Bu yazımız iki şaşkın profesörün Münker ve Nekir'in olmadığı, kabir hayatın olmadığını söylemesi sonrası, onlara cevap olarak kaleme alınan iki yazıdan birisi. İlk önce Münker ve Nekir yazımızı okur, sonrası buna geçerseniz olayları daha iyi anlayacağınızı düşünüyoruz. Sizlere hayırlı ve aydınlatıcı okumalar dileriz.
Dünya yaşantımız ahirete bir hazırlık: kabir hayatı sanıldığı kadar gizemli değil. Neden, çünkü Allah öbür dünyada karşılaşacağımız bir çok şeyi bu dünyada bize yaşattırıyor. Gözlerinizi açarsanız bunu görürsünüz. Yeterki ön yargı ve art niyetten uzak, gerçekleri görmeye hazır olalım. Kabir hayatı sanıldığı kadar gizemli değil, bu dünyada bizlere yaşatılan olaylardan birisi. Nasılmı? Allahu Teala yeryüzünde yaşanılan hangi olayı ölüme eş değer tutuyor? Uyku halini! "Allah, ölecek insanların ruhlarını ölümü sırasında, ölüm vakti gelmeyenlerinkini de uykularında alır. Sonra ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardı" (Zümer Süresi,42). Uyku haliniz kabir hayatını simgeliyor vesizlere kabir hayatı hakkında çok bilgi veriyor. Nelermi? (1) Bunun ruh boyutu var. Öldüğünüzde ruh bedenden çıkıyor, uyku halinde de çıkıyor. (2) Bunun zaman boyutu var. Kabire konulduğunuzda mahşer gününe kadar geçen zaman sizlere saniyelik gelecek, uyuduğunuz anda vakit hızlı akıyor, sabahın nasıl geldiğini anlamıyorsunuz. Not: kabir hayatında zaman kavramı insanların iyilik veya kötülük derecesine göre değişecek. Kötü insanlar için bin yıllık kabir hayatı bir türlü geçmek bilmeyen bin yıl gibi gelecek, iyiler içinse yarım günlük bir uyku gibi. (3) Bunun bir de rüya boyutu var. Kabir hayatı bazıları için işkence dolu, bazıları içinse güzellik dolu geçecek, uykunuzda bu şekilde geçiyor. Bazılarınız uykuda güzel rüyalar görüyor bazıları ise kötü. Özetleyelim; kabir hayatı varmı yokmu, sorusunun en güzel yanıtını her gece yaşadığımız uyku hali bize veriyor. Uyuduğunuzda ölüsünüz, ama aynı anda rüyalar görüyor birşeyler yaşıyorsunuz. Yeryüzünde bunu size yaşatan Allah, ölüm sonrasıda bunu size yaşatamazmı? Elbette yaşatır. Arkadaşlar; bu dünyadaki düzen ve yaşantı tesadüfen ortaya çıkmadı, bu dünyadaki düzen kendiliğinden oluşmadı. Nasıl dershaneler sizleri sınavlara hazırlıyorsa, sınavlarda çıkabilecek sorulara göre sizi hazırlıyorsa, Allahta yeryüzü düzenini ahiret hayatına hazırlık olarak kurgulamış. Uyku halinden bize indirilen teknolojiye kadar, bu dünyada herşey ölüm sonraki hayatımıza hazırlık olarak var edilmiş.
Mahşeri sorgu öncesi azabın ineceğini, yani kabir azabın olacağını nereden biliyoruz; Ayetlerden! 1- Kabir hayatının varlığını kabirden çıkışı anlatan Ayetlerden anlıyoruz: kabir hayatı olmayacak ve olamaz diyenler, görüşlerini şu fikre dayandırıyor; birisi hakkında kesin hüküm verilmeden yani sevap ve günahlarımız teraziden geçmeden azap olmaz olamaz. Bu görüşü savunanlar, Allahın ceza veya nimet vermede bekleyeceği, teraziden geçinceye kadar kimseye dokunmayacağına inanıyor. Bu gerçektende böylemi olacak, gelin birlikte Kur'an-ı Kerim bu konu hakkında ne söylüyor buna bakalım; "Kim beni anmaktan yüzçevirirse, ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz." (Taha Süresi, 124). Kör haşredilmek bir cezamı? Ceza. Allah o cezayı indirmek için Kitapların teraziye konulmasını bekliyormuşmu? Beklemiyormuş. O zaman terazi öncesi azap inebiliyormuşmu? İnebiliyormuş! "Allah'ın doğru yola eriştirdiği kimse hak yoldadır. Kimleri de saptırırsa, artık onlar için Allah'dan başka dostlar bulamazsın. Biz onları kıyamet günü yüzükoyun, körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz" (İsra Süresi, 97). Kör, dilsiz ve sağır olarak yeniden dirilmek bir cezamı? Ceza. O zaman sevap ve günahlarınız teraziye konmadan birileri üzerine azap iniyormuşmu? İniyormuş! Özet; Kur'an-ı Kerimi okuduğunuzda cezayı hak eden insanlara o azabın yargılanmadan önce indiğini görüyoruz. Size bir milyonluk soru; mahşer günü insanları kör, sağır ve dilsiz haşreden, yargıç önüne çıkmadan bedenler üzerine azabı indiren Allah, kabir hayatını bu azaptan muaf tutarmı? Tutmaz. Kabir hayatında da azabı indirir. İndirdiğini nereden anlıyoruz;
2- Kabir hayatının varlığını azaba uğramış kavimlerle ilgili Ayetlerden anlıyoruz: bu iki şaşkın profesör şunu iddia ediyor; şartlar ne olursa olsun kabir hayatı diye birşey yok. Biz ama olduğunu iddia ediyoruz. Neye dayanarak bunu söylüyoruz? Bunu Kur'an-ı Kerime dayanarak söylüyoruz. Kur'an-ı Kerimin hangi Ayetlerine dayanarak bunu söylüyoruz? Helaka uğrayan kavimlerle iligli Ayetlere dayanarak. Kur'an-ı Kerimde nuh, ad, semud, lut gibi helak olunan kavimlerin veya firavun ve samiri gibilerin kıssalarınıokuduğumuzda, o Ayetlerde o kavimlere bir daha peşlerini bırakmayacak bir azabın ineceği anlatılıyor; "Bir sabah erkenden, kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı" (Kamer Süresi, 38). Size bir milyonluk soru; helak olunan kavimlere bir azap iniyorsa ve bu Ayette bu azabın bir daha peşlerini bırakmayacağını söylüyorsa, ölüm sonrası bu azap devam edermi etmezmi? Elbette devam eder. Ceza ölüm öncesi iniyorsa, inerkende Allah bu azap sizden bir daha kalkmayacak diyorsa, mantık bize bu azabın kabir hayatında da devam etmesi gerektiğini söylüyor. Ölüm öncesi ceza inip, ölüm sonrası kalkıp onların rahat bir nefes alacağını sanmıyorsunuzdur herhalde. Eğer kabir azabı yok derseniz o zaman firavuna veya ad kavmine ceza yeryüzünde indi, kabir hayatında ise dinlenmelerine ve rahat nefes almalarına izin verildi demeye getirirsiniz, bu da bu Ayete ve genel mantığa aykırı. Ayet çok açık ve net, azap kişiye indikten sonra kişinin peşini bırakmayaca,k aralıksız devam edecek. Özet; eğer bir azap bir kişiye veya bir topluluğa iniyorsa, o azap ölüm sonrası onları terk edermi? Mahşer gününe kadar rahat uyku çekmelerine izin verilirmi? Elbette verilmez! Siz galiba kendi hukuk sisteminizi Allahınkiyle karıştırıyorsunuz. Sizin hukuk sisteminizde zalimler tutuksuz yargılanıyor olabilir, hüküm giymeden masum sayılıyor olabilir, hatta yargıçları satın alıp serbestte kalıyor olabilirsiniz, Allah ama bir cezayı birine kestikten sonra, o kişiye o andan itibaren infaz hükümleri uygulanır. Araya ölüm girsede o kişi cezayı çekmeye devam eder.
Not: firavun'un cesedi londrada, hani kabir azabı diyorsanız; siz bir kişi ölürken onun ruhunun nasıl aldığını görebiliyormusunuz? Göremiyorsanız. O zaman bir ölünün çektiği azabı nasıl göreceksiniz? Bir beden neredeyse kişinin kabride orasıdır. O kabir veya o ceset açıkta olsa dahi, bu onun orada azap görmediği anlamına gelmez. Kimbilir belkide firavun onca turist önünde azap görüyor, siz sadece onu göremiyor ve işitemiyorsunuzdur.
3- Kabir hayatının varlığını şehitlerle ilgili Ayetlerden anlıyoruz: "Allah yolunda ölenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz" (Bakara Süresi, 154). Ölülere ölü demeyin onlar diridir söylemi bu Ayete dayanıyor. Şimdi; varsayalımki kabir hayatı yok, varsayalımki siz ölüyorsunuz ve mahşer gününe kadar, o tekrar diriliş gününe kadar uykudasınız. Bu durumda şehitlerle ilgili Ayeti nereye oturtacaksınız. Siz ölüm sonrası, mahşer gününe kadar birşey yok diyorsunuz, Allahsa var, o kişilere ölü demeyin diyor. Kime inanalım, sizemi Allahamı? Siz ölüm sonrası yokluk olacak diyorsunuz, bu Ayetse ölüm sonrası bazıları için yaşam olacağını söylüyor. Size bir milyonluk soru; eğer iyi insanlar ölüm sonrası diri iseler ve nimetler içinde olacaksa, iyiliklerinin karşılığını alacaksa, kötüler kötülüklerinin karşılığını görmezmi? Görür. İyiler işledikleri iyiliklerinin karşılığını kabir hayatında alıyorsa, mantık bize kötülerinde alması gerektiğini söylüyor. Bu çok basit mantık, iyiler yaptıkları iyiliklerin karşılığını ölüm sonrası alıyorsa, kötülerinde işledikleri kötülüklerini karşılığını alması gerekiyor. Arkadaşlar; İslam dini mantık dini, birazıcıkta mantığınızı kullanın. Kabir hayatı yok demek genel mantığa aykırı, Ayetlere aykırı, hadislere aykırı, günlük hayatınıza (uyku hali) aykırı vs vs vs. Kabir hayatı yok derseniz, uyku halini nereye oturtacaksınız. Kabir hayatı yok derseniz, şehitlerin ölüm sonraki hallerini nereye oturtacaksınız. Kabir hayatı yok derseniz, azaba uğramış halkların halini nereye oturtacaksınız. Mahşeri sorgu öncesi azap olmaz derseniz, kabirden sağır ve kör haşredilenleri nereye koyacaksınız. O yüzden sizden ricamız, dini konularda fetva veriyorsanız şahsi görüş ve inançlarınızı dışarıda bırakın ve yorumlarınızın Allahın Ayetleriyle ters düşmemesine dikkat edin.
4- Kabir hayatının varlığını büyücülerle ilgili Ayetlerden anlıyoruz: ".... Andolsun ki bu bilgiyi satın alanın âhiretten nasibi yoktur, bunu iyice bilmişlerdi de. Fakat bir de canları pahasına satın aldıkları o şeyin ne pis şey olduğunu bilselerdi" (Bakara Süresi; 102). Mahşeri sorgu olmadan kimse infaz edilmez derseniz, bu Ayeti nereye oturtacaksınız, çünkü bu Ayet bize büyü yapanların sorguya çekilmeden cehenneme atılacağını söylüyor. Siz sorgu olmadan infaz olmaz diyorsunuz, bu Ayet ise bazı kişiler için sorgu bile olmayacağı, doğrudan cehenneme atılacağını söylüyor. Onlara dertlerini anlatmak gibi fırsat tanınmayacağı, mazeretleri nedir bunun sorulmayacağı, doğrudan cehenneme atılacağını söylüyor. Siz mahşeri sorgu olmadan ceza olmadğını iddia ediyorsunuz, bu Ayetse bırakın kabir azabını bazıları için hatta mahşeri sorgu bile olmayacağından bahsediyor. Şimdi size bir milyonluk soru; mahşer günü sorguya çekmeyeceği birini Allah, ölüm sonrası rahat bırakırmı, rahat uyku almasına izin verirmi? Hayır. Nasıl olsa mahşeri hesaba çekmeyecek ölüm sonrası doğrudan infaza geçer. Anladınız. 5- Kabir hayatının varlığını kafirlerle ilgilli Ayetlerden anlıyoruz: "Gerçeklerin açığa çıktığı gün, secde etmeye davet olunurlar. Fakat (secde etmeye) güçleri yetmez. Gözleri horluktan aşağı düşmüş bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı (fakat yine secde etmiyorlardı)" (Kalem Süresi; 42-43). Eğer kitaplar açılmadan infaz olmaz, insanlar cezalandırılmaz diyorsanız, o zaman mahşer günü gözleri aşağıya düşmüş kişileri nereye oturtacaksınız. Bu Ayet bize insanların secdeye davet edileceği ama kafirlere secdeye varmak nasip olmayacağını anlatıyor. Kitaplar açılmadan öncesi bazılarına cezanın ineceği, haklarında bir hükme varılacağını anlatıyor.
6- Kabir hayatının varlığını varlığını, kitapların sağdan ve soldan verilmesinden anlıyoruz: kabir azabını reddedenlerin tezi şu, terazi kurulmadan, kişinin tüm hesapları ele alınmadan herkese eşit muamele yapılır. Doğru değilmi? Yanlış. En basiti, yargılanma başlamadan öncesi bazılarının kitabı sağından bazılarının solundan verilmesi bu tezi çürütüyor. "Biri, amel defteri sağından verilenlerdir; ne mutlu o sağından verilenlere!" (Vakia Süresi; 8). "Diğeri amel defteri solundan verilenlerdir; ne bedbaht o solundan verilenler!" (Vakia Süresi; 9). "Kimin kitabı sağından verilirse, kolay bir hesaba çekilecek ve sevinçle ailesine dönecektir" (inşikak Süresi; 7-9). "Kitabı sağ tarafından verilenler, “Alın kitabımı okuyun, doğrusu ben hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum” diyecek" (Hakka Süresi; 19-20). "Kitabı sol tarafından verilene gelince, o: Keşke, der, bana kitabım verilmeseydi de, hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!" (Hakka Süresi; 25-26). Gördüğünüz gibi, demek mahşeri sorgu başlamadan öncesi kişinin amel defterine göre kişiye muamele başlıyormuş.
Özetlersek: sizlere bir düzü Ayet sıraladık, bu Ayetleri gördükten sonra aklınıza mutlaka şu soru gelmiştir; mahşeri sorgu öncesi, infaz sürecinin başladığını anlatan onca Ayet varken nasıl olurda kendilerini Kur'an-ı Kerimin uzmanı olarak tanıtan bu iki şaşkın profesör, Kur'an-ı Kerimdeki bu açık Ayetleri görmüyor? Bir değil iki değil, Kur'an-ı Kerimde onca Ayet, bazı topluluklara ilahi cezanın mahşeri sorgu öncesi ineceğini söylüyor. Nasıl olurda bu iki şaşkın profesör bunu göremiyor? Çok basit; nasip! Bunlara geri zekalı desek olmayacak, çünkü adamlar öyle veya böyle profesör olmuş. Bunlara art niyetli desek, o da olmayacak çünkü niyet okuma kişiye zanna götürür, zanda İslamın yasakladığı birşey. Geriye o zaman tek bir şık kalıyor, o da nasip. Bazı insanlara Allah doğru yolu nasip etmiyor, olay bu kadar basit. Bunlar nrede ne hatası yapıyorda Allah bunlara doğruyu görmeyi nasip etmiyor, bunlarda oturup bunu biraz düşünsünler. Bu iki şaşkın ilahiyatçı ya ahiret hayatının geneli hakkında sakıncalı düşüncelere sahip, Allahta bundan ötürü ahiret hayatıyla ilgli detayları görmelerine izin vermiyor ya da imanlarında temel bir sıkıntı var. Öyle veya böyle sorunlular. Sorunlu oldukları içinde gözlerinin önündeki doğruları görmek onlara nasip olmuyor. Allah hidayete erdirsin diyelim.