biyoenerji ve tıp dünyası
Tıp dünyası insan bedenindeki enerji akımlarını inkâr etmez tam aksine asırlardır teşhis ve tanılarında bu enerji akımlarından yararlanıyor.
- Bedenimizin ısısı enfeksiyonların tespitinde kullanılıyor. Örneğin ateş
ölçerler.
- Beyin ve kalbimizin elektrik akımları sayesinde beyin ve kalp
grafileri elde ediliyor.
- MR teknolojisi bedenimizin manyetik akımları sayesinde mümkün.
Tıp dünyası bu akımların varlığını kabulleniyor ve bunu kullanıyorsa, o zaman tıp dünyası bu doğal akımları neden inkâr ediyor?
Tıp dünyası ve menfii çıkarlar: tıp dünyası bir işletme çarkı ile işliyor, olayları menfi çıkar ve ideolojik görüş doğrultusunda değerlendiriyor. Her hangi bir şey lehe olacaksa bu kabul, aleyhe olacaksa reddediyor. Örneğin; ısı enerjisi sayesinde enfeksiyonların varlığı tespit ediliyor, ama bu ısıyı biyoenerji uzmanları ağızlarına aldığı zaman bu ısının varlığını reddediyor. Örneğin; MR görüntüleri bedenlerimizdeki manyetik akımlar sayesinde elde ediliyor, ama biyoenerji uzmanları bu akımların varlığından bahsettiğinde buna hurafe damgası vuruyor. Örneğin; beyin ve kalp grafileri ve nörolojik sinir ölçümleri bedenlerimizdeki elektrik akımlar sayesinde elde ediliyor, ama biyoenerji uzmanları bu akımların varlığından bahsettiğinde buna bilim dışı damgası vuruyor. Örneğin; fizik tedavi merkezinde bir cihazın ürettiği ısı ile hastalıkların tedavi edilebildiği kabul ediliyor, ama bir insanın avcundan çıkan ısı ile hasta tedavi edilmeye kalkışıldığında, yani enerjinin kaynağı canlı bir varlık olduğu zaman bunu kabul etmiyor.
Bilim tarikatı: bilim dünyası bir tarikat, yeryüzünün en büyük tarikatı; bunların peygamberleri bilim adamları, mescidleri araştırma merkezleri, kutsal kitaplarıda bilim dergileri. Kendilerine ait bilgiler dışında da, bu Kuran-ı Kerim olsa dahi asla kabul etmiyor. Ortaya attıkları fikir ve bilgiler hak olsa, sıkıntı yok, fakat hak olmayınca ortalığı bulandırıyorlar. Günümüzde hurafelerin en büyük kaynağı bilim camiasının kendisi. Teori ve tez adı altında yeryüzünü hurafelere boğuyorlar. Örneğin; evrim teorisi. Kendilerine itiraz edenleri, farklı fikre sahip olanlarıda faşizan bir baskıyla linç ediyor ve susturuyorlar. Katolik kilisenin engizisyona benzer bir muameleye tabi tutuluyorsunuz.
Tıp dünyası insan bedeni üzerinde hak ilan ediyor: tıp dünyası İnsan bedenini kendi patentli malı olarak görüyor, o yüzdende kendisi dışında her hangi birisinin insan bedeni ile uğraşması ve araştırmasına tahammül göstermiyor. İnsan bedeni üzerinde yapılan bütün bilimsel yorumları kendisine has bir hak olarak görüyor, kendinden olmayan tüm çalışma ve açıklamalarıda bilim dışı sayıyor. Hekiminiz eğer biyoenerji gibi uygulamaları aşağılamaya çalışırsa bunu fazla kafanıza takmayın, bu tepki rekabet korkusundan kaynaklanıyor. Hastalıkları tedavi edememe acizliğinden, elinden ilacı alırsanız hiç bir işe yaramama ezikliği ve özgüven yoksunluğundan kaynaklanıyor. Siz böyle bir psikoloji içinde bulunan hekimlerin beyanlarını dikkate almayın. Siz kendi çıkarlarınız doğrultusunda hareket edin. Arkadaşlar; zaman değerli ve erken müdahale hayati önem taşıyor. Doktor doktor gezinerek organlarınızın ömrünü ilaçlar ile kısaltmayın. Kendinizi bir ay, bir yıl daha maddi ve manevi yıpranıma uğratmayın. İlaçlar sadece hastalığınızı idare ediyor, siz ise sizi idare eden değil size çözüm üretebilecek yollara başvurun.
Hastalıklara nasıl yaklaşmalıyız: acil müdahale gerektiren bir durumunuz varsa acile gidin ve müdahalenizi yaptırın. Tedavi gerektiren bir durumunuz varsa asla tıp hekimlerine başvurmayın, alternatif çözüm yollarına başvurun. İki; bilgi sahibi olmadığınız bir konu hakkında yorum ve kanaat getirmeyin. Bilimin en temel kuralı çalışma yapmadığınız konular hakkında yorum getirmemektir. İlkokul, lise veya üniversite seviyesi farketmez bilimden zerre nasibinizi aldıysanız, kendinize ve bilime iyilik yapın ve araştırma yapmadığınız konular hakkında konuşmayın. Bu benim ilgi alanımın dışında bir şey, bu konu hakkında yorum yapmam doğru olmaz deyip geçin. Eğer yorum yapma ihtiyacı duyuyorsanız o zaman bilimin ikinci kuralına başvurun, o da objektif olmak. Kendinizi bütün önyargılardan arındırın sonrası görüşünüzü beyan edin. Gördüğünüz gibi bilimi takip ederseniz doğruyu bulursunuz. Günümüzün bilim adamlarında yaşadığımız sıkıntıda tam bu, onların bir bilim adamı gibi değil, daha çok aklını kiraya vermiş birer tarikat fanatiği gibi hareket ettiğini görüyoruz. Bilimin birinci emri, bilgi sahibi olmadığınız konu hakkında yorum yapmamak ve ikinci kuralı ön yargı taşımamak. Yani, incile inanıp onunla amel etmeyen rahip misali, karşımızda bilime inanıp ona uymayan bir bilim camiası var. Günümüzün bilim adamları akıllarını bilim dünyasına teslim etmiş. Bilim dünyası iyilerin elindeyse ne ala, ama günümüzde olduğu gibi insanlara çip takıp uydudan kontrol etmek isteyen, insan kusurlu yaratılmıştır ben insanı mükemmelleştireceğim, insanı insan 2.0 sürümüne yükselteceğim diyen piskopatların elindeyse o zaman hapı yuttunuz. İster bilim olsun ister din, sorgusuz sualsiz itaate başladığınız an bunun sonu hiç iyi bitmiyor.
Allahu Teala sadece kendi varlığının sorgulanmasını yasaklıyor. Yaradılan herşeyi sorgulayabiliriz ama yaradanı değil. Allahu Teala dışında herşeyin nedenini sorgulayabilirsiniz, namaz ve peygamberler dahil. Yaradılan herşeyin çok güzel bir açıklaması var. Mantığa sığmayan tek şey yaradanın kendisi. Onun varlığı akıl ile izah edilecek bir husus değil. Onu sorgulamayın, geri kalan herşey sorguya açık. Allahın varlığı ve tekliği dışında lütfen sorgusuz sualsiz kimseye biat etmeyin ve bilgi sahibi olmadığınız konular hakkında lütfen yorum getirmeyin. Eğer bir konu hakkında yorum yapacaksanız objektif bir şekilde araştırmanızı yaparsınız, yorum ve kanaatinizide o araştırmaların neticesinde getirirsiniz. Biyoenerji gibi uygulamaları araştırın sonrası kendinizde uygulatın. İlk önce böyle bir şeyin var olup olmadığını kendi bedeninizde tecrübe edinin. Yorumunuzu ve kanaatinizide bu tecrübeleri edindikten sonra yaparsanız bu toplum ve kendiniz için daha hayırlı bir yaklaşım olacaktır.