bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............
Başkasına laf atmadan öncesi kendinize bakın: ikinci dünya savaşı sonrası milyonlarca Türk almanya göç etti. Siz zordayken birileri size kucak açıyorsa sizde başkaları zordayken kucak açmayı bilin ve öğrenin. Atalarınız kafkaslardan balkanlardan savaştan ve zulümden kaçtığında Türkiye onlara nasıl kucak açtıysa, sizde savaştan ve zulümden kaçanlara kucak açın. Kucak açamıyorsanız, karşı çıkmayın. Kendinizinde bir göçmen olduğunu bilin, biraz utanın ve oturduğunuz yerde oturun. Örneğin; ümit özdağ kafkas, meral akşener ise selanik göçmeni. Anlayacağınız, Türkçülüğe soyunan bu ikisi Türk dahi değil. Buradan bu işin altında ne dolapları döndüğünü anlayınız. Gizli oyunlar beni ilgilendirmez, ben gördüğüme göre kanaat getiririm diyorsanız, o zaman yapmanız gereken iş çok basit, madem göçmen istemiyorsunuz, o zaman siz başka ülkelere göç etmeyi bırakın, yurtdışına gönderdiğiniz milyonlarca Türküde geri çağırın. Söz ve eylemleriniz arasında tutarlık olsun. Örneğin; göçmenler konusunda en çok havlayanlar AB ve ABD 'ye göç edenler, vatandaşlık için orada çocuk dünyaya getirmekten gurur duyanlar, milli bayramları yunan sirtakisiyle kutlayanlar. İçimizdeki bu yabancılar ateşi körüklüyor, bizim gerizekalı sağ kitlede bunu yutuyor. Kısacası, madem göçmenlerin ülkenizi terketmesini istiyorsunuz, lütfen bi zahmet siz öncü olun ve ilk önce siz işgal ettiğiniz ülkeleri boşaltın.
Hatalar yapılmadımı? Yapılmazmı. Baştan itibaren Suriye savaşı yanlış okundu. Varsayalımki süreci yanlış okudunuz ve göçe maruz kaldınız, o göç dalgasını doğru oranda illerimize dağıtılması gerekiyordu. İl ve ilçelere kotalar koyulması gerekiyordu. Örneğin şu ilçenin nüfusu şu kadar, yerel halkın %1 geçmeyecek sayıda göç alabilir gibisine, il ve ilçelere kotalar getirilmesi gerekiyordu. Hadi varsayalım bunuda yapmadınız, 40 yaşı altı bekar, ailesiz erkekleri ülkeye sokmamaları gerekiyordu. Ülkeniz bağımsızlık savaşı veriyor, siz ülkeden çıkamazsınız denilmesi gerekiyordu. Hadi varsayalımki bunuda yapmadınız, AB 'ye gitmek isteyenlerin önü kesilmemeliydi. Bilhassa AB, verilen söz ve yardımları tutmadıktan sonra. Hadi varsayalımki bunuda yapmadınız, son seçimlerde göçmen politikası yüzünden istanbul ve ankara kaybedildiğinde bu soruna hemen çözüm getirilmeliydi, bu konu bir sonraki seçime yani bugüne kadar bekletilmemesi gerekiyordu. Tüm bu yanlışlar ama ayrı bir olay, Suriyeliler veya Afganlılar dışarı demek, onları ülkemizden kovma vaadinde bulunmak apayrı bir olay.
İşimizi bizden alıyorlarmı? Hayır. Mülteciler sizin rızkınızdan bir gram çalmaz, tam aksi rızkınızı çoğaltır. Nasılmı? İnsanlar toplam 4 neslin amelini üzerinde taşır. Siz 4. nesilseniz, bilinki siz şuan sizden önceki 3 neslin ektiğini üzerinizde taşıyorsunuz. Neden bu böyle? Yeryüzüne doğduğunuzda size rızık inmesi gerekiyor, rızıkta kişinin ameline göre iner. Hayr ve şer ne ekerseniz, o size rızık olarak geri döner. Doğduğunuzda ama amel defterleriniz açık olmadığı için, amel defterleriniz açılıncaya kadar birilerinin ameli üzerinden rızıklandırılmanız gerekiyor, Allahu Tealada bunu sizden önceki 3 neslin ameline göre yapmaya karar vermiş. Neden 3 nesil? Bir nesil kötü çıkar belki ve siz o kötü neslin kurbanı olursunuz diye, sizden önceki 3 neslin ameline göre size rızık indiriliyor. Onların iyi ve kötü amelleri alınıyor ve rızık olarak size iniyor. Şimdi; her bir Suriyelinin 14 atasının (anne ve baba, onların anne ve babaları, onlarında anne ve babaları, kendisiyle birlikte toplam 4 nesil) rızkını üzerinde taşıdığını varsayın, 3 milyon mültecide eder bu 42 milyon. Yani, şuan normal nüfusumuzdan 42 milyon daha fazla insan çalışıyormuşcasına rızık iniyor ülkemize. Anlayacağınız, kişi sadece kendi çalıştığının karşılığını almaz, sadece kendi rızkıyla dünyaya gelmez, kişi kendisiyle birlikte o 14 atanın geçmişte ektiği amellerle gelir. Sonuç; ortama bir anda bereket ve bolluk gelir. Sanki evde 14 kişi çalşıyor ve maaş getiriyormuş gibi ev bereketlenir. Örneğin; dünya ekonomik krizlerle boğuşurken, avrupa ekonomisi küçülürken bizlerin her ay her gün cumhuriyet tarihinin ihracat rekorlarını kırması gibi. Yani, konjonktör Türkiye lehine çalışıyor, bunun bir nedenide 4 milyon suriyeli kardeşimizin getirdiği bereket. Gençlerimizin işsiz kalmasına gelince; bu Suriyelilerle ilgili değil, bizimle ilgili bir sorun. Ülkemizde iş bol, çalışmak isteyen Türk yok, sorun bizde. Bu da gayet doğal, çünkü bu gençlerin ataları çalışmadıki bunlar çalışsın. Siz yan gelip yatarak emekli olursanız o zaman çocuklarınızdan hayr gelmemesi, çalışmak istememesi gayet normal. Ne demiştik; kişi, atalarının amel yükünü üzerinde taşır. Anne ve baba çalışmadan emekli olduysa, yan yatıp çalışıyorsa o çalışmama ruhu çocuk ve torunlarada siner.
Bizim burada anlamadığımız; Suriyeliler dışarı diyen tayfa, zekat, bereket, rızık nedir bilmez, muhacir ensar nedir bilmez, komşusu açken tok olan bizden değildir hadisini bilmez, onlar dinsiz imansız olduğu için onların Suriyelileri dışarı demesi gayet doğal, siz Müslümanlar ama nasıl bir azınlığın bu tuzağına düşüyorsunuz biz bunu anlamıyoruz. "Geçim endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin! Onları da sizi de rızıklandıran biziz..." (İsra Süresi; 31). İnsanların kendi rızıklarıyla geldiğini size söyleyen hiç olmadımı? Hocalarınız veya büyükleriniz, her bir bireyin rızkını Allah verdiğini size söylemedimi? Örneğin; evlendiğinizde eşiniz kendi rızkıyla gelir, her yeni doğan çocuk kendi rızkıyla gelir ve girdikleri ortamı bereketlendirir. Bunun nedenide atalarda yatıyor, ataların amellerinde. Suriyelilerde kendi rızıklarıyla geliyor ve bizi bereketlendiriyor bilginize. Şeytan ama sizi neye ikna etmeye çalışıyor, neyle korkutuyor; yoklukla. "Şeytan sizi fakirlikle korkutup çirkinliği ve hayasızlığı emreder. Allah ise kendi katından mağfiret ve bol nimet va'dediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir" (Bakara Süresi; 268). İnsan şeklini almış bazı şeytanlar, ümit özdağ, tanju özcan ve kılıçdaroğlu gibi sizi yoklukla korkutup sizi kötülüğe itiyor, lütfen bu tuzağa gelmeyin. Bir tarafta verirseniz, paylaşırsanız nimetimi artırırım diyen bir Allah var, diğer tarafta verirseniz yok olur gidersiniz diyen şeytanlar. Ya yoklukla korkutanların peşinde koşup cimri kesileceksiniz, yada paylaşıp zenginleşmeyi ümit edeceksiniz. Sıkıntımız yokmu? Olmazmı, bu ama Suriyeli kardeşlerimizle ilgili değil, Türk milletin açgözlülüğü, hainliği ve iktidarın ezik ve başarısız liderliğiyle ilgili bir sorun. Örneğin; bankalar dolar kaçırırsa, marketler stokçular ve fırsatçılar fiyatları artırırsa, iktidar ezik olur ve bunlara dokunmaktan korkarsa, o zaman fahiş fiyatlarla yüzleşmemiz ve geçim sıkıntısı yaşamamız gayet normal. Bu ama Suriyeli kardeşlerimiz kaynaklı değil, Türk kimliği altında devlete operasyon çeken ve bunlara dokunmaktan korkan hükümet kaynaklı.
Güvenlik tehditi yokmu? Olmazmı. Bu tehdit ama bir kaç Suriyelinin suç işlemesinden kaynaklı değil, savcı ve hakimlerin, anayasa mahkemesi ve muhalefetin bizzat suçluları koruyup kollamasından kaynaklı. Örneğin; AYM güvenlik soruşturmasını iptal ediyor, chp belediyeleride teröristleri belediyelere dolduruyor. 40 yıldır mücadele ettiğimiz ve on binlerce şehit verdiğimiz, halen terör tehditi altında yaşadığımız bir ülkeyiz ve bu ülkenin AYM' si güvenlik soruşturmasını iptal ediyor, işe almadan önce kişinin geçmişini sorgulamak özgürlük haklarına aykırıdır diyor. Varmı bunun dünyada başka bir örneği? Yok. Dünyada sadece bizim AYM, devlet aleyhine kararlar veriyor. Teröristlerin hakları korunduğu, cenaze töreni düzenleyebildiği, parti kurabildiği, devletin maaşa bağladığı, devletin tahsis ettiği makam araçları ile silah taşıyabildiği tek ülkeyiz. Her haltı işliyorlar, sonrada ne diyorlar; ülkemizde demokrasi yok, diktatörlük var diyorlar. Bunlar bu kadarda arsız bu kadar bizimle dalga geçiyor. Hem şehit olan mehmetçiğe hem mehmetçiğimizi şehit eden teröristler için tören düzenlenen tek ülkeyiz. Düşünseniz ya, savcımız makam odasında katlediliyor, ana muhalafet partiside katledenleri yüceltiyor ve koruyor. Örneğin birileri sesssiz istila adında bir belgesel çekiyor, yalan ve iftiralarla devlete operasyon çekiyor, mahkeme ise yapımcıyı serbest bırakıyor, belgeseli finanse edenlerede dokunulmuyor. Ülkemizde devlete her türlü operasyonu çekme, Türk Müslüman kimliğine küfür ve hakaret etme, her türlü iftirayı atma hakkına sahipsiniz. Üstüne bir sonraki altın portakal ödül töreninde bir sanatçı sizi yad eder ve tüm salona alkışlatır.
Anlayacağınız, ülkemizin bir suç diyarı olmasının nedeni Suriyeliler değil, teröre yardım ve yataklık yapan yargı sistemi, bunlara siyasi ve manevi destek veren muhalefet, TÜSİAD, sanat alemi, terör sevici meslek odaları, batı tarafından fonlanan sivil toplum örgütleri ve buna seyirci kalan aciz ve ezik karakterli iktidar. Örneğin; iktidar istanbul sözleşmesinden çekiliyor, danıştay savcısı ise sözleşmeden çekilme kararın iptal edilmesini istiyor. Şimdi soruyoruz; bu danıştay savcısı TC 'nin savcısımı, yoksa AB 'ninmi? Devlet aleyhine kararların verildiği, yargının yabancılara çalştığı, iktidar partisininde acziyet içinde olup bitenlere seyretmekle yetindiği bir ülkede yaşıyoruz. Örneğin; biz halkımızı fahiş fiyatların altında ezdirmeyiz diyor iktidar, hergün marketlerin bizi ezdiğinden ama bi' haberler. Kısacası vahşi batıyız. Kazık atan atana. AK Parti var olduğu müddette bu düzen değişmez. Çok layt çok ezik çok vurdum duymazlar. Örneğin; istanbulu kaybetmelerinin sebebi düzensiz göçmenlerdi, ama halen bu soruna bir çözüm üretemediler, tam aksi ümit özdağ gibi batı ajanları sahaya inmesi ve konuyu alevlendirmesiyle daha çok köşeye sıkıştılar. Bir önceki seçimde yaşanılan sorun, bu seçim yılında da bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ne diyelim, adamlar birer kazık yeme makinası, her defasında aynı yerden kazığı yiyip duruyorlar. Örneğin; son 10 yıldır her seçim döneminde stokçuların devreye girip operasyon çekmesi, AK Partininde her defasında buna hazırlıksız yakalanması gibi.
Daha geçen günlerde bir mahkeme heyeti adnan oktar suç çetesine beraat kararı verdi. Bu hakim ve savcılar bu kararları verme cesaretini nereden alıyor? Bizi yöneten ezik, korkak, beceriksiz loser tiplerinden bu cesareti alıyor. Daha geçen günlerde HDP'li Semra Güzel'in firar ettiği ortaya çıktı. Bir yıldır tutuklanması beklenilen kişinin tutuklanma kararı neden bu kadar uzun sürdü, her gün manşetlerde olmasına rağmen nasıl firar edebildi? Akıl almıyor. O yüzden suç işleyen Suriyelilere kızmayın, devletimiz beni kazıklayın ve suça iştirak edin diye resmen davetiye çıkarıyor. Böyle bir devletede herkes kazık atar, atıyorda. Ülkemiz bombalı eylem yapmaya hazır hücre evlerle, devlete ihanet etmeye hazır fetöcü, kemalist, solcu tiplerle dolu. Bizi yöneten eziklerde seyretmekle yetiniyor. Kısacası, beka sorunlarımız çok, eğer sadece Suriyelilere odaklanırsanız büyük fotoğrafı asıl sorunları kaçırırsınız. O yüzden suçu başkasında değil, ilk önce kendinizde arayın, neden uyuşturucu baronları ülkemize yerleşiyor neden alfabede ne kadar harf varsa, o harfler adında binbir çeşit terör örgütleri ülkemizde ortaya çıkabiliyor, neden herkes devletimize meydan okuyabiliyor, HDP adında bir parti nasıl ülkemizde var olabiliyor, başka ülkelerin başkonsolosları ülkemizde bize sürekli operasyon çekmesine rağmen nasıl ülkemizde barınmalarına izin veriliyor, devlet fetö ile bir mücadele başlatmasına rağmen nasıl oluyorda fetö bir parti kurup (İP) meclise girebiliyor, nasıl oluyorda ana muhalefet partisi fetö ve pkk'nın eline geçebiliyor gibisine gibisine, Suriyelilere gelmeden öncesi güvenlikle ilgili sormanız gereken çok ama çok soru var. Allah derki, siz doğru yolda olduğunuz müddet kimse size birşey yapamaz; "Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez..." (Maide Süresi; 105). Ülkemiz vahşi batıysa, kötülük yapmak isteyen ülkemizi seçiyorsa, burada kendisinin korunduğunu hissediyorsa, kötülük yapmak isteyen Türkiyede rahat yaşayabiliyorsa, o zaman demek siz doğru yolda değilsiniz. Doğru tedavi doğru teşhisten geçer, Suriyelilere laf atmadan öncesi aynaya bakın deriz.
Nüfus tehditi yokmu? Olmazmı. Bu gidişle Türkler anadoluda azınlık olacak, fakat Türklerin 50 yıl sonra anadoluda azınlık olmasının nedeni Suriyeliler değil Kürt kardeşlerimiz olacak. Bunun nedenide Kürt kardeşlerimizin bol çocuk yapması değil, Türk kadının çocuk yapmaması. Sıkıntılarınıza doğru teşhisler koyun, çünkü tezleriniz her yerden açık veriyor. Biz ileride azınlık olacağız ve bunun nedenide aldığımız göç değil, Türk kadını. Yetiştirdiğiniz o kız çocukları var ya, kendi ayaklarının üzerinde dur kızım, neden çalışmıyorsun kızım, kariyer yap kızım, oku kızım, kendi paranı kazan kızım diyerek gaz verdiğiniz kızlarınız var ya, işte ülkemizi batıracak olan onlar. Suriyeliler dışarı demek kolay çünkü garibanların lobisi yok, hadi sıkıyorsa kadının iş hayatında ne işi var, Türk kadını aile hayatından kopuyor, Türk kadını doğum yapmıyor, Türk kadının bu kariyer hırsı, mal ve paraya olan düşkünlüğü, nefsini dünya zevklerine kaptırması, erkekle sidik yarışına girişmesi doğum oranımızı eksiğe düşürdü, bu gidişle Türk milleti yok olacak deyin ve sıkıyorsa feministleri lgbtq'ları karşınıza alında görelim sizi. Eğer tanju özcan ve ümit özdağlar devlet millet sloganlarında samimi olsaydı, gerçekten vatansever olsaydı, ilk önce ey Türk kadını senin iş hayatında ne işin var derdi. Sorunun kaynağına hitap ederdi. Bunların derdi ama ülke olmadığı, dertleri şeytanlık ve içerisini karıştırmak olduğu için, sadece kötülük peşindeler. Bunlar sahte milliyetçi arkadaşlar, bunların hesabı ve derdi farklı, bunlar hedef şaşırtmak ve ortalığı bulundırmak, iktidar aleyhine toplumu şivşirmek için ortaya atılan birer kukla, hükümetten nasıl 1-2 puan daha koparırım diyen birer provakatör birer saha ajanı.
Beka sorunumuz yokmu? Olmazmı. Fakat bizim beka sorunumuz Suriyeli veya Afganlı kardeşlerimiz değil. Ülkemizin beka sorunları belli; dinsiz milliyetçi kürtler bir beka sorunu, HDP bir beka sorunu, fetönün kurup işlettiği İP bir beka sorunu, AYM bir beka sorunu, hakim ve savcılar bir beka sorunu, onlarca suç kaydı olan yüzbinler bir beka sorunu, marketler bir beka sorunu, yüksek suç oranı bir beka sorunu, erkekle sidik yarışına giren Türk kadınları bir beka sorunu, rumlar bir beka sorunu, İslamı içten yıkmak için fitne ve fesat yayan persler bir beka sorunu, hz ömer hz ebubekir ve hz osmandan nefret eden, gayrimüslimlerin ülkesinde değilde İslam aleminde misyonerlik faaliyeti yürüten şiilik anlayışı bir beka sorunu, soros kontrolündeki sivil toplum örgütleri bir beka sorunu, terör sevicilerin kontrolündeki meslek odaları bir beka sorunu, üniversitelerde siyaset yapan akademisyenler bir beka sorunu, batıdan beslenen sol örgütler bir beka sorunu, yurtışından fonlanan ve gazetecilik kısvesi altında devlet sırlarını paylaşan, hainlikte birbiri ile yarışan fondaş medya bir beka sorunu, yalakalığı marifet sanan yandaş medya bir beka sorunu, milletin değerlerine hakaret eden sanat alemi bir beka sorunu, devlete tehditler yağdıran sendikalar bir beka sorunu, hdp ve fetönün ele geçirdiği CHP bir beka sorunu, batı konsoluslukların emriyle hareket eden muhalefet bir beka sorunu, ege illerini işgal eden15 temmuz gecesinde sela okuyan camileri basan Türk kimlikli yunanlar bir beka sorunu, akdeniz sahillerini işgal eden pkk'lılar bir beka sorunu, milli bir derin devletimizin olmaması bir beka sorunu, tarikat ve cemaatler bir beka sorunu, İslami değerlerle dalga geçen ulusalcı atatürkçü tayfa bir beka sorunu, ezikler tarafından yönetiliyor olmamız bir beka sorunu, tarımda AB'yi besliyor olmamız toprağımızın son damlasına kadar içeriğini tüketiyor olmamız bir beka sorunu, işletmelerin yeraltı sularımızı zehirlemesi bir beka sorunu, hiçbir yere maydonoz olmayan memurlar bir beka sorunu, devlet kurumlarını işgal eden ve her türlü gelişim ve yatırıma engel olan, yabancı istihbarat örgütlerine bağlı derin devlet yapılanmaları bir beka sorunu, yabancı şirketlerin Türk şirketlerini satın alması bir beka sorunu, İstanbul Borsasını New York Borsasına bağlamak bir beka sorunu, ekonomimizde yabancıların payı bir beka sorunu, çalışmak istemeyen gençlik bir beka sorunu, sosyal medya bağımlısı geleneklerinden kopuk yeni nesil bir beka sorunu, erken emeklilik adına devleti soyanlar bir beka sorunu, fırsatçılar stokçular bir beka sorunu, uyuşturucu baronların Türkiye yerleşmesi bir beka sorunu, onlarca farklı terör örgütün ülkemizde barınıyor ve ürebiliyor olması bir beka sorunu, idam cezasının olmaması bir beka sorunu, AB bir beka sorunu, NATO bir beka sorunu, TÜSİAD bir beka sorunu vs vs vs, anlayacağız o kadar ama o kadar beka sorunumuz varki, bir liste yapsanız Suriyeli kardeşlerimiz listede bile yer almaz.
Değerli arkadaşlar; Müslüman müslümanın kardeşidir, bir Müslümanda evini ve yemeğini kardeşiyle paylaşır. Ülkemizde yaşayıp Allahtan ve İslamdan nefret eden, başörtüsü ve ezandan rahatsız olan, anadoluyu İslamsızlaştırmak isteyenler için Suriyeli kardeşlerimiz bir beka sorunu olabilir, bir Müslüman için ama değil. Kimin gazına geldiğinize dikkat edin, hedef şaşırtanlardan da uzak durun. Örneğin; bir kaç suriyelinin işlediği suç hakkında yaptığınız yaygarayı, doğu illerinde kaçak elektrik kullanan pkk sempatizanı kürtler hakkında yapmadınız. Nerede ipsiz dipsiz meseleler varsa nerede şeytanlık varsa onunla meşgulsünüz. Kısacası, Türkiye'yi dilim dilim bölmek için sabah akşam çalışan bir CHP, HDP, SP, İP, TÜSİAD, AB, ABD koalisyonu varken, tanju özcan ve ümit özdağ'lar ülkemizin en gariban ve masum gurubuyla uğraşması, bunuda Türklük ve vatanseverlik adına yapması düpedüz bir cambazlık ve beşinci kol faaliyeti yürütmek. Üzücü olan sizinde bunu yutmanız. Bundan dahada üzücü olan ümit özdağ gibi tiplerin kimlere çalıştığı, kimlerin yanında eğitim aldığı bilinmesine rağmen ülkede rahat fitne ve fesat yayıyor olabilmeleri, devlete meydan okuyup devleti içten karıştırıyor olabilmeleri, bununda ötesi parti kurup hainliklerini parti altında resmi yoldan yapabiliyor olmaları ve milyonlarıda kandırmaları. Kimse kusura bakmasın ama böyle bir devletin geleceği olamaz. Bu özgürlükler en sefil afrika ülkelerinde dahi yok.
Anadolunun kaderi. Nuh tufanı gerçekleştiğinde Nuh as bir dua ediyor, Rabbim beni bereketli bir yere indir diyor ve beni konuk et diyor. Allahta ne yapıyor, Nuh gemisini anadoluya indiriyor. "Yine de ki: "Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın" (Mü'minun Süresi; 29). Anadolu demek bereket demektir, anadolu demek Allahın konuğu olmak demektir. O yüzden bu topraklar bol göç alıyor, o yüzden dünyanın merkezi burası o yüzden burası çok hareketli o yüzden dünya tarihi bu çoğrafi bölgeden yazılıyor. Siz istesenizde anadoluya göçü engelleyemezsiniz çünkü hareketli bir nüfusa sahip olmak, ya göç almak veya vermek bu toprakların kaderinde yazılı. Bu topraklarda bundan hiç şikayetçi değil, çünkü Allah topraklarımızı bunun için yaratmış. Mübarek toprağımız göç aldıkça bereketleniyor. Tarım ürünlerimizle 500 milyonluk AB'yi besliyoruz, 4 milyonluk göçmenleremi yetmeyecek. Şimdi; anadoluda insanları konuk eden Allahsa, bunların rızkını veren Allahsa, bu toprakların kaderi buysa, siz dahil herkes burada göçmense siz kimsinizde buna itiraz ediyorsunuz? Çapınız ne, cibiliyetiniz ne, soyunuz ne, kökünüz ne? Göç demek bu toprakların kaderi demektir, en basiti Nuh as bu topraklara göç etti. Birisi eğer bunu kabullenemiyorsa, ya bu topraklara ait değil, ya da Türk olmayan bir etnik kimliğe sahip. Bu iki durumda da kişiden uzak durun, çünkü o faşizan düşünceler gün geldiğinde Suriyelilerden sonrası Türklere yönelecek, Türkleri bu topraklardan silmek için soykırım yapacak. O yüzden, birilerinin gazına gelmeden önce söylenene değil, söyleyene bakın. Suriyelilerle ilgili tüm yaygarayı koparan ülkemizin dinsiz imansız yüzde 20'lik bir tayfası, batı konsolosluklarıyla devletimizi paylaşma ve bölme planı yapan bu tayfanın kökü soyu sapıda Türk değil, müslüman değil. Bunların düne kadar derdi anadoluyu Müslümanlardan arındırmaktı, şimdi birde Suriyeli Müslümanlar çıktı. Suriyelilerin Türkiyeye akın etmesiyle anadoluyu İslamsızlaştırmak biraz daha zora girdi. Tüm yaygaranın nedeni bu. Bunlar ilin hristiyanına nasıl kucak açtığını görüyorsunuz değilmi? Bunların derdi göç değil, bunların derdi Müslümanların göç etmesi. Siz ama ne yapıyorsunuz; İslama ve değerlerinize sabah akşam küfreden, teröristlere yardım ve yataklık yapanları tehdit olarak görmüyorsunuz, sizinle birlikte secdeye varan aynı tanrıya inanan, savaştan kaçan yani keyiften ötürü ülkelerini terk eden değil, namuslarını ve canlarını korumak için size sığınanları tehdit olarak görüyorsunuz. Yemin ederiz, dinsiz imansız tayfa gibi sizde tam helaklıksınız.
Hilafet. Sizler bir gün Türk'ün dünyaya hakim olacağına inanıyorsunuz, hani çok milliyetçisiniz ya, madem çok milliyetçisiniz, Türk'ün geleceğini düşünüyorsunuz ve misak- ı milli diyorsunuz, hilafet tekrar düştüğü yerden kalkacak diyorsunuz ya, söyleyin bakalım; İslam alemine, Arab çoğrafisine nasıl hakim olmayı düşünüyorsunuz? Son 200 yıl içinde bağlarımız İslam alemi ile kopmuş, oralara vali olarak kimi atayacaksınız, oralarda kim sizin haklarınızı savunacak? Ne arapça biliyorsunuz ne çoğrafi halklarla bir bağınız var, nasıl hakimiyet kurmayı düşünüyorsunuz? TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü ilemi bunu sağlayacaksınız? Mümkün değil. Örneğin; batı alemi, sömürdüğü ülkelerdeki gençleri alıyor, ülkesinde yetiştiriyor, eğitiyor ve sonrası eleman olarak ülkesine geri gönderiyor, bu şekilde farklı çoğrafi bölgelerde hakimiyeti sağlıyor ve koruyor. Çok zeki ve millisiniz ya, anlatın bakalım, hakim olduğunuz çoğrafi bölgelerde siz nasıl o hakimiyeti kalıcı kılacaksınız? Bakınız; ükemizde iki tip insan var, ya CHP tayfasındansınız, bu durumda misak-ı milli diye bir derdiniz olmaz, tek derdiniz içe kapanıp ülkeyi parçalamak ve bölmek olur, ya da misak-ı millilerdensiniz. CHP tayfasındansanız, size kötü haberimiz, bu yüzyıl Türklerin yükselişi takdir edilmiş, vakit geçmeden safhınızı değiştirin deriz, çünkü vakit geldiğinde bu topraklarda yaşama şansınız olmayacak bilginize. Neden yaşama şansınız olmayacak? Kişi başkaları için neye niyetlenirse kendi akıbetide o olur. Hesap soracağız ve asacağız diye birilerini tehditler yağdırıyorsunuz, hatta asmak için İP adında parti kuruyorsunuz ya, işte başkalarına kurduğunuz o niyetler gün gelir size döner. Eğer misak-ı milli tayfasındansanız, o zaman söyleyin bakalım o çoğrafi bölgede nasıl hakimiyet kurmayı ve o hakimiyeti kalıcı kılmayı düşünüyorsunuz? Arkadaşlar, madem İslamın yükselişine inandınız, madem bu yükselişin Türkler üzerinden gerçekleşeceğine inandınız, nedir bu battık bittik edebiyatı nedir bu kendinizi içe kapatma, tüm çoğrafi halkları dışlama çabası? Kendinize gelin ve Allaha güvenin. Savunma sanayisinde sizi hazırladığı gibi, Suriyeli mültecilerin ülkenize akın etmesinin altındada ilahi bir plan yattığını bilin. 4 milyon Suriyeli kardeşimiz var ya, onların çocukları burada büyüyecek, ana dilleri gibi Türkçe konuşacak, can ve malları Türkler tarafından korunduğunu unutmayacak, Türklere minnet borcu olduğunu bilerek büyüyecek ve gün gelecek o Suriyeli kardeşlerimiz arab çoğrafisine valiler olarak, uzmanlar olarak atanacak. Türk milletinin çıkarları için çalışacak. Siz ama ne yapıyorsunuz, onların size borçlu olduğunu hergün yüzlerine vuruyorsunuz, istenmediklerini her gün yüzlerine söylüyorsunuz. O Suriyeli kardeşlerimiz bunu unuturmu, Türklere karşı muhabbet beslermi? Amerika ağırladığı göçmenleri öyle güzel ağırlıyor o kadar güzel bir dille karşılıyorki, göçmenleri bin yıl kendisine minnet bırakıyor. Sizse sabah akşam gidin, istemiyoruz modundasınız. Bi' onların yüzüne tükürmediğiniz kaldı. İlahi plana çok aykırı hareket ediyorsunuz, bizden uyarması. Allahın planına aykırı hareket eden, Allahın planını bozmaya yönelik eylemlerin cezasıda ağır olur bilginize.
Geleceğe hazırlık. İkinci dünya savaşı sonrası Allah, ülkemizde hayr görmedi ve milyonlarımızı avrupaya sürükledi, orada en kaliteli eğitimi ve kültürü almamız, sonrada ülkemize hizmet etmemizi istedi. Örneğin; ikinci dünya savaşı sonrası Türkiye'de eğitim gören akademisyenlere bakın, avrupada eğitim görenlere bakın, birinin üniversitelerde araştırma yaptığı ve yeni icatlar geliştirdiğini, diğerinin ise üniversitelerde siyaset yaptığını, ayakta durma ve sırtını dönme eylemleri yaptığını görürsünüz. Köy enstitülerin beyin yıkamasından geçmiş bu zümrenin ülkeye zerre faydası olmadığını görürsünüz. Bürokrasiyi tıkayanın, gelişime engel olanın, yatırımlara karşı olanın, her projenin önüne binbir çeşit engel koyanın, milli üretimle her başarımızla dalga geçen bunların olduğunu görürsünüz. Allahu Teala bunu bildiği içinde, milyonlarca Türkü yurtdışına itmiş. Türkiyedeki yobazlardan uzak dursunlar, onların anti- İslamcı, putlara tapıcı, gerici eğitim müfredatına maruz kalmasın, tek tip tek insan amaçlayan beyin yıkama merkezlerinden, nankörlük ve hainlik içeren damardan etkilenmesinler, gitsinler avrupaya ve orada kaliteli eğitim alsınlar, millet ve vatan hasreti çekip milli damar şahlansın, Türklerin yükseliş vakti geldiğinde de o yükselişin taşıyıcı kadrolarını oluştursunlar diye, Allahu Teala Türkü dünyanın farklı çoğrafi bölgelerine itmiş. Nerede öğrenilmesi gereken bir ilim varsa oraya sürüklemiş. Hepsi ilahi bir planın parçası dahilinde. Gelelim buradan ülkemizdeki Suriyelilere; Allah nasıl bizleri dünyanın farklı köşelerine ittiyse, Suriyelileride ülkemize itti. Allahu Tealanın bizleri yurtdışına itmesinin nedeni ilim öğrenmek ve başımızdaki yobazlardan uzak tutmaktı, Suriyeli kardeşlerimizi ülkemize itmesinin nedeni ise Türkçe öğrenmelerini sağlamak ve onları Türklere bağlamak. Anlayacağınız, milyonlarca Suriyeli kardeşimizin ülkemize gelmesinin altında da ilerisi için bir plan var, o da Türkiye merkezli İslam hilafetini kurmak. Allah bunun hazırlığını yapıyor arkadaşlar. Ya buna destek olursunuz ya da helak olup gidersiniz. Tercih sizde. Bizler her daim Allaha güvenen ve Allaha destek olanlardanız. O yüzden biz bugünden itibarende bir kampanya başlatıyoruz, gördüğümüz her Suriyeli ve Afganlı kardeşimize iyiki varsınız iyiki geldiniz, hoş geldiniz, sefa getirdiniz, bereket getirdiniz deme kampanyası. Birileri istemiyoruz, gidin kampanyasını başlatmış, bizde karşıt bir akım başlatıyoruz. Çoğunluk biziz, ancak biz dilersek giderler biz dilersek kalırlar, bu ülkede hakimiyetin bizde olduğu, karar verici biz olduğumuzu bu dinsiz imansız tayfaya anladıkları dilden göstermeliyiz. Türkiye'yi kendi içine hapsetmek, İslam çoğrafisinden koparmak isteyen içimizdeki rum ve ermenilere fırsat tanımayacağımızı, kafalarını kaldırdıkları anda kafalarını ezeceğimizi bunların anladığı dilden bunlara göstermeliyiz. Değerli dostlar; Türk, Türkiyeden büyüktür. Büyük düşünün. Kaderimizde büyüklük var, kaderimizde dünya hakimiyeti var. Biz seçilmiş bir ırkız. Allah nezdinde ayrıcalığa sahip olan biziz. Bu bilinç ve sorumluluk içinde hareket edin, şuradan askerimizi çekeceğiz diyen, bizi kendi içimize haspetmek isteyenlerinde Türk olmadığını bilin. Suç işleyen Suriyelilere gelincede, hiç merak etmeyin, devlet bunu yargıya bırakmıyor, anında alıyor ve sınır dışı ediyor.
Geçmişin bedeli. Suriyeli kardeşlerimizin ülkemize akın etmesinin iki ana nedeni var, birisi geleceğe hazırlık diğeri ise geçmişin hesabını kapatmak. Okurlarımız bilir, ilahi düzen yüz yılda bir yenilenir (4 nesil). Günümüzde yaşadığımız olaylarda yüz yıl öncesi işlenmiş hayr veya sevapların karşılığı. Örneğin; ülkemize gelen Suriyelilerin ataları, yüz yıl öncesi bize yardım etmiş, şimdide Allah onların torunlarına bizlerin yardım etmesini nasip ediyor. Yüz yıl öncesi avrupalılara yardım edenlerin torunlarınıda Allah avrupaya doğru yönlendiriyor. Gördüğünüz gibi, hiçbir şey tesadüfen gerçekleşmiyor. Örneğin; Suriyede katliama uğrayan Suriyelilerde ataların günahını çekiyor. Yüz yıl öncesi batıya destek olup o destekten ötürü katliamlara maruz kalan müslümanların kıssası, bugünlerimizde batıya destek olanların torunlarından çıkıyor. Esad ve haşdi şabilerin katliamına maruz kalıyor. Örneğin ülkemizde yaramazlık yapanlarda ataların kıssasını alıyor. Demek biz Türklerin arasında da yüzyıl öncesi yaramaz tipler çıkmış, bu Suriyelilerin atalarına kötülük yapmış. Sizin bilmeniz gereken, kişilerin gittikleri ülke ve orada yaptıkları tesadüf değil ve kişi kendisinden ibare değil. Herkes kendisiyle birlikte dört neslin hesabını üzerinde taşıyor. Günümüzde yaşayan birisi, yüz yıl öncesi yaşayan atanın ya kıssasını alıyor ya işlediği bir yanlışın bedelini ödüyor ya da işlediği bir doğrunun mükafatını alıyor. Örneğin; istanbulda bir ingiliz kadını bir suriyeli tarafından öldürülüyor. Yüz yıl önceside demek onun atası diğerinin atasını öldürmüş, tecavüz etmiş, hemde Türklerin topraklarında. Yüz yıl sonrasıda o günahın kıssası osmanlı torunlarının topraklarında (Türkiye) alınıyor. Umarız konuyu anlamışsınızdır. Nedenmi Suriyelilere sahip çıkmamız gerekiyor, çünkü biz nankör bir millet değiliz, yüz yıl öncesi bize yardım edenlere bizde bugün yardım etmeyi kendimize borç biliriz. Nedenmi Suriyeli kardeşlerimize sahip çıkmalıyız, çünkü arap çoğrafisine hakimiyet kurmak istiyorsak onlara muhtacız.
Alma mazlumun ahını, döner aheste aheste. Kime ne niyetlenirseniz, kendi başınız gelecek olanda o. Başkası için ne dilerseniz, başkasına ne yaparsanız, ileride kendi başınıza gelecek olanda o. İlahi düzen kıssas üzerine kurulmuş. Bugün ne ekiyorsanız yarınlarınızda biçeceğiniz, karşılaşacağınız kaderde o. Karar sizde, ister defolun gidin, istemiyoruz göçmenleri deyiniz ister kucak açınız, ne kararı verirseniz veriniz, bilmeniz gereken tek şey şu; verdiğiniz kararın aynısını kader sizede yaşatacak. Örneğin; bugün siz kucak açmazsanız yarın size kucak açan kimseyi bulamayacaksınız. O yüzden nacizane tavsiyemiz, eğer yarınlarınızda güzel muamele görmek istiyorsanız, siz bugünlerinizde başkalarına güzel muamele gösterin. Örneğin; şimdiden size gelecekle ilgili bir tüyo verelim, bu ülkenin başına öyle bir iktidar gelecekki ümit ozdağ ve tanju özkanı vatandaşlıktan atacak ve kader onlara göçmen olmanın, vatansız olmanın duygusunu çok derinden onlara ve ailelerine ve onlara tabi olanlara yaşatacak. Onlar nasıl göçmenlerin suyunu ve elektriğini kestiyse onlarda susuz ve elektriksiz kalacak. Kıssasa kıssas. Buna ister karma deyin, ister evrenin adaleti deyin ister kıssas deyin ister ne ekerseniz onu biçersiniz deyiniz, öyle veya böyle bugün yaptıklarınız size geri dönecek. Bizlerinde size söylediği şey çok basit; iyilikten vazgeçmeyin. İyilik yapın, yapınki yarınlarınızda da siz iyilik görün. Kötülükten hayr gelmez, soykırımdan kaçanları kovmakta kötülüktür. Bakınız; şeytan kötülükle insanları kandırmaz, iyilik yaptığına inandırarak insanları kötülüğe iter. Vatan elden gidiyor der, bunlar işinizi alıyor der, bunlar namusunuza göz dikti der, hangi konuda hassassanız oradan girer ve sizi kötülüğe iter. Bu tuzağa gelmeyin. Neden gelmeyin, çünkü bugün başkasına ne yaparsanız, yarın kendi başınıza gelecekte o. Örneğin; bugün siz Suriyelileri kovarsanız, yarında bu ülkenin başına birisi gelir, o da sizi kovar. Kısacası iyilik yapın, yarınlarınızda da siz iyilik görün.
Özetleyelim. Milyonlarca Türk başka ülkeleri istila etmiş, sizse kimse bize gelmesin diyorsunuz, varmı böyle bir dünya? Çocuklarını başka ülkeye okumak için gönder, ama başka bir ülkeden öğrenci gelmesin. Kendin başka ülkeden mülk satın al, ama kimse senin ülkenden mülk almasın. Gurbetçi olarak başkaların semtlerini işgal et ve küçük istanbullar kur, ama kimse senin ülkende küçük halep kurmasın. Balkanlardan kafkaslardan göç gelsin ama arap ülkelerinden gelmesin. Varmı böyle bir dünya? Doğal seleksiyon gibi, bunlar yeni tür faşizan tipler, keyfine geldiği zaman demokrat, uymadığı zamanda faşizan. Örneğin klıçdaroğlu urfaya gidiyor, bana oy verirseniz elektriği size bedava vereceğim diyor, biz onun söz veripte tutmadığı namus sözlerini geçtikte, Suriyeli dışarı diyen Türk milliyetçileri neden buna itiraz etmiyor, neden kürtlere bedavada bize değil diye itiraz etmiyor, biz buna takıldık. Neden itiraz etmiyorlar, çünkü Suriyeliler dışarı diyen Türk milliyetçileri birer salaklar ordusu. Kafa basmıyor adamlarda, solcular kendileriyle top gibi oynuyor farkında değiller. İstanbul Belediyesinde işe alınan ve en kritik yerlere atanan teröristlerden bi'haberler. Kılıçdaroğlunun biz iktidara gelirsek fetöcüleri hapisten çıkaracağız demesinden bi'haberler. İzmir Büyükşehir Belediyesinin kendi dijital parası ve bayrağını hazırladığı ve şehir devletciklere hazırlık yaptığından bi'haberler. CHP'nin anayasanın ilk üç maddesini yani milli marşımızı, resmi dilimizi ve bayrağımızı değiştirmek istemesinden bi'haberler. İP, fetö tarafından kurulan bir parti olduğundan bi' haberler. Muhalefetin sabah akşam batı konsolusluklarıyla gizli toplantılar yapmasından bi'haberler. Ülkemizde o kadar güvenlik sorunu varki, bu salaklar ordusu bunların hiçbirini görmüyor, oturuyor kalkıyor, en son düşünülmesi gerekenleri hedefe oturtuyor, o da gariban Suriyeli kardeşlerimizi. Bu salaklara kurulan tuzakta basit; muhalefet milli görünmek kendi hainliklerini örtbaz etmek, hedef saptırmak için Suriyelileri ortaya atıveriyor, bizim millyetçi tayfada sazan gibi atlıyor. Biraz aklınızı kullanın arkadaşlar, bu kadar kolay tuzağa düşmeyin. Ülkenin derdi kalmadıda, tek derdimiz Suriyelilermi? Suriyelilerle yatıp kalkanlar neden diğer konulara aynı hassasiyeti göstermiyor acaba? Birazda bunlara kafa yorun. Sağdan gösterip size soldan yapıştırmalarına izin vermeyin. Önümüzdeki 50 yıl boyunca Suriyeliler bize tehdit değil. Suriyeliler bir güvenlik sorunumu değilmi, aciliyetini buradan anlayın. Eğer önümüzdeki 50 yıl boyunca ülkemizde bir güvenlik sorunu görmüyorsanız, o zaman buyurun şimdiden sabah akşam Suriyelileri ağzınızda bir ileri bir geri geveleyip durun. Bununda ama size bir bedeli olacağını bilin. Unutmayın, iyilik iyliği getirir, kötülük ise kötülüğü.
Hayatın bazı gerçekleri var ve bazı şeyleri gerçekten anlayabiliyoruz, örneğin AB göçe karşı olabilir, çünkü gelenler ne kültür ne din ne de ten rengi konusunda kendileriyle uyumlu. Bize göç edenlerse, bırakın din ve ten regi uyumunu, bir çoğumuz hatta akrabayız. Bu din kardeşlerimizden içimizdeki rum ve ermenilerin, İslam düşmanı ulusaclıların, beyaz Türk'ün rahatsız olacağını anlıyoruz, çünkü onlar daha çok mavi gözlü hristiyan kimlikli göçmen istiyor çünkü onlar anadoluyu hristiyanlaştırmak istiyor. Bizim anlamadığımız, siz Müslümanlara ne oluyor siz niye karşısınız? Hadi bunuda geçtik, herşeyi geçtik, en azından yüzsüz olmayın. Siz ne kadar başka ülkelere göç edebiliyorsanız, sizin ülkenizde göç alacak. Bu da iyiki böyle, çünkü göçmenler bereket getiriyor, çünkü göçmenler yeni beyin gücü yeni alimler ve bilim adamları getiriyor. Büyük medeniyetler büyük göçler sonrası ortaya çıktı, en basiti amerika en basiti einstein. Bazılarınız bu göçlerin altında daha büyük hikmet görebilir bazılarınız değil, realite ama, göçlerin ülkeleri bereketlendirdiği. Şükür Rabbimize en azından bize göç edenler bizden birisi. Birde 4 milyon hristiyanın göç ettiğini varsayın. Allah muhafaza. O zaman bu tayfa ses çıkarırmıydı? Eğer bunların hiçbiri beni ilgilendirmez diyorsanız, başkaların ülkenize göç etmesini istemiyorsanız, o zaman ilk önce siz aynaya bakın ve siz başka ülkelere göç etmekten vazgeçin. Suriyelileri geri gönderecekseniz, ilk önce siz avrupadaki tüm göçmenleri geri çağırın. Yüzsüz olmayın. Söylediğiniz ve yaptığınız arasında bir tutarlılık olsun. Size göç edenler gitsin, siz göç edince sorun yok, öylemi? Yok öyle bir dünya. Bundan da facia ve trajekomik olanı, Suriyeliler dışarıya diyenlerin kendileri balkanlardan kafkaslardan bir yerlerden göç etmiş, savaştan ve zulümden kaçmış olmaları. En basiti biz Türkler birer göçmeniz. Kendisi göçmen, savaştan ve zulümden kaçmışken, savaştan ve zulümden kaçan başkalarına nasıl karşı çıkabiliyor, bu nasıl bir hastalıklı ruh hali bunu anlamak zor?