his yüklemesi adı altında insanlara kurulan tuzak
Haftanın Konusu: His yüklemesi. Bilinçaltı terapisi adı altında bir bataklık var ülkemizde ve bunlar hergün yeni bir yöntemle karşımıza çıkıyor ve milletimizi dahada çok o bataklığın içine çekiyor. Milletimizde olayı bir türlü çakmıyor, ben bunların söylediği şunu şunu şunu şunu şunu şunu şunu şunu denedim, bana çözüm sunmadı, tam aksi bana yeni sorunlar açtı, ben neden halen bunların peşinde koşturuyorum ben neden halen bunları adam yerine koyuyorum demiyor. Kişinin basireti kapalı olduğu zaman anlamıyor işte. Basiretlerde nasıl açılıyor; kefaretle. Bu insanlar bir bataklıktan diğerine sürükleniyor ve maalesef tuzağı, üzerine daha çok yükü nasıl yüklendiğini bir türlü göremiyor. Örneğin; birisi güven yüklemesi istermisiniz, istiyorsanız mesajın altına evet yazın diyor, yüzlerce binlerce kişide hiç düşünmeden evet yazıyor. Bazıları meraktan yazıyor, bakalım ne olacak gibisine, bazıları buna gerçekten inanıyor, bazılarıda kendi evimin güvenli alanındayım, uzmanı görmüyorum, bana zarar verme şansı yok, bir mesajdanda zarar gelecek değil herhalde, sonuçta iyi birşeye evet diyorum diyor ve o mesajın altına evet yazıyor.
Bu zamana kadar sizlere anlattıklarımızdan siz o mesajın altına evet yazarmıydınız? Yazmazdınız. Neden yazmazdınız; çünkü sözlü veya yazılı farketmez, iyi veya kötü olması farketmez, her bir kelime her bir niyet her bir tabi oluş evrende, yani gayp aleminde birşeyleri harekete geçiriyor, sizde perde arkasında nelerin tetikleneceğini bilmediğiniz şeylere girmezdiniz. Size bu zamana kadar aktardığımız bilgilerden yola çıkarak siz böyle bir mesajın altına evet yazarmıydınız? Yazmazdınız. Neden yazmadınız; çünkü olayda bir tuhaflık var, hisler duygulara, duygularda göz ve kulağa bağlı, dolayısıyla hisler insanda doğabilmesi için göz ve kulak birşeyi yaşaması gerek, ortada yaşanmış hadiseler ve hayat tecrübeleri olması gerek ve eğer kişinin duyu organları, göz ve kulak bilhassa, birşeyi yaşamadan kişiye bir his veya duygu yükleniyorsa bu doğal olamaz bu fizik kurallarına aykırı, burada bir tuhaflık var der ve o işe girmezdiniz. Yazılarımı yıllardır takip eden siz değerli okurlarım siz böylesine bir mesajın altına evet yazarmıydınız? Yazmazdınız. Neden yazmazdınız; çünkü hisler ve duygular hak edişle ilgili, bilhassa güzel duygu ve hisler yılların çabası, sabrı ve emeği ile elde edilen birşey. Ortada güzel amel, emek, çaba ve sabır olmadanda birisi ben tüm güzel hisleri size yüklerim dediği an, aklınıza anında telefon veya mail adresinize hediye kazandınız, şuraya tıklarsanız hediyeniz size gönderilecek tuzağı gelir, bedeninize öylesine bir virüs bulaştırmamak içinde o tuzaktan uzak dururdunuz.
Yıllarca bizden aldığınız eğitim sonucu böyle bir mesajın altına siz evet yazarmıydınız? Yazmazdınız. Neden yazmadınız; çünkü bugünki amellerinizin karşılığını kader bugün değil, yılın sonunda Muharrem ayında yıllık karne olarak size indiriyor. Doğada bugün ektiğini nasıl bugün almıyorsan, kaderde bugün ektiğini sana bugün vermiyor. Nice yazılarımızda size verdiğimiz bu bilgilerdende siz tuzağı hemen farkederdiniz, bugün yaptığını bugün elde edeceksin diyorsa birisi, burada bir sahtekarlık olduğunu, vaat edilen şeyin kaderin işleyişine aykırı olduğunu hemen anlar, bu işte mutlaka sihir, büyü ve şeytanlar olması gerek der ve anlık değişim vaat edenlere kanmazdınız. Nasıl oluyorda o zaman bu insanlar her yeri buram buram tuzak kokan bu tür işlerin içine sorgusuz sualsiz atlayabiliyor? Onların hak edişi bu arkadaşlar, kader onların aklını kalbini perdeliyor ve o tuzağın içine itiyor. Kocaman profesörlerin telefon dolandırıcıların tuzağın düşmesi gibi veya büyük kazanç elde etme adına insanların çiftlik bank gibi tuzaklara düşmesi gibi, tuzak olduğu apaçık belli olmasına rağmen kader o kişileri perdeliyor ve o tuzağı görmelerine engel oluyor. Olay çok basit; bedeniniz lanetliyse nerede lanetli şey varsa kader sizi oraya sürükler. Kazancınız lanetliyse nerede bir para tuzağı varsa kader sizi oraya sürükler. Örneğin; bu tür tuzaklar sizinde karşınıza sürekli çıkıyor ve ilginize çekiyorsa o zaman o lanet ve beddualar sizde de var. O tuzaklar sizde aktif hale gelmemesi içinde acilen kefaret yapın inşallah.
Herşey hak edişle ilgili, neyi hak ediyorsanız kader sizi oraya sürükler. Bu ilahi düzende de kimseye zerre haksızlık edilmez. O yüzden sizlere sürekli kaderin işleyişinden bahsediyoruz, çünkü kaderi anlarsanız tüm tuzakları anlarsınız. Yazılarımızın tüm amacı bu, size balık yedirmek değil, balığı nasıl tutmayı öğretmek. Sizi o kıvama getirmek içinde farklı konuları birer vakaa çalışmasına dönüştürüyor, farklı örnekler üzerinden ilahi düzeni, avlamayı size öğretiyoruz. Önemli olan düzenin nasıl çalıştığını anlamanız. Anlarsanız av olmaz, tüm sorunlarınızı kendiniz çözer kimsenin tuzağına düşmezsiniz. Umarız bu yazı dizilerimizle hayatı sizin için biraz daha anlaşılır kılıyoruzdur, umarız sizi av olmaktan çıkıyoruzdur, umarız bu yazı dizilerimizden arzu ettiğiniz ilhamı alıyorsunuzdur. Sizlere hayrlı ve aydınlatıcı okuma dileriz. Yazımıza belirli kavramların açıklaması ile başlayalım inşallah;
His ile duygu arasındaki fark ne? Duyu organlarınızla algıladığınız olaylara duygu denilir, bunların iç dünyanıza yansımasınada his. Ayna gibi düşüneceksiniz, duyu organlarınızla yaşadığınız her olayın iç dünyanıza bir yansıma olur, o yansımayada his deriz. Duygular dış dünyanızın etkisi sonucu ortaya çıkar, hisleri ise iç dünyanız ortaya çıkarır. Birisi duyu organlarınıza bağlı, diğeri ise nefise/şeytanlara. Buradanda neyi çıkaracağız; birisi his yüklemesinden bahsediyorsa bir virüs yüklemesinden, sistemi içten manipüle edecek bir şeytandan bahsediyor.
Bir mesajın altına "evet" yazarak o şeytan bize nasıl bulaşıyor? Siz o işe onay veriyorsunuz, bende bu işte varım diyorsunuz ya, siz o kişinin yaptığı işe onay verdiğiniz an, bende bu işte varım dediğiniz an hem kendiniz ile o kişi arasında bir bağ kuruyorsunuz hem yapılan işle, o bağlar üzerindende şeytanlar size bulaşıyor. Değerli dostlar; kendinizi bir modem gibi varsayın, evrende manen veya madde boyutunda kimi düşünüyorsanız kime dokunuyorsanız, kiminle iletişime geçiyorsanız, kimin eylemlerine yaşantısına onay veriyorsanız o kişi ve o işle kendi aranızda bir wlan bağlantısı kuruyorsunuz. Bedeniniz bir modem ve o modem şifreli, enerji boyutunda da kimse o şifreyi kırıp bedeninizle iletişime geçemez. Siz ancak o şifreyi kişilere veya eylemlere açabilirsiniz. Çevremizle girdiğimiz her temasta neden böylesine bağlantılar var ediliyor? Kurduğumuz temas hayrlıysa o hayrdan doğan sevapların, güzel enerjilerin bize akması, eğer şerse o şerden doğan şeytan ve günahların bize akması için. Örneğin; kalbine, aklına, duygularına dokunduğunuz her insanla bir wlan bağı kuruyorsunuz. O bağ ne zamana kadar ayakta kalıyor; dokunuşunuzun kişideki etkisi sönünceye kadar.
O bağ bizi ne kadar etkiliyor; eğer biat ettiğiniz bir kişiyse o zaman ona biatınız kadar etkileniyorsunuz, eğer onay verdiğiniz veya parçası olduğunuz bir işse, o işten doğan hasar veya kazanç kadar etkileniyorsunuz. Örneğin fetö veya farklı tarikat ve cemaatlerin parçasıysanız zaten hapı yutuyorsunuz. Herkesin işlediği amelden sizde sorumlu tutuluyorsunuz. O yüzden şeytanlar mahşeri sorguda birey olarak hesaba çekilmeyecek, çünkü her birinin üzerinde aynı günah yükü var ve her bir günahtan ötürü her birini sorguya çekmeninde anlamı yok, dolayısıyla hepsi sorgusuz cehenneme. O yüzden sizlere kimseye biat etmeyin diyoruz, çünkü biat ettiğiniz kişinin hayatına ortak oluyoruz. Bedeninizin aurasını bir modem gibi düşünün, ne kadar çok birisine güveniyorsanız o kadar auranızı o kişiye açıyor ve onun amellerine ortak oluyorsunuz. Kişi iyi birisiyse örneğin peygamberimiz sav, o zaman biat ederek, kişiye inanarak tabiiki kazançlı çıkıyorsunuz, onun tüm hayrlı amelleri sizede akıyor ve inanılmaz bir manevi enerji akıma maruz kalıyorsunuz. Eğer kötüyse, ki günümüzde herkesin kötü olduğu varsayımıyla hareket edeceksiniz, çünkü ahir zamandayız, o zaman bedeninizi çok kötü enerjilere açıyorsunuz.
His yüklemesi olayında mesela, siz o şahsın eylemini onayladığınız an o kişi sizin modeminize bağlanıyor. Bedeninizin hangi noktasıyla bağlantı kuruyor? İslam dini kıssas kuralına göre hareket eder, kişinin hangi eylemini onayladıysanız o nokta üzerinden sizinle bağlantı kurar, bu durumda hisleriniz. Sonrası ne olur; o kişinin his dünyasında ne kadar şeytan varsa, bunlar sizin his dünyanızada girip çıkma izni alır. Sadece bu kadarmı? Değil. O mesajın altına sadece siz değil, sizin gibi başkalarıda evet yazdığı için veya o kişiden birebir seans aldığı veya seminerlerine katıldığı için, sizin gibi daha onbinlerde o kişiyle bir wlan bağlantısı içinde. O kişi neye dönüşmüş oluyor bu durumda; kendisine biat eden, takip eden, derslerini alan, tavsiyelerini uygulayanlara has bir internet ağına dönüşmüş oluyor. Ya sonrası; işte ürkütücü nokta burası, o ağın parçası olan herkes, diğerinin bedeninede erişim hakkı elde ediyor. Ya sonrası; siz evde oturuyor, kimsenin aşına kaşına karışmazken, birşeyin altına evet yazarak bir anda kocaman bir ağın parçası oluyor ve bir anda his dünyanızı onbinlere açıyorsunuz. Ya sonrası; takip ettiğiniz, biat ettiğiniz, parçası olduğunuz veya onay verdiğiniz o ağa ne kadar kişi bağlandıysa, onların arasında ne kadar piskopat veya ruh sağlığı dengesiz tip varsa, onların şeytanları sizede bulaşıyor. Ne yapmış oldunuz şimdi; herkese açık bir ağa bağlanarak bedeninize virüsler bulaştırmış oldunuz.
Size günlük hayattan bir örnek verelim; geçen aylarda alman üst düzey askeri yetkililerin rus istihbaratı tarafından dinlendiği ortaya çıktı, konuşmalar medyaya sızdırıldı. Bunun üzerine alman istihbaratı bu dinlemenin nasıl gerçekleştiğini araştırıyor ve toplantıya katılanlardan birisinin topluma açık bir internet ağı üzerinden video konferansa katıldığı, dinlemeninde o kişinin bilgisayarı üzerinden gerçekleştiği anlaşılıyor. Buradanda ne dersi çıkarmalıyız; topluma açık bir internet ağına girerseniz, bilgisayarınızı virüslere ve diğer parasitlere açık hale getirirsiniz. Hayatımızla ilgili ne dersi çıkarmalıyız; teknolojiyi icat eden Rabbimiz teknolojiyi insan yaratılışına paralel var etmiş, birisinde düzen nasıl işliyorsa diğerinde de düzenin öyle olduğunu çıkarmalısınız. Yani; ortak işlere girişirseniz ortak ağlara bağlandığınızı, bedeninizi o ortak ağa bağlanan herkese açtığınızı biliniz. Bedeninizin giriş şifrelerini onlara açıyorsunuz, oradanda onayladığınız iş kadar, parçası olduğunuz gurup kadar şeytanlar o açık hatlardan size bulaşıyor. Kişi ve yapılan iş hayrlıysa, örneğin cemaatle namaz kılmak, o zaman sıkıntı yok, ne kadar o kişiye biat ederseniz ne kadar çok kişi o işi yapıyorsa o kadar o amele ortak olursunuz. Yanlış kişilerin peşinde koşarsanız ama, o zaman o kişi ne kadar yanlış içindeyse ne kadar kişi o yanlışı yapıyorsa o kadar şeytan size bulaşıyor. Oturduğunuz yerden belaya bulaşmakta buna denir herhalde ve tarih boyuncada belaya bulaşmak günümüz çağı kadar kolay olmadı. Günümüzde bir twit atmanız, evinizin dört duvarı içinde birşeyin altına bir yorum yazmanız mana aleminde o işe ortak olmanız için yetiyor. O yüzden diyoruz herkesin peşinde koşturmayın, örneğin o his yüklemesi yaparım diyen kişi kim, tanıyormusunuz, hayatını yaşantısını kalbindeki sırları biliyormusunuz, ona tabi olan kişilerin hayatlarını biliyormusunuz, eğer tüm bunları bilmiyorsanız herşeyi onaylamayın, aksi takdirde oturduğunuz yerde kendinize şeytanları bulaştırmış olursunuz.
Bizce konuyla ilgili bu kadar bilgi yeter, çünkü konu konuları açıyor, açtığı zamanda daha derin bilgilere girmek zorunda kalıyoruz, o yüzden bazen konuyu tam kıvamında bırakmakta yarar var. Bir vakaa üzerinden sizlere kaderin işleyişiyle ilgili olayların perde arkasını anlatmaya çalıştık, umarız arzu ettiğiniz bilgileri almışsınızıdr. Kendinize, ailenize, sevdiklerinize, sizi sevenlere, milletimize, devletimize, ümmete, dinimize iyi bakınız ve lütfen her yere atlamayın, kimi takip ediyorsunuz kime inanıyorsunuz buna lütfen çok dikkat ediniz. Güzel insanları takip ediyorsanız ne mutlu size, o kişinin güzel amellerine ortak oluyorsunuz, yaramaz insanları takip ediyorsanız ama, o zaman bilinki hayatınız dahada karmaşık hale gelecek. Takip ettiğimiz kişilerin veya parçası olduğumuz bir gurubun iyi olup olmadığını nasıl anlarız diye soruyorsanız; takip ettiğiniz kişi veya parçası olduğunuz bir gurup hayatınızı kolaylaştırıyormu, kalbinizde bedeninizde bir rahatlık ve huzura vesile olabiliyormu buna bakınız. Oluyorsa doğru yoldasınız. Olmuyorsa, tam aksi hayatınızı daha karmaşık hale getiriyorsa bilinki yanlış kişileri takip ediyorsunuz yanlış ortamların içinde bulunuyorsunuz. Biz inşallah hayatınızda hayrlara güzel şeylere vesile oluyoruzdur. Olabilmek içinde inanın niyetlerimize özel hayatımıza çok dikkat ediyoruz. Allaha emanetsiniz. -21.03.2024