bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     

 





 

subliminal mesajlar


 


Subliminal mesajlar ve üst beyin: s
ubliminal mesajlar üst beyni etkilemez, çünkü üst beynin bir iradesi bir benliği bulunmaz. Bilgisayar hafızası ne ise üst beyinde o. Üst beyin sadece kendisine yüklenen verileri depolar. Bu verileride o veriler algılayabileceği boyutta ise depolar. İnsan belirli frekans aralıklarını görür ve işitir, ötesini değil. Boyut ötesini ne görür ne de işitir. Buna İslam dininde perdeleme denir. Örneğin; insan beyni saniyede 24 kare algılayacak nitelikte ise, 25. kareyi algılayamaz. 25. kareyi oluşturduğunuz an boyut ötesine geçmiş olursunuz. Boyut ötesinede gayp denilir. Üst beyin subliminal mesajlardan etkilenmez çünkü, bir; etkilenecek bir iradeye sahip değil ve iki; subliminal mesajları yakalama şansı yok. Kayıt etme ve depolama şansı yok. Köpek düdükleri gibi subliminal mesajlar üst beynin algılayabileceği frekansta değil. O yüzden zaten subliminal kelimesi kullanılır. Bununla bilincin farkında olmadan bir işin gerçekleştiği ima edilir.

Subliminal mesajlar ve alt beyin: alt beyine gelirsek alt beyinde subliminal mesajlardan etiklenmez, çünkü alt beyin görme ve işitme merkezi değil. Alt beyin, üst beyinin algıladıklarını algılar, ötesini değil. Özetlersek: subliminal mesajlardan üst beyin etkilenmez çünkü üst beynin benliği bulunmaz, alt beyinde etkilenmez çünkü görmüyor ve işitmiyor.

Subliminal mesajlar yokmu o zaman? Var.

Subliminal mesajlardan üst ve alt beyin
etkilenmiyorsa, kim etkileniyor? Bedeninizdeki şeytanlar. Bunu açalım; ataların işlediği günahlar atalarda saklı kalmıyor, o günahın etkileri çocuk ve torunlarada yansıyor. Örneğin; eğer atanız eşcinsel bir ilişkiye girdiyse o günahla ilgili şeytanlar sadece o atanın üzerine çökmüyor, çocuk ve torunlarınada bulaşıyor. O torun, atasından bulaşan bu sapkınlıktan habersiz hayatını yaşıyor ve yaşantısında izlediği dizi veya filmlerde eşcinsellikle ilgili subliminal mesajlara maruz kaldıkça o sapkınlıkla ilgili şeytanlar bedeninde uyanıyor ve kendisine vesvese vermeye başlıyor. Kişi içinde olup bitenlerden habersiz hayatını yaşarken bir diziyle sapkınlığa ilgi duymaya başlıyor. Bu dürtüler bu düşünceler nereden çıktı, kendiside buna şaşırıyor. Zaman geçtikçede bu dürtüler çoğalıyor. O kötü düşünceleri aklından bir türlü gideremez hale geliyor. Buna ne kadar dirensede zaman dilimi içinde bu duygulara yenik düşüyor ve nefsine yani alt beyine bu sapkınlığı kabullendiriyor. Allah demek beni böyle yarattı diyor ve vesveseyi kabulleniyor. Ne oldu şimdi burada; dizinin içindeki subliminal mesaj sizdeki şeytanı uyandırdı, şeytanda size vesvese vermeye başladı.

İnanmanın kişiliğiniz üzerindeki etkisi: vesveseler üst beyine düştüğünde kişi bu düşüncelerin kendisine ait olduğuna, Allahın kendisini bu şekilde yarattığına inanmaya başlıyor. Kilit nokta inanmak.
Neye inanıyorsanız neye değer veriyorsanız o inancınızı kalbiniz alt beyine yüklüyor. Allah tüm değerlerin tohumunu insanın beyin sapına yerleştirmiş, bunlardan hangisini aktif edeceksiniz bunu ise kişinin kendisine bırakmış. Kalp, ilham ve vesveselerin düştüğü nokta olması dışında, bir de bedeninizin bilgisayar yazılımcısıdır. Kalple birşeye inandığınızda o inandığınız şey nefse (beyin sapı) yazılır. Allah insanı yaratmış ama kişiliğimizi kendimize bırakmış. İyi huylu veya kötü huylu olmayı kişiye bırakmış. Yani, beni böyle yarattın Rabbim, suç bende değil deme şansınız yok. Doğum öncesi Allah beyin sapınıza bir yazılım yüklüyor, normal davranış biçimleri nedir, erkek ve kadın ayrı olarak bu noktaya yüklüyor. Bunların tohum salması, yeşermesi ve meyve vermesini ise sizin sorumluluk alanınıza bırakıyor. Her huyun tohumunu bize yüklüyor, hangisini yeşerteceksiniz bunu sizin tercihinize bırakıyor. Daha doğrusu kalbinize. Kalbiniz belirli şeyleri benimsedikçe, atalardan gelen kimlik siliniyor, sizde yeni bi kimlik ortaya çıkıyor. Bu örnekte eşcinsel kimliğine sahip birisi ortaya çıkıyor. Siz eşcinsel olduğunuzu kalbinize inandırırsanız, o zaman kalbiniz o yeni kimliği alt beyine yüklüyor, bedenin geri kalanıda bu yazılıma göre çalışmaya başlıyor. Bedenin hareket etme şekli, duygular kısacası herşey yeni kimliğe göre değişiyor. 

Vesvese nasıl çalışıyor? Vesvese kalbe iniyor, yankılandığı nokta da beyin oluyor. Kalbinizi bir mikrofon,
üst beyinide hoparlör gibi düşünün. Kalbe inen sesler rahmani olduğunda buna ilham deniliyor, şeytani olduğunda ise vesvese. Vesvese ve ilham aynı noktaya iniyor, yani kalbe. Bunların yankılanmasıda beyinde gerçekleşiyor. Bunada düşünce denilir. İnanılanın aksine düşünceler insanın kendisine ait değil, beyninizde yankılanan düşünceler Allahtan gelir. Allah bizi yeryüzüne indirmiş ama başımızı boş bırakmamış. Başımızın içindeki düşünceleride kendi kontrolünde tutmuş. "İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor?" (Kıyamet Süresi; 36). Bu düşünceler iyi ise Allah kendisi bunu indiriyor, eğer kötü ise o zaman bu kötü düşünceleri Allah ilk önce şeytanların aklına indiriyor, şeytanlarda bunu size vesvese olarak aktarıyor. Düşünceler neden Allah tarafından kontrol ediliyor? Bunun farklı nedenleri var, en basit nedeni rızık dağıtımından ötürü. "Yeryüzünde yaşayan hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. O, onun karar kıldığı yeri ve geçici durduğu yeri bilir. Bunların tamamı apaçık bir Kitap'tadır" (Hud Süresi; 6). Rızık Allahtan gelir. Allah kişiye rızkını ulaştırabilmesi içinde düşünceleri kontrol etmesi gerekiyordu. Örneğin; bir yerde yaşamanız gereken bir olay var, tanışmanız gereken bir insan var veya yemeniz gereken bir yemek, içmeniz gereken bir çay var, kişinin düşüncesini kontrol etmeden nasıl o kişiyi o saatte o mekanda rızkıyla buluşturacaksınız? Mümkün değil. O yüzden, rızık dağıtımın kontrolü için düşüncelerin kontrolü Allahta olması gerek. Aksi takdirde hayat tesadüfler üzerine kurulu olurdu. Ne sakıncası var tesadüf üzerine kurulmasında diyorsanız, en basiti hak ettiğinizi alamazdınız. Hayat resadüf üzerine kurulsaydı, kimse hak ettiğini almazdı. Bu da hayatı adaletsizliğe ve koasa sürüklerdi. Hür irade o zaman nerede diye soruyorsanız; hür irade niyetiniz. İnsanın kendisine bırakılan tek şey niyetler. O yüzden ibadetler niyetle başlar, bu şekilde siz o ibadetin kendi özgür iradenizle yaptığınızı göstermiş oluyorsunuz. Siz birşeylere niyet ettikçede, o niyetiniz doğrultusunda Allah size düşünceler indiriyor. Düşünceler niyetleriniz doğrultusunda indiği içinde, düşüncelerinizin nihai kaynağı ve sorumlusu sizsiniz. O düşüncelerden doğan eylemlerinizin sorumlusuda siz oluyorsunuz. Bir düşüncenin Allahtan veya şeytandan geldiğini nasıl anlarız? Odaklanmak. Birşeye odaklanıyorsanız (alt beyin) o düşünce Allahtan gelir. O düşünceyi o gün size indirilen rızık olarak düşünün. Odaklandıkçada o rızkı açığa çıkarıyoruz. Eğer odaklanmadan düşünce iniyorsa o zaman bu düşünce şeytandan gelir. Demek o rızkınız şeytana indi, oradanda siz nasipleniyorsunuz. Burada püf nokta odaklanmak. O yüzden osmanlı döneminde psikiyatrik vakalara el işleri yaptırılırdı. Siz el işi yaptırarak o kişiyi odaklanmaya itiyorsunuz. Siz odaklandığınız müddette o kötü düşünceler beyinde canlanamaz. Odaklandığınız müddet, beyine siz erişim sağlamış oluyorsunuz, siz erişim sağladığınız müddette başka bir varlık orasına erişemez. Osmanlı bu detayları bilmemesine rağmen doğru bir uygulama içinde bulunmuş, maşallah.

Subliminal mesajlar kötülük aşılamaz, kötülüğü uyarır: verdiğimiz eşcinsel örneğinde subliminal mesajlar ne yapmış oldu, atanın işlediği bir günahı çocuk veya torunda uyandırmış oldu. Subliminal mesajlar işte bunu yapar, subliminal mesajlar size kötülük yüklemez sizde var olan kötülüğü açığa çıkarır. Bunu açalım; kötülük yayılabilmesi için görünmesi ve işitilmesi gerek. K
ötülük gözden ve kulaktan beslenir. Görür ve duyarsa içimizdeki kötülük uyanır. Şimdi bir de muhafazakar bir ortamda yaşadığınızı düşünün, mahallelerin henüz kötüleşmediği ortamı, örneğin '60 lı yıllar. Böyle bir ortamda insanın içindeki kötülüğü nasıl uyarırsınız? Küresel satanistler bu uyarıyı zamanında tv'ler üzeriden yapmaya karar vermiş. Bu da gayet mantıklı çünkü herkesin evinde bir tane var. Ben tv'yi bir truva atı olarak kullanır, istediğim kötülüğü evin ortasına indiririm demişler. Sizin anlayacağınız, subliminal mesajlar günümüzün çağı için değil internetin olmadığı, mahallelerin henüz kötüleşmediği dönemler için icat edildi. Bir üst akıl kötülüğü yaymak istedi, o dönemin ahlaki değerleri kötülüğün açık açık yapılmasına izinde vermediği için, bunlar en uygun yolu tv yayınların içine gizlemekte bulmuş. Burada anlamanız gereken ilk husus, subliminal mesajlar günümüzün çağı için değil 50 yıl öncesinin şartları için icat edildi. Günümüzde artık
buna gerek kalmadı, çünkü günümüzde kötülüğün gizlenmeye ihtiyacı yok. Küresel çete subliminal mesajlara artık önem vermiyor, onlar beyninizi direk kontrol etmenin yolları üzerinde çalışıyor. Eskiden evde bir tv vardı, herkes bunun başında değildi. Günümüzde ise her insanın üzerinde, 7/24 aralıksız bir telefon var. Şuanda telefon sinyalleri üzerinden insanı kontrol etmek, onlar için daha mantıklı bir yol. Yani subliminal mesajların modası geçti. Beyini doğrudan kontrol etmek varken, neden mesajla uğraşsınlar. İkincisi; bundan 50 yıl öncesi subliminal mesajların bir gereksimide, eskiden insanlar kötülüğü gizli saklı yapıyordu, ulu ortam değil. Kötülük ulu ortam yapılmadığı içinde, içimizdeki kötülük uyanamıyordu. Subliminal mesajlarda o korunaklı mahallenin içinde, içinizdeki kötülüğü uyarmak için icat edildi. Siz o 25. kareyi görmeseniz ve duymasanız dahi, içinizdeki kötülük (şeytan) görüyor ve işitiyordu. Sonuç; sizin haberiniz olmadan sizde sapkın duygular uyanmaya başlıyor.

Çözüm: böylesine sapkın dürtüler sizde eğer doğuyorsa bu yazı vesilesiyle çözümüde söyleyelim, şu şekilde niyet ediniz; "Rabbim, içimdeki bu sapkınlığa sebep olan kul hakkı ne ise onun üzerimden kalkması niyetine, niyet ettim 40 gün arka arkaya oruç tutmaya, bunu üzerimdeki haklara kefaret olarak kabul et ve mağdur ettiklerimizin ruhuna bağışla."


Subliminal mesajlar size değil, içinizdeki şeytana hitap ediyor: subliminal mesaj ismi üzerine boyut ötesi, boyut ötesi olanda sizi etkilemez, boyut ötesi işitebilen görebilen kim varsa onu etkiler. Varmı böyle bir varlık? Evet, var. İçimizdeki şeytanlar. Subliminal mesajların hedefi insanın kendisi değil, insanın içindeki o kötülük. Subliminal mesajlar içimizdeki kötülükle iletişime geçme, ona bir mesaj gönderme ve onu uyarmaya yönelik bir tezgah. İşe yarıyormu? Tam değil. Subliminal mesajları akıl edenler şu ufak detayı hesaplayamadı, o da subliminal mesajın etkili olması için onu yayınlamanız yetmiyor, üstüne bir de posta adresi yapıştırmalı adrese teslim yapmalısınız. Bunu açalım; bedenlerimizde varlıklarını sürdüren şeytanlar farklı günahlar üzerinden bedene giriyor. Bir günah üzerinden giren bir şeytanda, o günahın dışında başka bir günaha kişiyi sürükleyemiyor.
Her günahın bir şeytanı var. Bir günah işlediğinizde, hangi organlarla o günahı işlediyseniz o organlarda enerji alemine bir kapı açılıyor. Subliminal mesajlarda bu kapıdan giriyor ve içinizdeki şeytan ile iletişime geçiyor. Şeytanda bulunduğu noktadan size fısıldıyor. Subliminal mesajların insanlar üzerinde etkili olabilmesi için, subliminal mesajı göndermeniz yetmiyor, kişinin içindeki şeytana ulaşmak için onun hangi günah üzerinden girdi onuda bilmeniz gerekiyor. İlahi düzende kimseye zerre haksızlık yapılmaz, haksızlık yapılmasınada izin verilmez. Siz birisine subliminal bir mesaj gönderiyorsanız, ilahi düzen o mesajın içeriğine bakar, örneğin mesajın içeriği eşcinsellikle ilgili ise, o zaman o kişide eşcinsellikle ilgili bir günah kapısı varmı ona bakılır, yoksa o subliminal mesaj kişiyi etkilemez, sahibine geri döner. Sahibine geri döndüğü zamanda, sahibinde o günah yoksada, başkasını o günahı itmeye çalıştığı için, o kişi o günahı yapmış gibi sayılır ve kişide o günahla ilgili bir günah kapısı açılır. Şunu anlamalısınız, subliminal mesajlar ya tutarsa mantığı ile ortaya serpilir, subliminal mesajların bedeninizin içine girmesi için bedeninizde o günahla ilgili bir kapı olması gerek. Kapı yoksa, kişinin sicilinde o günah yoksa o subliminal mesaj o kişide tutmaz. Subliminal mesajları bir anahtar gibi düşünün, o anahtarın yuvası sizde varsa etkilenirsiniz yoksa değil. Örneğin; haramla ilgili subliminal mesajlar haramla ilgili şeytanlara hitap eder, sapkınlıkla ilgili mesajlar sapkınlıkla ilgili şeytanlara, zina ile ilgili mesajlarda zina ile ilgili şeytanlara. Bedeninizde eğer sapkınlıkla ilgili şeytanlar yoksa, sapkınlıkla ilgili subliminal mesajlar sizi etkilemez. Subliminal mesaj ne tür kötülük içeriyor, o kötülük sizde varsa etkilenirsiniz yoksa değil. Bir kötülüğün sizde olup olmadığını nasıl anlarsınız? Hangi günaha yönelik dürtüler uyanıyor sizde buna bakın. Demek atalardan o günah size bulaştı. Siz sadece o günahla ilgili subliminal mesajlardan etkilenirsiniz, başkalarından değil.

Yazdıklarımız olayın teorik boyutu, pratiğe gelirsek: değerli dostlar; k
ötülük evlere ve mahallelere henüz sinmediği dönemlerde subliminal mesajlara ihtiyaç vardı, o korunaklı evinizde ve mahallenizde kötülük size ulaşamıyordu, ulaşmak içinde küresel çete tv'leri bir truva atı gibi kullandı ve oradan size ulaştı. Günümüzde ama subliminal mesajlara ihtiyaç kalmadı, çünkü günümüzde kötülük her yerde. Örneğin; çocuğunuza televizyon üzerinden verilmeye çalışılan kötülükten çok daha fazlasını çocuğunuz okul yolunda alıp geliyor. Evden dışa adım attığı an arkadaş çevresinden sokakta gördüğü şeylere kadar, herşey onun içindeki kötülüğü uyandırmak için yetip artıyor. Subliminal mesajlar belki '60 lı yıllarda işe yaradı, kötülüğün henüz mahallelere sinmediği, görünür boyuta geçmediği dönemlerde geçerliydi, günümüzde ama subliminal mesajlara gerek kalmadı. Günümüzde kötülük alenen işleniyor. O yüzden günümüzde kötülüğün gizlenme diye bir ihtiyacı kalmadı. Günümüzde mavi balina gibi oyunlar üzerinden açık açık çocuklarınıza talimat verme imkanı varken, neden gizlensinler. Eğer kötülüğün çocuklarınıza sinmesinden korkuyorsanız korkmanız gereken en son nokta subliminal mesajlar. Subliminal mesajlar gizli yapılır. Günümüzde ise kötülük artık gizlenmiyor, açıkta hareket ediyor. Açıkta hareket edenler varkende sizin gizlenenlerin peşinde koşmanız anlamsız. Kötülük bu kadar açık açık yapılırken, halen gizlinin arkasından koşmanın ne anlamı var? Hiçbir anlamı yok. Elli yıl öncesi kötülük açığa çıkmaktan korkuyordu, herkes yapacağını gizli saklı yapıyordu. Günümüzde ise utanma, haya ve edep, ahlak diye birşey kalmadı. Herkes yapacağını açık açık yapıyor. O yüzden günümüzde subliminal mesajların peşinde koşmanın hiçbir anlamı kalmadı. Örneğin; dizi ve filmlerde kadınlar olgun ve akıllı gösteriliyor, erkekler ise sorumsuz. Açık açık ata-erkek kültüründen ata-kadın kültürüne geçiş yapıyorlar. Örneğin; dizi ve filmlerde isyancıları kahramanlaştırıyorlar. Hükümete ve devletine karşı gelen bir birey, hakkı savunan bir kahraman gibi gösteriliyor. Açık açık devlete ve düzene karşı gelmeye teşvik ediyor. Lifetime ve tlc gibi kanallar neredeyse her programda bir eşcinsele yer veriyor, eşcinselliği günlük hayatımızın içine sokuyorlar. Örneğin; her akşam izlediğiniz popstar ve survivor gibi programlar, bunlar edepsizliği hayasızlığı, zevk ve sefayı size aşılıyor. Şimdi size bir soru; bu kadar açık değerlerimize saldırı varken gizli mesajların peşinde koşmanın ne anlamı var? Siz gizlinin peşinde koşarken onlar açık açık her türlü numarayı bu millete çekiyor. Siz 25. kareye odaklanırken, onlar 21, 22,15, 7. karede, gözle görünür karelerde yapmak istediklerini yapıyor. Sizde gizlinin peşinden koşmaktan açıktan yapılanları kaçırıyorsunuz. Size sağdan gösteriyorlar, soldan işi götürüyorlar. Bu tuzaklar genç nesillerimize kurulurkende devlet baba nerede; maalesef her zamanki gibi uyuyor!!!









kelimelerden türemiş hurafeler