdan bahsediyoruz. Tek tanrı inancına gelindiğinde kıvırıyorlar, şeytanları baskın geliyor. Allahında bunlara cevabı ne; "Allah, kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek kimse yoktur. Allah, onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar" (Araf Süresi; 186). "Sen, onların, hidayete ermelerini ne kadar çok istesende, sapkınlıkta kararlı olanlara, Allah hidayet etmez. Onlar için bir yardımcı da bulunmaz" (Nahl Süresi; 37). Anlayacağınız bunlar ömürlerini atalarını aramak, bir sapkın inançtan diğerine sürüklenmekle geçirecek, bunada ne siz ne de biz engel olabileceğiz. Biz bu yazı dizilerimizle kendini bu inanca kaptırmış o eski kafalara değil, gençlerimize hitap etmeye, gençlerimizi uyarmaya çalışıyoruz. İlhamı alan alır almayanıda Rabbim islah etsin.