bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     

 





 

küreselci satanistler neden et yememizi istemiyor


Küresel satanistler neden ineklerimizi hedef alıyor, örneğin bill gates yapay eti sahaya sürüyor?
Yıllardır bizi takip eden okurlarımız bilir, biz sizlere sadece bilgi vermekle yetinmiyoruz, sorulara nasıl yaklaşmalısınız, problemlere nasıl çözüm üretmelisiniz bunun yolunu, sistematiğinide gösteriyoruz. Örneğin; görünmeyen boyutta birşeyi deşifre etmek istiyorsanız, görünen boyutta muadilini arayın diyoruz. Gözle görünmeyen boyutta olanların muadilini Allah, görünen boyuttada var etmiş. Birisi diğerinin aynası. Görünen boyutta olanı incelerseniz, görünmeyen boyutta olanıda anlarsınız. Şimdi; küresel çete sizleri etten uzak tutmak istiyor, hepinizi birer vegana dönüştürmek istiyor, bunu neden yapmak istiyor, bunu yaparak neyi elde edecekler? Bunun nedeni hem fizki boyutta yatıyor hem enerji boyutunda. Bu iki boyutu anlamanız için size görünür boyuttan bir örnek vereceğiz, birde görünmeyen boyuttan. Et yememek görünür boyutta nelere sebep oluyor, görünmeyen boyuttan nelere sebep oluyor bunu size anlatmaya çalışacağız inşallah.

Görünür boyuta gelirsek; etten mahrum kalmanın görünür boyuttaki etkilerini anlamanız için, görünür boyuta bakmalıyız. Örneğin et yemeyen canlılar varmı ve bunlar nasıl bir yaşam sürdürüyor. Et yemeyen canlılar varmı? Var. Et yememek ne tür sonuçlar doğuruyor, bunu bize hayvanlar alemi çok güzel anlatıyor. "Yerde debelenen hiçbir hayvan ve iki kanadı ile uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi birer ümmet olmasınlar! Biz kitapta hiçbir eksik bırakmamışızdır. Sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar" (En'am Süresi; 38). Hayvanlar alemi bizim gibi bir ümmet, o alem üzerinden de Allahu Teala bize çok mesaj veriyor. Hayvanlar alemini incelerseniz, kim ne yapıyor nasıl yapıyor nasıl bir hayat sürdürüyor bunu incelerseniz, kendi aleminiz hakkında da ipuçları alabilirsiniz. Örneğin; hayvanlar aleminde et yiyenler var (karnivor) ve et yemeyenler var (herbivor). Et yemeyenlerin hali ve sınıfı ne, et yiyenlerin sınıfı ve hali ne, bunu incelerseniz aynı kuralın insanlar alemi içinde geçerli olduğunu varsayabilirsiniz. Örneğin; hayvanlar aleminde et yemeyenler besin zincirin en altında, et yiyenler ise en üstünde. Et yiyen hayvanlar yırtıcı, dominant, baskın, saldırgan ve vahşi oluyor. Et yemeyen hayvanlar ise uysal ve pasif. Hayvanların görünür boyutta olan bu hallerini, insanlar içinde geçerli olduğunu varsayabilirsiniz. Et yerseniz başka özellikler size bahşediliyor, ot yerseniz farklı.

Neden bizleri etten mahrum bırakmak istediklerini, et yemekten bizi uzak tutmak istediklerini şimdi daha iyi anladınızmı? Et yerseniz besin zincirin en üstünde oluyorsunuz, avlanmayı ve ayakta kalmaya başarıyor, kendinizi ve ailenizi koruyabiliyorsunuz, et yemezseniz o vasıfları kaybediyor, avlanmaya müsait bir koyun bir ceylan sürüsüne dönüşüyorsunuz. Görünür boyuttaki örneği
(hayvanlar alemi) görünce gayet mantıklı dediniz değilmi. Bilimsel anlamda da bu böylemi; evet, böyle. Küresel satanistler bir konuyu derinden araştırmadan ona yatırım yaparmı; yapmaz. Bu konu üzerinde de çok araştırma yaptılar. Örneğin; hapishanelerde mahkumlara bir ay boyunca hayvansal gıda vermiyorlar, sonrada sonuçlarına bakıyorlar. Sonuç; daha uysal olduklarını daha az kavga ettiklerini görüyorlar. Özetlersek; siz ne yerseniz o 'sunuzdan yola çıkarsak, doğada eti kim yiyor; avlanan yiyor. Avlanmazsanız ne olur? Beslenmeye muhtaç olursunuz. Hayvanat bahçesi hayvanları gibi avlayıcı içgüdülerinizi yitirir, uysal bir koyuna dönüşür, birileri tarafından beslenilmeye bakar durursunuz.

Bu olayın birde görünmeyen boyutu var; görünmeyen, yani enerji boyutunda gerçekleşen olayları anlayabilmemiz için yapmanız gereken şey çok basit; insan bedeninde etin görevi ne buna bakmalısınız, buradan etin enerji boyutunda da aynı görevi üstlendiğini varsayabilirsiniz. Et görünür boyutta ne işlevi görüyorsa, enerji boyutundaki görevininde bu olduğunu varsayabilirsiniz. Et nedir? Et dediğimiz doku, kaslarımız. Kaslar bizde ne görevi yapıyor; bizi ayakta tutuyor ve hareket etmemizi sağlıyor. Etin madde boyutu hareket etmenizi, ayakta kalmanızı sağlıyorsa, etin enerji boyutununda aynı görevi işlediğini varsayabilirsiniz. O da bedeninizdeki enerji yollarını ayakta tutmak, güçlü kalması ve hareket içinde olmasını sağlamak. Eğer et yemezseniz enerji hatlarınıza ne olur? Bunu anlamanız için önümüzde güzel bir örnek var, o da metafizik aleme dalmak isteyenler. Örneğin; ledün ilimi veya meta fizik alemine dalmak isteyenler 30-40 gün inzivaya çekiliyor ve her türlü hayvansal gıdadan uzak duruyor. Metafizik aleme dalmak için neden etten ve tüm havyansal gıdalardan uzak durmak zorunda kalıyorlar? Bu tür inzivaların amacı bedenleri enerji boyutlarına açmak. Etten uzak durduğunuz zamanda enerji hatlarınızı zayıflatıyor, enerji hatlarınızın doğal direncini kırıp cinlerin içinizde rahat hareket etmesini sağlıyorsunuz. İnzivada ettiğiniz zikirlerle cinler alemine açılıyorsunuz, hayvansal gıdalardan uzak durarakta temasa geçtiğiniz varlıkların bedeninizde rahat hareket etmesini sağlıyorsunuz. Cinler o kişilerin bedeninde rahat hareket edebilmesi için, bedendeki enerji hatlarının direnci kırılması, zayıflaması gerekiyor. Bu kırılmayı elde etmenin yoluda zikirler ve hayvansal gıdalardan uzak durmak. Binlerce okunan zikirler bir sihir enerjisi oluşturup üzerinizdeki rahmani korumayı kaldırıyor, hayvansal gıdalardan uzak durmakta bedeninizdeki enerji hatlarının gayp alemine karşı doğal korumasını zayıflatıyor. Bunu neden yapıyorlar? O cinden yararlanmak için. Örneğin; bir hüddam edinmek istiyorsanız veya bir şıhınız size el vermek, yani bir kaç cinni sizin hizmetinize sunmak istiyorsa, o cinlerin gücünden yararlanabilmek için bedeninizdeki enerji hatları herhangi bir direnç göstermemesi gerekiyor. Örneğin; bir hastayı ziyaret ettiğinizde elinizi koyup şifa vermek istediğinizde, o cin kolunuz ve elinizde rahat hareket edebilmesi gerek. Size görünmek istiyorsa göz bölgelerinizdeki şakralar gayptan gelen ışınlara direnç göstermemesi gerek. İşitmenizi istiyorsa, kulak bölgesindeki hatlar pasifize edilmesi gerek. Rüyanızda sizinle iletişime geçmek istiyorsa, o zaman beyin bölgesinde direnişle karşılaşmaması gerek vs. O cinlerin bedeniniz üzerinde tüm hakimiyeti elde edebilmesi için bir inzivaya giriyorsunuz, zikir ve hayvansal gıdalardan arınarakta bedeninizi o temasa hazırlıyorsunuz.

Bedenlerini cinlere açmak neden önemli, birincisi onlardan yararlanmak için, diğeri ise onların koruması altına girmek için. Örneğin metafizik alemde kişilerin bedeni saldıraya uğrayabilir, o saldırılara karşıda kendi cinleri onları koruyabilmesi gerek. Bunun içinde kendi cinleri bedenin her yerine sınırsız giriş çıkış yetkisine sahip olması gerekiyor. Özetlersek; bedeninizdeki enerji hatları gayptan gelen akımlara karşı kapalı. Biz bu boyutta yaşıyoruz, boyutlar karışmaması (şizofreni), sağlıklı ve dengeli bir yaşam için bu böyle olması gerek. Bu kalkan sizi hem şeytan ve cin gibi doğal enerjilere karşı koruyor, örneğin gaybı görmeniz ve işitmenizi engelliyor, hem cihaz kaynaklı elektromanyetik saldırılara karşı sizi koruyor. Bu tür inzivalarda bu kalkanı tamamıyla kaldırıyor, gayp alemine kapalı o hatları açıyor. Bunu yapanlar bedenlerinde nelere sebep olduğunu biliyormu? Bilmiyor. İlk defa siz duyuyorsunuz. Kendilerine böyle yap deniliyor, onlarda öyle yapıyor. Yüz yıllardır çok büyük alimler bu tür inzivalar yaptı, onlar bunu bilmiyormuydu? Bilmiyordu. Onların gayp aleminde danıştıkları ilim sahibi cinleri var, onlar ne söylüyorsa onu yaptılar. Bu tür inzivalarla bedenlerinde nelere sebep olduklarını bilmiyorlardı. İnzivada günler ilerledikçe bunların göz ve kulak perdeleri açıldı, bunlarda günahlarından arındıkları ötürü açıldı zannetti, gerçekte neler olduğunu bilmediler. Bu da gayet normal, çünkü herkes herşeyi bilemez. En basiti bazı ilimler günümüzde yeryüzüne indi, onların bu ilimleri bilme şansı yoktu. Yani onları gözlerinizde fazla büyütmeyin, onlar eksik ve kusurları, yanlış ve hatalarıyla birer kuldu sonuçta. Onlardamı cinler alemine açıldı? Evet. Bu tür inzivalar kişiyi cinler alemine açar, rahmani (melekler) boyuta değil.

Akıl var mantık var, en basiti Allahın helal kıldığı birşeyi kendinize haram kılarak hiç Allaha yakınlaşılır, maneviyatta yükselinirmi? Yükselinmez. "Gerçek şu ki, sağmal hayvanlarda da sizin için büyük bir ibret bulunmaktadır. Nitekim, onların karınlarında fışkı ile kan arasından çıkardığımız, içenlerin boğazından kolayca geçen, lekelerden arınmış temiz bir sütle sizi besliyoruz" (Nahl Süresi; 66). "O, hayvanları da yaratmıştır. Onlarda sizi sıcak tutacak ve daha birçok faydalı şeyler vardır. Onlardan kimini de yersiniz" (Nahl Süresi; 5). Allah bizlere hayvanları helal kılmış, bunlarsa birilerinin rızasını gütme (cinler) niyetine hayvanları kendilerine haram kılıyor. Biz bunu daha önce nerede görmüştük. Peygamberimizde görmüştük. Peygamberimizde buna benzer birşey yapmış, sonrada yapma bunu diye uyarılmıştı. "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir" (Tahrim Süresi; 1). Sizin bilmeniz gereken, Allahın helal kıldığı birşeyi kendinize haram kılarak Allaha yaklaşılmaz. Allahın helal kıldığı birşeyden uzak durarak eğer manevi perdelerinizin kalktığını görüyorsanız, bilinki cinler alemine açılıyorsunuz. Özetlersek; doğada eti kim yer, yırtıcı hayvanlar yer. Kendinizi etten mahrum bıraktığınız zaman bedende iki şey gerçekleşiyor; birincisi fiziki anlamda uysal bir koyuna dönüşüyorsunuz, savaşma azminizi, zorluklara göğüs germe özelliklerinizi kaybediyorsunuz, ikincisi enerji boyutunda zayıflıyorsunuz
(şakralarınız ve meridyanlarınız). Enerji boyutunda direncinizi kaybediyor, her türlü elektromanyetik saldırıya açık oluyorsunuz. Daha duygusal daha dengesiz oluyorsunuz, en küçük dış uyarı (sinyal) psikolojik boyutunuzda aşırı gel gitmelere sebep olmak için yeterli oluyor. Hani neden etten uzak durmamızı istiyorlar, çünkü et ( kaslar) nasıl bedenimizi ayak tutuyorsa, enerji boyutumuzuda ayakta tutuyor. Et yemezseniz enerji boyutunuz enerji boyutundan gelen saldırılara (şeytanlar, elektromanyetik cihazlar, zihin kontrolü vs) açık olur. Küresel satanistler bunları bildiği içinde et üzerinden bu dolabı çeviriyor.

Hocam ben veganım ve gayet dengeliyim diyorsanız; bizler son yıllarda sürekli sınır ötesi harekatlar yaptık, 15 temmuz darbesini yaşadık, biz bu mücadeleyi verirken siz aktif destek verdinizmi? Büyük ihtimal vermediniz. Büyük ihtimal siz barış çığlıkları atan tiplerdendiniz. Biz savaş değil barış istiyoruz diyen tiplerdensiniz. Bu durumda size günaydın diyelim, sizi zaten çoktan pasifize etmişler. Ne var bunda, barış istemek suçmu diyorsanız; birileri size karşı saldırgan tutum sergilediğinde siz eğer o kişilere karşı sesinizi çıkarıyorsanız, o zaman vakit geldiğinde barış demenizde bir sıkıntı yok. İmamoğlu gibi yaparsanız ama, sanki Türkiyenin hakları gasp edilmiyor sanki sınırlarımızda silah yığına yapılmıyor sanki savaş çığırtkanlığını biz yapıyormuşuz gibi yapar ve ülkemizde barış nutukları atarsanız, o zaman burada büyük bir sorun var. Ne sorunu? Yunanistan, ege akdeniz ve istanbul bizim diyor. Suriye, hatay bizim diyor. PKK, güney doğu anadolu bizim diyor. Ermenistan, ağrı ve doğu anadolu bizim diyor. İsrail tüm anadolu bizim diyor. ABD 'de ülkenizi beş bölgeye bölünmüş haritalar yayınlıyor. Herkes topraklarınıza sahipleniyor, kendi aralarında bölüşüyor, haritalarında topraklarınızı kendi vatanları gibi gösteriyor, bununla kalmıyor, sınırlarınıza yığınak yapıyor. Evinizin dışında herkes size saldırmak için hazırlık yaparken, size ait tapuyu kendi aralarında paylaşırken, siz bunu yok sayar ve her yere çıçek dağıtırsanız, o zaman ya sizin akıl dengenizden şüphelenir, ya da siz içimize yerleştirilmiş bir ajan bir hainsiniz. Düşman sınıra dayanmış, önlem alınması gereken bir yerde siz eğer barış nutukları atıyor, savaş bir hastalıktır diyorsanız, nazikçe savaşmadan kaleyi teslim edin demiş olursunuz. Bu durumda da siz ya bu topraklara ait değilsiniz, bir yerlerden göç ettiniz ve bir türlü bu topraklara yönelik bir aidat duygusu geliştiremediniz, ya ülkemizde beşinci kol faaliyeti yürüten bir hainsiniz, ya da sizi çoktan pasifize etmişler, haberiniz yok. Her halükarda geçmiş olsun size ve bizimle birlikte yaşadığınız içinde bize.

"Onlar eğer savaşa çıkmak isteselerdi, elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların harekete geçmelerini istemedi de onları geri bıraktı ve onlara, "Oturun, oturan acizlerle beraber" denildi". Şayet onlar sizinle beraber savaşa çıkmış olsalardı, bozgunculuktan başka bir şey yapmazlardı; sizi fitneye düşürmek için koşuştururlardı. İçinizde, onlara kulak verecekler de olurdu. Kuşkusuz Allah, zalimleri en iyi bilendir" (Tevbe Süresi; 46-47). Birileri biz savaş değil barış istiyoruz diyor ya, işte bu Ayet onları anlatıyor. Onlardan bir halt olmaz, üstüne birlik ve beraberliğinizi, savaşma iradenizi kırarlar diyor. Ben hem veganım hem vatanımı savununlardanım diyorsanız, o zaman siz bir istisnasınız diyelim. İstisnalarda kaideleri bozmaz. Hocam, uzak doğuda hintliler vegan, ama aynı zamanda da devletlerini korumasını biliyor diyorsanız; yanılıyorsunuz, vegan yaşam biçimi insanları nasıl uysal bir koyuna dönüştürüyor, hindistan bunun en güzel örneklerinden. Örneğin; yüz milyonlarca insanı bir kast sisteminin içine sokmuşlar ve o insanlar uysal koyun gibi bu haksızlığa boyun eğiyor. Hindistan, vegan yaşam tarzının insanları nasıl pasifize ettiği nasıl uysal bir koyuna çevirdiğinin en güzel örneği. Örneğin; o uysallığın silahlı kuvvetlere yansımaması içinde sunni tehditler oluşturuyorlar, pakistan ve müslümanlar gibi. İlkel korku dürtülerini harekete geçirerek uysallığın önüne geçmeye çalışıyorlar. Kısacası karşınızda ingilizlerin sömürdüğü bir devlet var, ingilizlere efendi diyen bir millet. Veganlardan da bundan ötesi, birilerinin kulu ve kölesi olmak dışında birşey beklemeyin. Günümüzün veganları günümüz düzenine boyun eğen birer köledir. Bunuda küreselci satanistler bildiği için vegana oynuyorlar.

Bakınız; hayvanlar alemi deyip geçmeyiniz, hayvanlar alemi üzerinden bize çok mesaj veriliyor.
Örneğin; hayvanlar aleminde besin zincirin tepesinde kim var, kim o alemi kontrol ediyor? Yırtıcı, et yiyen hayvanlar. Buradan kendi aleminiz içinde ders çıkarmanız gerekiyor. Et yerseniz baskın olan olursunuz, yemezseniz baskıya maruz kalan olursunuz. Et deyip geçmeyiniz, et bir canlıdır, bir canlının etini yediğinizde de enerji boyutunda size çok ama çok şeyler aktarılıyor. Örneğin vahşilik örneğin yırtıcılık örneğin egemen duruş örneğin baskın olmak vs. Bu vasıflarda aşırıya gitmemek, vahşi bir hayvana dönüşmemek içinde ne yapıyoruz; ibadetlerle nefsimizi terbiye ediyoruz, her hayvanın ve Allah dışında başkası adına kesilen hayvanın etini yemiyoruz. Neden; çünkü yediğimiz şeyin enerjisi bize siniyor. Örneğin et yiyen hayvanları yemiyoruz, çünkü yersek onlar gibi vahşi ve acıma duygusundan yoksun oluruz. Biz otçul hayvanları yiyoruz, bu şekilde et yiyerek elde ettiğimiz vahşiliği, uysal bir hayvanı yiyerek, o uysal hayvanın uysallığını alıyor ve bi' nevi et yemenin getirdiği vahşilik vasıflarını azaltıyoruz. Örneğin; çok et yiyen insanlarda acıma duygusu az olduğu ve dominant karakterli olduğunu görürsünüz. Örneğin; Türkler. Tarih boyunca Türklerden korkulması ve Türklerin savaşcı bir millet olmasının bir nedenide bu,
tarih boyunca ana besin kaynağımızın hayvansal gıda olmuş olması. Biz tarih boyunca ovalarda hayvan gütmüş, hep göçebe hayatı sürdürmüşüz. Ziraatla fazla ilgilenmemişiz. Anlayacağınız, et deyip geçmeyiniz, et yerseniz besin zincirin üstünde oluyorsunuz, olay bu kadar net. Hayvanlar alemi bizim gibi bir topluluk, orada ne geçerliyse bizim alem içinde aynısı geçerli. Örneğin; demiyormuyuz rızık aslanın ağzında olduğunu, yeryzünde rızkınızı elde etmek için savaşmak zorunda olduğunuzu; diyoruz. Örneğin; vegan hayvanlar rızkı için çabalıyormu? Hayır. Burunları yerde sürtünüyor, Allahu Tealanın önlerine koyduğu otlardan çaba göstermeden otlanıyorlar. Doğanın bu kuralı insan alemi içinde geçerli. Et yerseniz savaşmayı öğrenirsiniz, yemezseniz uysal koyuna dönüşür, birilerin sizi beslemesini beklersiniz.

Hayvanlar alemi ile bizim alem arasında fark var ama, hayvanlar aleminde hayvanların kendi konumlarıyla ilgili bir seçme hakkı yok, bizde ise var. Yediğimiz besinler üzerinden bize bir tercih hakkı verilmiş. Yırtıcı bir hayvanmı olmak istiyoruz, otlanan bir hayvanmı, bunun seçimini Allah bize bırakmış. Et yerseniz ilahi düzende yırtıcı canlı konumuna koyuluyor ve o yönde başarılı olmanız için size vasıflar bahşediliyor. Yırtıcı olmak, baskın olmak, acımasız olmak gibi yırtıcı hayvanın vasıfları size bahşediliyor. Ot yerseniz, doğa sizi otlanan hayvanlar sınıfına sokuyor ve o yönde vasıflar size bahşediliyor. Uysal olmak, boynu eğik olmak, burnu yerde sürtünmek vs. O yüzden küresel satanistler eti hedef almış durumda, o yüzden et deyip geçmeyiniz, etin altında ciltleri dolduracak hikmetler var. Et yerseniz Allah sizi farklı bir sınıfa koyuyor, yemezseniz ayrı. Değerli dostlar; yeryüzünde ya avcısınız ya da avlanılan. Ortada üçüncü bir seçenek yok.
Eğer hayvansal gıda ürünleri tüketmezseniz, avcı değil, burnu yerde sürtünen başkaları tarafından beslenilmeye muhtaç koyun olursunuz. Küresel satanistlerin amaçladığıda bu, hayvansal gıdalardan sizi uzak tutup sizleri uysal koyunlara çevirmek.





kelimelerden türemiş hurafeler