bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............
Türkiye’de ortopedistlere ders verebilecek kabiliyette kırık çıkıkçılar, beyin cerrahilerine bel fıtık konusunda meydan okuyabilecek bel çekiceler ve iç hastalıkları uzmanlarını hayrete düşürebilecek elle şifa dağıtan insanlar bulunur. Eğer dünyamız çıkarlar üzerine kurulmuş olmasaydı, tıbbın teorik bilgisi ile doğal tedavilerin binlerce yıllık pratik tecrübesi birlikte çalışır, birbirlerinin eksiklerini tamamlar ve tedavilerini üstlendikleri hastalara daha sağlıklı ve tamamlayıcı bir hizmet sunarlardı. Sayın okurlarımız aramızda bazıları bu uygulamaları geri kalmışlığın bir simgesi olarak görür; sizler bu batı hayranı, kendi ülke değerlerine yabancı olan şahısların boş laflarına ve şaşmış hayat görüşlerine kanmayın. Halk arasında yaygın bir durumda olan ve binlerce yıldır uygulanan elle tedavi yöntemleri bir toplumun geri kalmışlığını değil o toplumun kültürel zenginliğini, o topraklarda var olan bilgi derinliğini gözler önüne serer. Nice farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış şu vatanımızda nice farklı yöntemlerin var oluşu bizler için, insan sağlığı ile uğraşanlar için büyük bir veli nimet. Bizler nasıl arkeolojik varlıklarımızı araştırıyor, yüzeye çıkarıyor ve dünyaya tanıtmak için çaba gösteriyorsak, sağlık alanında atalardan gelmiş bitkisel reçeteleri ve elle tedavi yöntemlerinide sahiplenip bunların tanıtımı ve korunması için çaba göstermeliyiz. Diğer yazılarımızda tıp hekimlerini, modern tıbbın zihniyetini ve onların hastalıklara olan ticari yaklaşımını yere yerden yere vurduk, bu yazımızda aynaya bakıp özeleştiri yapacağız, biyoenerji uzmanların eksiklerinden ve art niyetli yaklaşımlarından sizlere bahsedeceğiz.
Biyoenerji uzmanların en büyük sıkıntısı mistik kavramlara takılı kalmış olmaları: beş bin yıl önce anlatılan hikâyeler ile hastaların karşısına çıkmayın. O hurafe bilgiler beş bin yıl önceki insanların bilgi seviyesi ve kültürel gelişimine göre tasarlanıp anlatılmış. Günümüzün insanı o hikâyelere güler, geçer. O tür hikâyeler ile ne çağımızın bilim dünyasını ikna edebilirsiniz, ne de kültür seviyesi gelişmiş çağımızın insanını. Lütfen çağımızın teknolojisinden faydalanın ve kullandığınız enerjinin bilimsel altyapısını araştırın. Mademki uygulamalarınızın doğruluğuna inanıyorsunuz o zaman bunu bilimsel veriler ile desteklemenin yollarını arayın. Kullandığınız enerji nedir ve nereden gelir, bunu ve dahasını araştırın. Siz eğer bunu yapmaz ve 21. yüzyılın insanını beş bin yıl önceki çizimler ve felsefi hikâyeler ile avutmaya kalkışırsanız o zaman uygulamalarınızın hurafe ve batıl olarak görülmesine mani olamazsınız.
Biyoenerji uzmanların en büyük eksiği hastalıkların anatomik ve fizyolojik altyapısını bilmeden hastalıkların tedavisine kalkışmaları: elinizde müthiş bir yetenek olabilir ancak eliniz ile temas ettiğiniz cildin altındaki anatomik yapıyı bilmezseniz veya tedavi etmeye kalkıştığınız rahatsızlığın nereden kaynaklandığını bilmiyorsanız, o zaman yaptığınız her uygulama karanlıkta bir kurşun sıkmaya benzer. Yaptığınız uygulamalar 10 hastadan 7 sinde amacına ulaşabilir ama üçünde ciddi hasar bırakır. En kutsal değerini sizlere emanet eden toplumu bu risk ile karşı karşıya bırakmayın. Nasreddin hocanın ya tutarsa mantığı ile hareket etmeyin. Eline bir tornavida alan herkes cıvataları sökebilir ama siz araba motorundan anlamayan birine araba motorunuzu söktürürmüsünüz? Eğer insan hastalıkları ile uğraşıyorum diyorsanız, insan bedenin işleyişi ve yapısı hakkında kendinizi bilgilendirmek zorundasınız. Bunun içinde tıp fakltesine gitmenize gerek yok. Yaşadığımız çağın bilgi kaynaklarından imkânlarından faydalanın yeter. 3G modemi taktığınızda harvard üniversitesindeki bir profesörün anatomi üzerine verdiği dersi köydeki evinize getirebilirsiniz. Böyle imkânları sunan bir çağda yaşayıp tıbbın bu teorik bilgilerini geri çevirir ve sadece elinizdeki pratik tecrübeye güvenirseniz, o zaman geri kalmışlık damgasını hak etmiş olursunuz.
Biyoenerji uzmanların en büyük hatası teorik bilgilere sahip olmadan tv ekranlarına çıkmaları: yaptığınız uygulamaların teorik alt yapısını bilmeden, sadece pratik becerilerinize güvenerek bir kaç dakikalık reklâm elde edebilmek için TV meydanlarına çıkmayın. Çıkarsanız karşınıza bir profesör çıkarırlar, o da sizinle top gibi oynar. Sizi ve uygulamalarınızı toplumun önünde rezil eder, size ve uygulamalarınıza hurafe ve batıl damgasını yapıştırır. Bazıların herhangi bir bilgiye sahip olmadan ekranlara çıkması ve kendisini rezil etmesi bizleri ilgilendirmez, ama eğer bu davranışı ile kutsal bir mesleği külfet altında bırakır, bir peygamber mesleğin haysiyeti ve şerefini ayaklar altına aldırtırsa o zaman bu bizi ilgilendirir. Lütfen ilk önce yaptığınız işin bilimsel altyapısını öğrenin sonrasında başkalarına meydan okuyun. Bu sizin ve mesleğiniz için daha hayırlı bir davranış olacaktır.
Biyoenerji uzmanların en büyük düşmanı egoları: insan egosu çok çirkin özelliklere sahip, kendisine biraz ilgi gösterildiği an kibirlenir ve kendisini yükseklerde görür. Bu bilhassa biyoenerji uzmanları için geçerli. Toplum onlara özel muamele gösterir ve yetenekleri kulaktan kulağa abartılarak kendilerine geri döner. Bu da onların egolarını okşar, kabartır. Bazıları bu ilgiden dolayı kendisini Allah’ın özel bir yaratığı gibi görmeye başlar, kendisinde olan yeteneğin sadece kendisine has olduğuna inanır, hatta bu yeteneğe sahip olmak için yıllarca çalıştığını, Tibet dağlarında inzivaya çekildiğini iddia eder. Çevresine ne kadar özel olduğunu anlatmak için yalan hikâyeler, yaşanmamış hadiseler üretmeye başlar ve zaman içinde durum öyle bir hal alır ki? Ben yapamam veya ben bunu bilmiyorum kelimelerini nefsine söylettiremez. Her şeye gücünün yeteceğine, her şeyi yapabileceğine inanmaya başlar. O yüzden her zaman ne diyoruz; insanın en büyük düşmanı nefsidir diyoruz. Lütfen kendi ve çevrenizdeki insanların hayrına egolarınıza sahip çıkın. Allahu Teâlâ’nın en çok nefret ettiği insan tiplerinden birisi kendisini havalarda gören, sürekli böbürlenen insan tipidir; "yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin " (İsra Süresi; 37). Havalarda gezinmeye gerek yok, bizde var olan enerji herkeste var ve bizlerde var olan yetenekler hatta daha fazlası başkalarında da var.
Biyoenerji uzmanı ararken nelere dikkat etmelisiniz, hangi kriterlere göre uzman seçmelisiniz: beyinde oluşan her düşünce bir enerji kıvılcımı ortaya çıkarır; olumlu düşünceler orta ile uzun dalga frekans arası, negatif ve olumsuz düşünceler ise kısa dalga frekansında bir enerji kıvılcımına sebep olur. Tabiata ve mahlûkata zarar veren akımlarda evrenin kısa frekans akımlarıdır (röntgen ve gamma ışınları). Eğer bir terapist arayışı içindeyseniz, beyninde negatif düşünceler barındıran uzmanlardan uzak durmalısınız. Örneğin; terapistiniz seans esnasında hakkınızda ahlak dışı düşünceler geçirmeye başlarsa veya seans esnasında sizden nasıl daha fazla para koparabilirim düşüncelerine kapılırsa veya o gün haftanın olumsuz olaylarını seansa taşırsa veya seans esnasında hastalığınızı değilde o gün yaşadığı dünyevi şeyleri düşünürse, bu tarz düşüncelerin ortaya çıkardığı enerji akımları sizlere şifa veremez. Yani bu işi ticarete, reklâma ve ranta dökmüş uzmanlarda, kitabını en çok bastıranda veya reklâmını en iyi yapabilende şifa vardır inancına kapılmayın. Herkeste bu enerji var, fakat bu enerjinin insan üzerinde şifa verici etkiye sahip olup olamayacağını o kişinin düşünceleri ve niyeti belirler.
Bir veya iki seansta iyi ederim diyen şarlatanlardan uzak durun: bazı insanlar kendilerini biyoenerjist olarak tanıtır ve iki üç seansta tümörü veya hastalıkları yok edebildiklerini iddia eder. Bunu gerçekten yapabiliyor olabilirler ancak bunu biyoenerji ile yapmaları mümkün değil. Doğa kendisine ait her parçacık için bir büyüme veya küçülme süreci belirler, biyoenerjide bu sürece mahkumdur. Örneğin; bir sinir günde 1 mm büyür ve bunu siz biyoenerji ile günde 1 cm büyümesini sağlayamazsınız veya bir kas yırtılması 4–8 hafta arasında iyileşir ve sizde bunu biyoenerji ile 1 haftada iyileştiremezsiniz veya bir çocuğun ana rahmindeki gelişimi 9 ayda tamamlanır ve side bunu biyoenerji ile 1 ayda tamamlatamazsınız. Biyoenerji o zaman ne işe yarar? Biyoenerji ile doğanın belirlediği süreçlere müdahale edilemez, biyoenerji ile siz anca hücrelerin üzerindeki ısı ve elektromanyetik yoğunluğu kaldırırsınız. Bu ne işe yarar? Isı ve elektromanyetik yoğunluk hücreleri boğar. Kendi iç meselelerine odaklanmalarına mani olur. Siz eğer ısı ve elektromanyetik yoğunluğu uzaklaştırabilirseniz hücrelere iyileşmeleri için en uygun ortamı sunmuş olursunuz. İyileşirlermi iyileşmezlermi artık top yaradıcının elinde. Siz uygun ortamı sağlıyorsunuz, gerisini hücrelere bırakıyorsunuz. O yüzden ne diyoruz; biyoenerjiyi kutsamayın biyoenerjistleri yüceltmeyin. Onlara özel muamele göstermeyin. Onlar ile bir buzun arasında bir fark yok.
Şarlatanları, gerçek uzmanlardan nasıl ayırt edebilirsiniz?
Hiç bir enerji uygulamasında parmaklar iş görmez. Eğer birileri parmakları ile dokulara masaj veya basınç uygulamaya başlarsa bunlar biyoenerji veya benzeri bir enerji uygulaması değildir.
Hiç bir enerji uygulamasında bir hastadan fiziksel hareketler yapması istenilmez. Eğer birileri sizden zıplamanızı veya farklı hareketler yapmanızı isterse bununda biyoenerji veya benzeri uygulamalar ile alakalı olmadığını bilmelisiniz.
Enerji insan ile konuşmaz. Eğer birisi ben kendimdeki enerji ile konuşuyorum diyorsa, bilinki o kendi enerjisi ile konuşmuyor cinler ile konuşuyor. Bunun farkında değilmi? Cinlere inanmayan birisi nasıl farkında olsun? Kur'an-ı Kerimde açık açık belirtilmesine rağmen ilahiyat camiasının bir kısmı ve bilim dünyasının tümü maalesef cinlerin varlığına inanmaz. Bunların yetiştirdiği insanlarda inanmıyor. İçinde bir ses duyduğu zaman, gerçektende kendi enerjisi olduğunu zannediyor.
Enerji ile teşhis konulamaz. Birisi eğer sizdeki rahatsızlıkları teker teker saymaya başlarsa, nabız veya göze bakarak veya kapıdan girer girmez saymaya başlarsa bilinki o kişi cinlerin gücünü kullanıyor. Belki bunun farkında belki değil.
Enerji ile geçmiş hayat bilinmez. Birisi eğer geçmişiniz hakkında size bilgiler vermeye başlarsa bilinki o bir biyoenerji uzmanı değil o cinleri kullanın birisi.