Biyoenerji olarak adlandırdığımız güç ısı ve elektromanyetik enerjisinden ibarettir. Canlı varlıklar bu iki enerji türünden başka bir enerji şeklini üretmez, üretemez. Biyoenerjinin görülüp görülmediğini izah edebilmemiz içinde bu iki enerji türünü, yani ısı ve elektromanyetik enerjisini birbirinden ayrı ele almalıyız.
Isı- biyoenerjisi görülürmü? Hayvanlar âleminde yaşayan bazı canlılar bir ısı detektörü gibi canlı varlıkların etrafa yaydıkları ısı akımlarını görebilmekte. Onların gözleri bi ‘nevi bir ısı kamerası gibi çalışır ve çevrelerinde bulunan canlıların pozisyonlarını belirler. Bu yapısal ayrıcalık onların ya avlanmasını kolaylaştırır ya da avlanmaktan korur. İnsanoğlu yiyecek zincirinin en üst kademesinde olduğu için bu tür tehlikeler ile karşılaşmaz o yüzden insan gözü ısıları görüntüleyebilecek şekilde yaratılmamış. Böyle bir yetenekten yoksun yaratılmış olmamızın daha farklı nedenleride bulunur. İnsan sosyal ortamda yaşayan bir varlık ve eğer insan gözü ısı akımlarını görüntüleyebilmiş olsaydı o zaman gözlerimiz bir röntgen cihazı gibi çevremizdeki insanların bedenlerini tarar, bedenimizin iç kutsiyetine ve duygu gizemliliğin sınırlarına sürekli tecavüz ederdi. Hayvanların bu özelliği bizi ne kadar büyülesede aslına baktığımızda bu hayvanların gözleri insan gözü ile kıyaslandığında çok daha ilkel bir yapıya sahip. Hayvanların gözleri yaşadıkları ortama ve şartlara göre yaratılmış, insan gözü ise bu dünyanın bütün güzelliğini görebilecek ve yaşadığı ortamın bütün boyutlarını kavrayabilecek şekilde tasarlanmış, örneğin- bizler renkli veya üç boyutlu görürüz, hayvanlar göremez. Özet; insan gözü ısı- biyoenerjisini göremez!
Elektromanyetik- biyoenerjisi görülürmü? İnsan gözü elektromanyetik akımların sadece belirli bir dalga boyutunu görebilir bu da 380nm-780nm arasındaki dalga frekanslarına sahip olan boyut. Bu kısıtlama ile yaratılmış olmamızın ise çok basit bir nedeni var; evrendeki cisimler iki türden var edilmiş, maddeye dönüşmüş ve enerji boyutunda kalmış cisimler. Maddeye dönüşmüş cisimler 380nm-780nm arasında varlığını sürdürür. İnsanoğluda madde boyutunda varlığını sürdürdüğü için kendisine 380nm-780nm dalga kısıtlaması getirilmiş, yani Kur’an-ı Kerimin değimiyle gözlerimiz enerji boyutları için perdelenmiş. Örneğin- bizler ne cinler alemini görebilir ne baz istasyonundan cep telefonumuza akan elektromanyetik frekansları ne de uydu çanağımıza gelen tv veya radyo yayınlarını.
Özet: insan gözü ne gamma ışınlarını ne x ışınlarını ne morötesini ne kızı ötesini ne de radyo dalgalarını görebilir. İnsan gözü ne havaalanındaki ısı kameraların yerini alabilir ne de baz istasyonlarına akan cep frekanslarını görür. Bu tür iddialarda bulunan uzmanlar egolarına kurban gider. Özel olma duygularına sahip insanlar; “ben bunu yapamıyorum veya göremiyorum”, cümlelerini söyleyemez ve ortaya fizik yasalarına aykırı bir iddia ortaya çıkar. 1) Eğer o uzmanlar bunları görebilmiş olsaydı o zaman bunu bütün insanlar görebilirdi çünkü insanoğlunun gözü her insanda eşit yaratılmış. 2) Eğer insanoğlu maddeye dönüşmüş cisimlerin yanında birde enerji boyutunu görebilmiş olsaydı o zaman insanoğlu madde ile madde olmayan cisimleri, gerçek ile gerçek dışı olanı birbirinden ayırt edemez hale gelir, bildiğimiz yaşam kaosa sürüklenirdi.
Cinlere kanmayın: bazı uzmanlar bedeninizin enerjisini lavaboda, loş bir ortamda aynaya baktığınızda görebileceğinizi iddia eder. Gerçektende bu uzmanlar bir şeyler görebiliyor olabilir fakat bunu sizler veya bizler göremediğimiz an insanın aklına farklı düşünceler gelir. Örneğin; o esnada o insanların göz perdeleri cinler tarafından etkilenir ve kendilerine bazı renkler gösterilir, o kişiler bile o an böyle bir varlığın etkisi altında olduklarını bilmez. Gördükleri doğru olamaz mı hocam diye sorarsanız; olamaz. Olaya bilimsel yaklaşmalısınız; 1) gözünüzün fizyolojik yapısı ya bir şeyi görecek şekilde yaratılmıştır ya da göremeyecek şekilde. Siz gözü loş ortamlara sokarak, gözü zorlayarak görmeye kadir olmadığı şeyleri görmeye zorlayamazsınız. Eğer gözünüz bunu görecek şekilde yaratıldıysa zaten bunu her ortamda görür. 2) Eğer onların gördüğü normal olmuş olsaydı o zaman bizler ve toplumun tamamı aynı şeyi görmesi gerekirdi çünkü insanoğlunun gözü birbirine eş yaratılmış. Fakat onlar görüyor ve toplum göremiyorsa ve gördüklerini iddia ettiği şey gözün fizyolojik yapısına ve fizik kurallarına ters ise ve bu lavabo gibi cinlerin cirit attığı yerlerde oluşuyorsa o zaman bizler bunun cinler alemi ile bağlantılı bir durum olduğunu düşünmeliyiz.