bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     

 





 

İslam; kur'an-ı kerim ve bilim


Biyoenerji ismini taşıyan ve doğal tedavi yöntemlerini konu alan bir websitenin dini konulara girmesi bir çoğunuzun tuhafına gitmiş olabilir, "ne alaka" demiş olabilir. Şunu bütün samimiyetimizle söylebiliriz, biyoenerji hakkında elde ettiğimiz bilgileri sizler ile paylaşmaya niyetlendiğimizde amacımız dini konulara girmek değildi. Bizim ne siyasetle ilgimiz var ne de herhangi bir cemaat veya tarikatla. O zaman bu mevzular nasıl ortaya çıktı, doğal tedavi yöntemleri içeren bir websitesi nasıl oldu da dini konulara daldı? Kader! Kaderinizde birşey yazılıysa ne kadar çok dini konulardan uzak durmaya çalışsanız, kader sizi bir yerden tutuyor ve onun tam ortasına atıyor. Nasılmı? En basiti, hekimseniz muayenehanenizde çok farklı hastalıkla karşılaşabiliyor, bunlara yönelik çözüm arayışıda sizi çok farklı alanlara itebiliyor. Örneğin; migrenle ilgili tedavi. Bir çok migren hastası doğu ve batı tıbbına cevap vermiyor, neden cevap vermiyor diye araştırdığınızda ve biz bir araştırmacıyız, araştırmalarınız sizi metafizik boyuta taşıyor. O boyuta daldığınız zamanda nazar gibi metafiziksel enerjilerin ve bunların sebep olduğu hastalıkların varlığını öğreniyorsunuz. Biraz daha araştırdığınızda da bunların çözümü Kur'an-ı Kerim ile mümkün olduğunu anlıyorsunuz.

Uzun lafın kısası, hastalıklarla uğraşan birisi ya farkında olarak ya da farkında olmadan eninde sonunda metafiziksel enerjilerle karşılaşıyor, bu da sizi eninde sonunda Kur'an-ı Kerimi araştırmaya itiyor. Bizde bunu yaptık, Kur'an-ı Kerimi araştırdık. Arapçamız yok, Kur'an-ı Kerimi okumasını bilmiyoruz, araştırmamızı nasıl gerçekleştirdik? Demokraside çözümler tükenmez misali, elmalı hamdi yazır'ın Kur'an-ı Kerim mealini mp3 olarak bilgisayarımıza yükledik ve günlük seanslarımızı bunu dinleyerek geçirdik. Bu arada, buradan sizde kendinize bir pay çıkarın, kimsenin size, siz anlamazsınız siz bilmezsiniz demesine izin vermeyin, arapça bilmeden, Kur'an-ı Kerimi okumasını bilmeden biz bir çok şeye cevap bulabildiysek sizde bulabilirsiniz. Bizim kadar bulmanıza gerek yok, kendi hayatınız kadar kendi sorunlarınız kadar bulsanız yeterli. Bunun içinde ne yapmanız gerek; Kur'an-ı Kerimin mealini açıp okumanız ve bol bol tekrar etmeniz gerek. Biz Kur'an-ı Kerimin türkçe mealini her gün 8-10 saat dinliyorduk. Üç haftada birde Kur'an-ı Kerimi hatim ediyorduk. Bunuda beş yıl boyunca devam ettirdik. Ayetleri her dinleyişimizde farklı bir ilham alıyor ve bunları bir yere not ediyorduk. Zaman dilimi içinde de ilahi düzen hakkında beynimizde şablonlar oluştu, bu yazı dizilerimizde o şablonların o ilhamların kaleme dökülüş hali. Bilgi demek vebal demektir. Bilgi paylaşımı zorunlu kılar. Toplumun fayasına bir bilgiye sahipseniz bunu kendinizde saklı tutamazsınız. Biz bu tespitlerimizi yaptıktan sonra bunları sizinle paylaşmaya karar verdik. Websitemizde bunun için ideal bir platform oldu. Rabbim bizlere bir websitesi lütfetmiş, bizde bilmeniz gerektiğine inandığımız konuları bu websitesi üzerinden sizlerle paylaşmaya karar verdik. Umarız sizin için hayrlı ve aydınlatıcı yazılar olur. Bilhassa İslam ve bilim, bu ikisinin ruh ve beden gibi birbirinin ayrılmaz parçası olduğunu anlamanız açısından bu yazı dizilerimizin çok faydalı olacağını ümit ediyoruz.

Websitemizde neden dini konulara giriyoruz?
1. İslam dini bizlere hastalıkların kendi elimizle işlediğimiz günahlardan ötürü geldiğini, çözümünde tövbe ve hellaleşmede olduğunu anlatır. Dolayısıyla batı veya doğu tıbbı hastalıklarla ne kadar ilgiliyse, İslam dinide o kadar ilgili.

2.
Türkiye'ye geldiğimizde migren gibi rahat tedavi edebildiğimiz bazı hastalıklarda zorluk çektiğimizi gördük. Neden batı tıp ve doğal tıbbıyla bu sorunları çözemiyoruz diye araştırmaya koyulduğumuz zamanda, nazar gibi negatif enerjilerin hastalıklara sebep verebildiğini, bu radyoaktif tarzı enerjileride doğu veya batı tıp yöntemleri ile gidermenin mümkün olmadığını tespit ettik. Bu tür enerjiyi yeryüzünde nötralize edebilmenin sadece iki yolu var; ya cinleri kullanacaksınız, piyasadaki biyoenerji uzmanların %99,98 kullanıyor ya da Kur'an-ı Kerimi. Biz kolay yolu (cin) değil zor olanı seçtik. Hikmet ve bereket zor ve meşakkatli yoldadır inancı ile yıllarca Kuran-ı Kerim üzerine araştırmalar yaptık. Kur'an-ı Kerim üzerindeki araştırmalarımızı nazar gibi negatif enerjilere karşı bir antidot aramak için yaptık. Bu konulara daldığımızda İslami konularda bilge birisi olma veya websitemizi dini bir siteye dönüştürme gibi bir hedefimiz yoktu ve halende yok. Dini konulara girmemizin yegani sebebi, çaresizlik içinde bir uzmandan diğerine koşuşturan hastalara doğru adresi göstermek, ümidini yitirmiş hastalara ümit olmak, bunların çaresizliğinin art niyetli uzmanlar tarafından suuistimal edilmesinin önüne geçmekti. Şükür rabbime hastalıkların antidotunu bulduğumuza inanıyoruz (tövbe, helalleşme ve kefaret orucu), bu bulgularımızı sizinle paylaşmaktanda mutluluk duyuyoruz.

3. Ülkemizde yoga, reiki veya şakra gibi uygulamalar veya iç huzuru yakalama gibi felsefi akımlarla misyonerlik faaliyeti yürütülüyor. Her hangi bir vatandaşımız doğu tıbbı yöntemleriyle ilgili bir araştırma yapmak veya bunu öğrenmek istediğinde, erişebildiği tek bilgiler bilimden uzak açıklamalar, uzak doğu felsefi akımları ile süslenmiş bilgiler ve uzmanlar. Biz bunu öğrendiğimiz an buna duyarsız kalamazdık, gençlerimizin masum beyinlerini o hurafe uzak doğu bilgilerine kaybedemezdik. Kolları sıvadık ve doğu tıbbın bilimsel altyapısı nedir bunu deşifre etme yoluna koyulduk. Elde ettiğimiz bilgileride bu websayfası üzerinden bu alanda çalışma yapan ve öğrenim gören müslüman kardeşlerimizin bilgisine sunuyoruz. Websitemizi kurmamızın bir nedeni müslümanları uzak doğu inançların felsefi akımına karşı korumak olduğu içinde, dini konulara girmemiz websitemizin kuruluş gayesi ile gayet uyumlu. Olaya birde şu boyuttan bakınız, websitemizde budizm öğütleriyle süslenmiş doğu tıbbın tedavi yöntemlerini (akupunktur, şakra vs) size sunuyoruz, başka bir inancın tedavi yöntemlerini sunupta kendi inancımızınkileri es geçseydik bu bize yakışmazdı. Biz inancımızla gurur duyan birisiyiz, kendi inancımızın sunduğu yöntemlerini es geçip başka inançların tedavi yöntemlerine sizi yönlendirmek bize yakışmazdı. Kaldıki, doğu tıbbı ve batı tıbbını araştırmış ve uzman olmuş, en sonunda da İslami çözüm yollarını öğrenmiş birisi olarak size şunu rahat söyleyebiliriz, en doğru yöntem İslamın sunduğu çözüm yolu. Bizde bu çözüm yollarını size sunmaktan ötürü gurur duyuyoruz.

4. Doğal tıp uygulayıcılarına baktığınızda bunların genelde ya kendilerini uzak doğu felsefelerine kaptırdığını ya beyaz türk tayfasından olduğunu ya da cinler alemi ile içli dışlı olduğunu görürsünüz. Biz bu üç tayfanında karşısında yer alan bir hayat görüşüne sahibiz, bu farkıda yazılarımıza ve websitemize yansıtmamız gerektiğine inandık.

5. İçiniz ne ise dışınızda o olsun. İçten hesaplı olmadan kıvırmadan dürüst ve direk olursanız, ben buyum beni kabul edecekseniz böyle kabul edin derseniz karşınızdaki insanlara hakkınızda yanlış bir izlenim vermez, hayatta daha az hayal kırıklığı yaşar ve yaşatırsınız. Biz hastalarımıza ve okurlarımıza hayat felsefemizi ve duruşumuzu net aktarıyoruz, kıvırmadan doğrudan olayın özüne iniyoruz. Dini konulara girerekte bu alemdeki safhımızı belli ediyor, bizi takip eden bizimle iletişime geçenlerde bunu baştan bilsin istiyoruz.

Kur'an-ı Kerim ve Bilim.
"Rabbin meleklere “ben yeryüzünde muhakkak bir halife yapacağım “dediği vakit,“ biz hamdinle tesbih eder ve Seni ululayıp dururken, orada bozgunculuk yapacak ve kanlar akıtacak bir varlık mı yaratacaksın?“ dediler. O. “Şüphesiz Ben, sizin bilmeyeceğiniz şeyler bilirim“ buyurdu. 31- Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti, sonra o âlemleri meleklere gösterip, “Haydi davanızda doğruysanız, Bana şunları isimleriyle haber verin!“ buyurdu. 32- “Sübhansın, ya Rab! Bizim, Senin bildirdiğinden başka bir ilmimizin olması ne mümkün! Her şeyi en iyi şekilde bilen, yaptığını sağlam yapan ve yaptığında bir hikmet bulunan Sen, şüphesiz Sensin!“ dediler. (Bakara Süresi, 30–32 Ayeti Kerimeleri)


1. İlmin sahibi Allahtır.
Bu Ayetlerden çıkaracağımız birinci ders; insan ve diğer canlıların tümü bilmez, sadece Allah bilir. Her türlü bilgi Allah katında ve Allaha aittir. O yüzden bilim dünyasına değil, o ilmi ilk önce var eden sonrası o ilmi yeryüzüne indiren sonrası bunu en çok çalışana, en çok isteyene veren Allaha tapın!

2. İnsanı olgunlaştıran ve terbiye eden ilimdir.
Bu Ayetlerden çıkaracağımız ikinci ders; insan fıtratında bozgunculuk yapmak ve kan akıtmak var. Bundan dolayıda melekler öyle bir varlığın yaratılışına anlam veremiyor. Allahu Teala'da buna cevaben "bilmediğiniz şeyleri ben bilirim" diyor ve hz. Âdem’e ilim öğretiyor. Nedir Allahın bildiği ve meleklerin bilmediği? Hz Adem öncesi, insan benzeri varlıklar yeryüzüne yerleştirilmiş, meleklerde hz Adem soyununda o canlılar gibi ilkel ve vahşi bir yaratık olacağını sanıyor. Bilmedikleri nokta ne? Bu sorunun ilimle çözülebileceği, bu sefer insanla birlikte ilminde yeryüzüne indirileceği. Melekler hz Adem'in soyununda kan akıtıp bozgunculuk yapacağını zannediyor, kan akıtma ve bozgunculuğun önüne ilimle geçilebileceğini bilmiyor. Allahın bilip onların bilmediği noktada burası, kan akıtmanın ve bozgunculuk yapmanın önüne ilimle geçilebileceği. Örneğin; terör örgütleri neden öğretmenleri kaçırır, okulları veya dershaneleri hedef alır? Çünkü cahil insanlar kan akıtır ve bozgunculuk içinde bulunur. Ne kadar ilginç değilmi; sıradan bir Ayet gibi gözüküyor, ama bu küçücük Ayet günümüzün ve geçmiş yüzyılların en büyük probleminin (kan akıtma) çözüm yolunu içinde barındırıyor. Şu kısa Ayetle Allahu Teala hem insanlığın en büyük sorununa (kan akıtmak) işaret ediyor hem bu Ayetin içinde onun çözümünü (bilim) yerleştiriyor. İşte Kur'an-ı Kerimin ayrıcalığı ve hikmeti bu, hem teşhisi koyuyor hem tedavi yolunu size gösteriyor.

3. Bu Ayetler bize hz. Adem öncesi bir varlığın yeryüzünde yaşadığı ve bu varlıklara ilim indirilmediğini anlatıyor. Bu Ayetlerden çıkaracağımız üçüncü ders; melekler, insanoğlunun yeryüzünde kan akıtacağını ve bozgunculuk yapacağını nereden biliyor? Geleceği göremedikleri ve kendi başlarına fikir üretmediklerine göre, demek Âdemoğullarından önce yeryüzünde insan tipinde bir varlık var edilmiş, meleklerde onların bozgunculuğuna ve kan akıtan fıtratlarına tanıklık etmiş.

Not: bazı kişiler eski toplulukların günümüzün çağından daha ileri bir teknolojiye sahip olduğunu iddia ediyor, bu doğru değil. Tam aksine âdemoğullarından önceki döneme ilim indirilmemiş. O kişiler ilkel bir yaşama mahkûm kılınmış.

4. İlime sahip olan hükmeder, ilime sahip olmayanlarda onlara secde eder.
“Ey Âdem! Bunlara, onları isimleriyle haber ver!“ Buyurdu. Bu emir üzerine Âdem onlara isimleriyle onları haber verince de buyurdu ki: “Size Ben her durumda göklerin ve yeryüzünün bilinmeyen yanını bilirim, açığa vurduklarınızı ve gizlediklerinizi bilirim“ demedim mi? 34- Ve o vakit meleklere, “Âdem için secde edin“ dedik, derhal secde ettiler. Ancak iblis dayattı, kibrine yediremedi, zaten kâfirlerden idi. (Bakara Süresi, 33–34. Ayeti Kerimeleri). Bu Ayetlerden çıkaracağımız dördüncü ders; hz. Âdem âlemleri isimleri ile meleklere haber verince, Allahu Teala meleklere Âdem için secde edin diyor. Dikkatinizi çektiyse Âdem’e secde edin demiyor, Âdem için diyor, yani Âdem’e değil Âdem’de olan ilime secde edin diyor. Değerli okurlarımız; buradan çıkarmanız gereken dördüncü ders, ilme sahip olmayan ilme sahip olana secde etmek zorunda. Bu insanoğlunun yaratılışın ilk gününden itibaren koyulan ilahi bir kural! Örneğin; günümüzde biz batıya kul köleysek, onlarda ilim olup bizde olmamasından ötürü. Eğer Allahın ilimlerini bizler onlardan önce öğrenip keşfetseydik, şimdi onlar bize secde eder, yeryüzünün hakimiyeti bizim elimizde olurdu. Müslümanlar maalesef “ikra” kelimesinin neden ilk indirildiğini anlayamamış, düşmanlarımız ama çok iyi anlamış. O yüzden onlar hükmediyor huzur içinde yaşıyor, biz ise yoksulluk, iç savaş ve terörle boğuşuyoruz!











kelimelerden türemiş hurafeler