Biyoenerjiyi fizik tedavi programımıza dâhil etmeye niyetlendiğimizde hekimliğin ana prensibine aykırı bir harekette bulunacağımızı biliyorduk. Bir hekim fizyolojik alt yapısını anlamadığı bir rahatsızlığı tedavi etmez ve bedendeki fizyolojik etkisinin ne olduğunu bilmediği bir tedavi programını uygulamaz. Hastalarımız “hocam ne yapıyorsunuz” dediklerinde onlara yaptığımız uygulamalar hakkında bilimsel ve mantıklı bir cevap verebilmeliydik, fakat biyoenerji veya benzeri enerji yöntemleri hakkında herhangi bir eğitim almamıştık. Elimizdeki pratik yetenekler tesadüfen ortaya çıkmıştı. Ya herhangi bir bilgimiz olmadan biyoenerjiyi hastalarımızda uygulayacaktık, ya da bunun teorik altyapısını çözünceye kadar sabredecektik. Bir insanda ne kadar yetenek olursa olsun uyguladığı yöntemin özünü, bilimsel altyapısını bilmiyorsa o zaman yaptığı uygulamalar karanlıkta bir taş atmaya benzer. Uygulamalar bazen hedefini tutar ve fayda sağlar bazende tutmaz ve karşınızdakine ciddi zarar verirsiniz. Biz hastalarımıza ve hekimliğimize karşı olan saygımız ve sorumluluğumuzdan dolayı hastalarımızın bize emanet ettikleri kutsal bedenlerini ya tutarsa riskine maruz bırakmak istemedik ve ilk önce bu uygulamaların bilimsel altyapısını araştırmaya karar verdik. Bu araştırmalarımızın sonuçlarını sizler ile paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Yazılarımızın içeriği tümüyle kendimize ait, dünyada bir ilktir ve hiç bir yerden alıntı bulunmaz. Biyoenerji nedir? Canlı varlıkların ürettiği enerjiye biyoenerji denilir. İnsan bedeni ısı üretirmi? Evet üretir. İşte bunu bir makine değilde canlı bir varlık ürettiği için buna biyo-enerji denilir. İnsan bedeni elektrik üretirmi? Evet üretir. İnsan bedeni 75 km uzunluğunda bir elektrik kablo ağını içinde barındırır. Örneğin; kalp ve beyin grafileri, sinir ölçümleri bu ağın içindeki elektrik akımlar sayesinde elde edilir. İşte bu elektrik akımı bir makine değilde canlı bir varlık ürettiği için bu üretime biyo-enerji denilir. İnsan bedeni manyetik enerji üretirmi? Evet üretir. MR görüntüleri insan bedenin manyetik akımları sayesinde elde edilir. İşte bu manyetik enerjiyi yapay bir makine değilde yaşayan bir varlık ürettiği için bizler bu akımlara biyo-enerji deriz. Yaşayan her canlı bu enerji türlerini üretir, ürettiği içinde her canlıda biyo-enerji var diyebilirsiniz. Biyoenerji ile klasik tıp (batı tıbbı) arasındaki fark nedir? Biyoenerji varlıkların enerji boyutu, batı tıbbı ise madde boyutu ile uğraşır. Bu farkı daha iyi anlamanız için sizlere bir örnek verelim; dizüstü bilgisayarı üreten şirketler bilgisayarların sadece madde boyutu ile ilgilenmez, onlar çalışan bir sistemin ısı üreteceğini ve bu ısınında diğer parçalara zarar vereceğini bilir ve ona göre önlemini alır (örneğin; fanlar). Örneğin; bilgisayar fazla ısınmaya başladığında fanlar devreye girer ve sistemi soğutur. Bilgisayar üreticileri ayrıca elektriğin aktığı yerde manyetik bir alanın oluşacağını bilir ve buna yönelikte önlem alır. En basiti cihazın üzerinde veya kullanım kılavuzunda uyarı notları düşer. Şimdi; bilgisayar üreticileri bir ürünü piyasaya sürmeden öncesi bu incelikleri düşünür ve o doğrultuda uyarılarını yapar ve önlemini alırken, sizce insan bedenini üreten Allah bu incelikleri hesaplamazmı? Yarattığı bir varlığın ısı ve elektromanyetik üretimini dikkate almaz, ona göre önlemler var etmezmi? Elbette dikkate alır ve var eder. Örneğin; şakra tekerlekleri veya akupunktur meridyanları. Tıp ile biyoenerji arasındaki fark işte burada ortaya çıkıyor, tıp dünyası sadece parçalara bakıyor (hardware), biyoenerji ise o parçaların soyut boyutu (software) ile uğraşıyor. Tıp dünyası somut parçalarla ilgileniyor, örneğin arıza gördüğünde söküp alıyor ve yenisini koyuyor, dahasını akıl etmiyor, uğraşmak istemiyorda. Biyoenerji ise hastalıklara soyut boyuttan yaklaşıyor, acaba bir yazılımsal sorun olabilir, enerji akımlarını yeniden, anadan doğma haline getirirsem (reset) organı kurtarabilirmiyim onu düşünüyor ve o yönde hareket ediyor. Biyoenerji ile o bölgeye yeni bir yazılım yükleyip arızanın giderebileceğine inanıyor. Birisi parça ile uğraşıyor diğeri ise yazılımla, size hangisi daha güvenilir geliyor, bunlardan hangisine ilk sağlığınızı emanet ederdiniz?
Birisi sabit hat üzerinden iletişim sağlıyor diğeri ise kablosuz: batı tıbbı ile biyoenerji arasındaki farkı cep telefonu ile sabit hat arasındaki farkada benzetebilirsiniz. Birisi gözle görünen sabit hatlara inanır yani bütün yatırımını, eğitim ve çalışmalarını gözle gördüğü anatomik yapılar üzerine kurar. Biyoenerji uzmanları ise çalışmalarını, eğitim ve araştırmalarını gözle görünmeyen iletişim yolları üzerinden yapar. Birisi ben dokunmadığıma ulaşamam der, diğeri ise canlılar arasındaki iletişimin yani arızalı bir organ veya hücre ie temasın fiziki dokunuşa ihtiyaç duyulmadanda elektromanyetik boyutta gerçekleşebileceğine inanır. Sizce bunların hangisi günümüzün çağına daha çok hitap eder, hangisi günümüzün bilgi ve teknolojisine ayak uydurmaya ve hastalıklara çözüm bulmaya daha yatkın? Birisi at görüşünü takınmış, yüz yıl önceki yöntemlere biat etmiş dinazor bireylerden, kullanım tarihini yitirmiş yöntemlerden oluşuyor. Diğeri ise enerji dolu, günümüzün çağına ve ihtiyaçlarına hitap eden modern ve ufku açık gençlerden oluşuyor. Siz bunlardan hangisine sağlığınızı emanet ederdiniz? İnsan bedenin yüzde 50 madde ve yüzde 50 enerjiden oluştuğunu düşünürseniz, siz kime sağlığınızı emanet ederdiniz, çıkarları uğruna çözüm yolların yüzde 50' sini görmemezlikten gelenemi, yoksa sizi oluşturan madde ve enerji boyutların tümünü dikkate alanamı? Sizce hangisi şifa bulma yoluna daha yakın, daha yatkın?
Biyoenerji ile hastalıklar tedavi edilebilinirmi? Biyoenerji olarak adlandırdığımız şey insanın ürettiği ısı ve elektromanyetik akımlar. Biyoenerji ile hastalıklar tedavi edilebilirmi sorusuna bir cevap bulmak istiyorsanız, ilk önce ısı ve elektromanyetik akımların hücreler üzerindeki etkisini araştırmalısınız. Bu araştırmalarınız içinde en güzel başlangıç noktası fizik tedavi alanında yapılan araştırmalar yazılan makaleler. Siz fizik tedavi merkezlerin ana tedavi metodları ısı (parafin, hotpack, ultrason, masaj, kaplıca, infrared, diatermi vs) ve elektromanyetik enerji (tens, es, russian, nmes, interferential vs) üzerine kurulu olduğunu biliyormuydunuz? Fizik tedavi ile biyoenerji aynı tarz enerji kullanır (ısı, elektrik, elektromanyetik). Birisi tedavisinde makinelerin ürettiği enerjiyi kullanır diğeri ise insan bedenin ürettiği enerjiyi. Fark şu; biyonerji uzmanı enerjisini organlarada yönlendirebilir, fizik tedavi cihazlarını organlara yönlendiremezsiniz. Bir diğer farkta makinelerin ürettiği enerjiyi kontrol edemezsiniz, biyoenerjide üretilen enerji tümüyle kendi kontrolünüzde. Seans esnasında saniyelik enerji yüklemesinde değişiklikler yapabilirsiniz. Birisi doğal enerji kullanır diğeri ise makinelerin ürettiği enerjiyi, sizce bu ikisinden hangisi daha sağlıklı, hangisi mucizevi iyileşmeleri gerçekleştirmeye daha yakın?
Sayın okurlarımız; insan bedeni bir bilgisayar gibi ısı üretir ve ısı artışı bir dizüstü bilgisayarını nasıl çökertiyorsa hasta bölgedeki ısı artışıda o bedeni çökertir. Siz o hastaya ne kadar ilaç verirseniz verin siz o ısıyı o bölgeden uzaklaştırmadığınız müddet, biyoenerji uzmanlarıda bunu yapar siz o hastalığı iyileştiremezsiniz. İki; bir bilgisayar nasıl elektromanyetik akım üretiyor ve bu da insan sağlığı için bir zarar teşkil ediyorsa 75 km uzunluğa sahip bir sinir sistemi ağın ürettiği elektromanyetik akımlarda uzaklaştırılmadığı müddet insan bedeni için bir zarar teşkil ediyor. Siz bu elektromanyetik yoğunlukları hasta bölgelerden uzaklaştırmadığınız sürece, biyoenerji uzmanlarıda bunu yapar siz hastanıza ne kadar ilaç verirseniz verin o hastalığı iyileştiremezsiniz. Batı tıbbı bütün bedene yayılmış bir ısı artışını zorunluluktan dolayı dikkate alır ama bölgesel bir ısı artışını almaz ve bölgesel bir ısı artışını nasıl gidereceğinide bilmez. Bütün bedene yayılmış bir ısı artışı o bedeni iflasa sürükleyebiliyorda, bölgesel bir ısı artışı o organı o hücreleri iflasa sürükleyemezmi? Özetlersek; batı tıbbı cep telefonların yaydığı elektromanyetik akımların insan bedenin hücrelerine zararlı olduğunu kabul eder ama insan bedenin ürettiği manyetik akımları ve bu akımların hasta bölgede üzerindeki etkisini dikkate almaz. Batı tıbbı ne bölgesel ısı artışını dikkate alır ne de hasta bölgelerde biriken elektromanyetik enerjiyi (elektrosmog). Biyoenerji uzmanları ise ısının ve elektromanyetik birikimlerin hücreler üzerindeki etkisini bilir. Biyoenerji uzmanları hasta bölgelerdeki ısı ve elektromanyetik birikimi o bölgeden uzaklaştırarak hastalığı ile mücadele eden hücrelerin rahat nefes almasını, kendi iç sorunlarına odaklanmasını sağlar yani iyileşme sürecine katkıda bulunur. Biyoenerji uzmanları iyileştirmez, biyoenerji uzmanları iyileşme için ihtiyaç duyulan ortamı sağlar. Hasta bir milletiz, lütfen en büyük değerimize yani vatandaşımızın sağlığına sahip çıkalım. Bu rakamlar 2010 yılına ait. 2010 yılında durumumuz bu ise gününüzdeki durumu artık siz düşünün.
20 milyon obez
15 milyon tansiyon hastası
15 milyon psikiyatri hastası (bunun 7.5 milyonu suç potansiyeli taşımakta)
8.5 milyon özürlü insan
7 milyondan fazla şeker hastası (bu sayıya her yıl 250 bin kişi eklenmekte)
8 milyon böbrek hastası
3 milyon kalp hastası
1 milyon kronik hepatit c ve 3.5 milyon hepatit b hastası
600-700 bin arası şizofren hastası
1.5 milyon kanser hastası (bu sayıya her yıl 100 bin kişi eklenmekte). Not: bir kaç yıl önce sitemizi kurduğumuzda yıllık yeni kanser vakaların sayısı 100 bin'di, bu rakam bu yıl 159 bin oldu!
Siz geçmişiniz ile yeraltı zenginliğiniz ile veya genç nüfusunuzla ne kadar övünürseniz övünün hasta bir milletin geleceği olmaz. Bu 50 milyon hasta Türk vatandaşın tedavisi ilaçlar ile mümkün değil; bir şeker hastasını, böbrek hastasını, depresyon veya kalp hastasını kullandığı ilaçlar tedavi etmez, aldığınız ilaçlar sadece hastalığınızla bir müddet yaşamanıza müsaade eder. Ne zamana kadar? İlaçlar ve hastalığınız vücudun başka yerlerini tahrip edinceye kadar ve bir gün bir bakarsınız buzdolaplarınız küçük eczanelere ve sizlerde yaşayan ölülere dönüşmüşsünüz. Kendinizi ve sevdiklerinizi bu hale düşürmeyin, hayattan tat almayan bireylere ve buzdolaplarınızın küçük eczanelere dönüşmesine izin vermeyin. Bir ilaç şirketi için en iyi hasta kendisine bir ömür bağımlı olan, bir ömür ilacını satın alan, kendisine ömür boyu abone olan hastadır. Ne hastaların ölümüne izin verilmeli ne de iyileşmesine, en iyi hasta hastalığı ile sürünen ve her gün ilaç alan hastadır!