• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     

 

Bilgi Notu: istanbul depremiyle ilgili, papa'nın ölümüyle ilgili vs yorumlarımızı merak ediyorsunuz; eski okurlarımız bilir, biz her konuya yorum getirmiyoruz,
çünkü websitemizin amacı size günlük haber sunmak değil, amacımız hayatı ve Allahı size daha anlaşılır kılmak. Günümüz çağında insanlar bir sorundan diğerine sürükleniyor ve yaşadıklarını neden yaşadıklarını anlamlandıramıyor, anlamlandıramayınca çözüm bulamıyor, çözüm bulamayıncada bir baatıl uygulamadan diğerine sürükleniyor ve sonunda Allaha isyan ediyor. Biz sizleri o bataklıklardan korumak, hayatınızı anlamlandırmak istiyoruz. Yaşadıklarınızı neden yaşadığınızı bilirseniz çözümü bulur, hurafe inançlara kaymaz ve o sıkıntılı sürecinizi Allaha isyanla değil, şükür secdesiyle kapatırsınız.

Yazılarımızın merkezi sizi eğitmek olduğu içinde, bir konuyu ele alabilmemiz için sizi, devletimizi ve milletimizi ilgilendiren acil bir durum olması gerekiyor. D
evletimizi ve milletimizi ilgilendiren bir konu varsa, örneğin aşılar, o zaman yorumumuzu yapıyoruz, diğer araştırmacı yazarlar gibi ama, onbinlerce takipçiyi hergün tatmin etme baskısını kendimize yaşatmıyoruz, öylesine boş işlere kendimizi sürüklemiyoruzda. Örneğin; dün yaşanan deprem devletimizi etkilemedi, dolayısıyla konuyu anmamıza bile gerek yok. Evet, dıştan tetiklendi, ama o tetikleme büyük depreme sebep olmaktan ziyade, daha çok hatların üzerindeki stresi boşalttı, yani lehimize gelişti. O yüzden hep ne diyoruz; onların bir tuzağı varsa, Allahında var. Allah kişinin bir eylemine müsaade ettiğinde, o eylemin sonucunu kendi tasarrufunda bırakır. O yüzden sefer bizden zafer Allahtan deriz.

Değerli dostlar; b
iz sizlere düşmanlarımızın durmayacağını ve bir çok tuzağı harekete geçireceğini, bunlardan da sadece birinde muvaffak olacağını anlattık. Çok şey deneyecekler ve muvaffak olamayacaklar, bir yerden ama saldırıya giriştiklerinde muvaffak olacaklar. Neden Allah o birine müsaade edecek; çünkü hz Mehdi çıkabilmesi için var olan sistem çökmesi gerekiyor. İktidar, muhalefet bunların hepsi çöp hepsi bozuldu, yeni düzenin açığa çıkabilmeside içinde gitmeleri gerekiyor, dolayısıyla o tuzaklardan birisine Rabbimiz izin verecek. Bizde sizlere muvaffak olacakları şeyleri anlatıyoruz, günlük boş şeylerle beyinlerinizi şişirmemeye çalışıyoruz, neden; çünkü her ıvır zıvırı size aktarırsak, esas önemli olan konular size sıradan gelmeye başlar, esas önemli olan konular o boş konuların arasında kaybolur gider.

Rabbimiz düşmanlarımızın bir çok tuzağına müsaade edecek, ama sadece birisi onlar adına başarıyla sonuçlanacak. O yıkımda bizim için aslında yeni bir dirilişe sebep olacak inşallah. Bu ne zaman olacak? Belki yarın belki yarından da yakın, çok az zaman kaldığını bilmeniz yeterli. O zamana kadar kendinize, ailenize, sevdiklerinize, sizi sevenlere, milletimize, devletimize, ümmete ve İslama çok iyi bakınız. Allaha emanetsiniz. - 24.04.2025




peygamberimiz sav zahmetli bir ölüm yaşadımı? peygamberimiz sav'ın ölümü hakkında bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler


Haftanın Konusu: peygamberimiz sav'ın ölümü zormu geçti, hani iyiler bir önceki hayatta ölümü tadacak, bu hayatta tatmayacaktı? Değerli bir okurumuz bu soruyu bize iletti, doğum haritalarıyla ilgili yazımıza gelmeden öncesi bu konuyada kısa bir açıklama yapalım, çünkü konu peygamberimiz sav, peygamberimizide negatif bir hadise (zorlu bir ölüm) ile fazla gündemde tutmamak, hemen cevaplamak gerekiyor. Umarız yazımızdan arzu ettiğiniz ilhamları alırsınız.

Peygamberimiz sav ölümle neden canlı canlı yüzleşti? Ölüm meleği kişinin elinden bir bedeni alabilmesi için o beden üzerinde bir günah olması gerek, örneğin kalbin iflas edebilmesi için kalpte bir günah yükü olması gerekiyor. Ölümün size ulaşabilmesi için bir yerde bir günah kapınız olması gerekiyor. O açık kapı üzerinden de ölüm insanları gafil yakalıyor. Peygamberimiz sav ise günahsızdı, dolayısıyla ölüm meleğin o kutsal bedene sinsice yaklaşıp canını alma şansı yoktu. O kutsal bedendeki tüm kapılar kapalıydı. Sizin anlayacağınız aurasında hiçbir açık yoktu. O yüzden de ölüm meleği kapıyı çalarak ve izin alarak ancak içeriye girebildi. Peygamberimiz sav başını ayşe anamızın kucağına koymuş şekilde uzanırken, ölüm meleği herkesin duyacağı şekilde kapıyı çalıyor, ev ahalide müsait değiliz diyor. Ölüm meleği kapıyı tekrar çalıyor, ev ahali yine müsait değiliz diyor. Üçüncü defa kapı çalındığında ise herkeste bir ürperti ve korku doğuyor, peygamberimiz sav'da o Azrail, içeri girmek için izin istiyor diyor. Azrail as ancak izinle peygamberimiz sav huzuruna çıkıp canını alabildi ve eğer peygamberimiz sav izin vermeseydi kıyamete kadar yaşayacaktı. Neden; çünkü günahsız.

Bizler ölürken bir günahtan ötürümü ölüyoruz? Aynen. Ölüm gerçekleşebilmesi için birşeyler vesile olması gerekiyor, o birşeylerde bizim günahımız. Ölüm gerçekleşebilmesi için kalbiniz veya bir organınız iflas etmesi gerekiyor, birşeyin iflas edebilmesi içinde o organda bir günah yükü olması gerekiyor.

Sonsuz yaşamın sırrı bu o zaman, tertemiz olmak? Aynen. Hayatında olduğu gibi ölümünde de peygamberimiz sav biz canlılara nice mesajlar veriyor, o da günahsız olduğunuzda, o ilk yaratılış temizliğine eriştiğinizde ölüm size dokunamıyor, sonsuz yaşama kavuşmuş oluyorsunuz. Örneğin İsa as'ın tertemiz bir birey olarak canlı canlı göğe çekilmesi.

Uykuda da olamazmıydı bu ölümü, hiçbir sıkıntı yaşamadan da ölemezmiydi? Uykuda olamazdı, çünkü ölüm meleğinde peygamberimiz sav'ın canını alma hakkı yoktu, izin alarak ancak canını alabilirdi, o izinde ancak şuur ve bilinç varsa verilebilir, yani peygamberimiz sav uyanık olması gerekiyordu. İkincisi, bedendeki arınmışlıkla sonsuz yaşam arasındaki bağın, yani günahsız bir canlıya ölümün dokunamadığı görülmesi için o olay herkesin önünde vukuu bulması gerekiyordu. Üçüncüsü, peygamberimiz sav uykuda bir ölümle yüzleşseydi, ümmetine bu kadar düşkün bir peygamberin ölümü ümmetinden gizli kalmış olacaktı, bu da peygambere haksızlık olurdu, çünkü peygamberimiz ümmetini düşünmediği bir saniye geçmedi. Ümmetine bu kadar düşkün birisinin ölümüde bir saniye bile ümmetinden gizli kalmaması gerekiyordu. O ölüm neden ailesi ve sevdikllerinin önünde gerçekleşmesi gerekiyordu, bunun nedenleri çok, biz size sadece bir kaçını sıraladık.

Peygamberimiz sav canını zormu verdi? Hayır. Biraz zorlandı, çünkü sonuçta can çıkıyor, ama acı veya sıkıntı içeren bir duygu kendisine yaşatılmadı. Neden yaşatılmadı; çünkü acı ve sıkıntılar günah yükü varsa yaşarsınız, yoksa değil. O canı verme sürecide belki 10-15 dakika sürdü, o kadar.

Hadislerde zorlandı, terledi diye yazılmış? Hadislerle ilgili size ne demiştik; bir hadisin doğruluğunu tespit etmek istiyorsanız, o hadisin ilk önce Ayetlerle, sonrası peygamberimiz sav ahlakıyla
uyuşup uyuşmadığına bakın, uyuşmadığını görüyorsanız o zaman o hadisi çöpe atın demiştik. O hadisler ünlü İslam alimlerin kitaplarında yer alıyor olmasıda birşeyi değiştirmez, çünkü günümüz ilmi onlara bin basar demiştik. Bize kıyasla onlar çok cahildi, dolayısıyla onların bilgilerini mutlaka çekuptan geçimeniz gerekir demiştik. Örneğin; burnu yerde sürünsünle ilgili güya hadis. Peygamberimiz sav herhangi birisine böylesine bir laneti hiç okurmuydu? Okumazdı. Rabbim merhamet et, Rabbim islah eyle gibi pozitif anlam içeren kavramlar kullanır, negatif birşey kullanmazdı. O zaman burnu yerde sürütmeyle ilgili hadisi ne yapıyoruz; peygamberin ahlakıyla örtüşmediği için çöpe atıyoruz. Bu hadiste de birileri keza peygamberimiz sav'ı negatif bir durumla özleştirmeye çalışıyor, zorlu bir ölüm, bizde bunu, hadisin kaynağına bakmaksızın reddediyoruz. Peygamberimiz sav ancak pozitif bir söz veya bir eylemle özleşebilir, negatif birşeyle değil.

Terleme gibi sıkıntılar neden kaynaklandı? Hayber fetihi sonrası yahudi bir kadın peygamberimiz sav'ın yemeğini zehirliyor, yemeği dudağına getirirkende gayptan uyarı geliyor. O zehirle azıcık temas ama, yinede yıllar sonrası ölümüne vesile olabilecek bir unsur olarak karşısına çıkıyor. O terlemede işte o zehrin etkisi.

Allahu Teala neden o kutsal bedenin zehirlenmesine müsaade etti? Bununda farklı nedenler var; birincisi, Allahu Teala peygamberimiz sav'a şehitlik rütbesini vermek istemiş, İslam adına cihat edip ölenler makamına erişsin, o yüce şehitlik makamınada sahip olsun istemiş, bunu ama savaş meydanında ani bir ölümle değil, müslümanlar o ölüm anına hazırlansın, ümmeti peygamber sonrasına kendisini hazırlasın, bir geçiş süreci yaşansın istemiş.
Rabbimiz, kendisine ve ümmete bu kadar hizmet eden birisi bu yolda şehit olmayı hak ediyor, ama bu ani olmasın demiş ve artniyetli, onu öldürmek isteyen birisinin bu ameline kısmi izin vermiş. Kısmi çünkü o yahudi kadın zehirlemeyi tam gerçekleştiremiyor, zehirden sadece zerre kadar o bedenle buluşturmayı başarıyor. Örneğin; o zehirlenme vakası sonrası peygamberimiz sav ağzına dönem dönem bir ekşilik gelir, o da bunun sebebi olarak o zehire işaret ederdi. İkincisi, peygamberimiz sav günahsız olduğundan onun ölümü gerçekleşemezdi, ölüm için bir sebep olması gerekiyordu, bu zehirlenmede bir sebep oldu. Üçüncüsü, peygamberimiz sav kıyamet anına kadar ümmetin başında olması takdir edilmişti, bu zehirlenme ama bunun önüne geçti, dolayısıyla ümmetinin başında olamama ve olamamasından ötürü doğan zararlar bir kişiye yüklenilsin istenmiş, o kişide o yahudi kadın. İsa as'ı ihbar edip göğe çekilmesine sebep olan yehudanın yahudi olması gibi, peygamberimiz sav'ın yeryüzünden ayrılmasına sebep olanda bir yahudi çıktı. Buradan da yahudilerin insanlık için ne kadar büyük bir tehdit olduğunu siz çıkarın. Dördüncüsü; zehir dudak ve dile dokunduğu için, o zehir dudak ve dildeki kusurlara kefaret oldu. Örneğin; peygamberimiz sav'ın tebliğde veya konuşmada, iletişimde zerre kusuru olduysa, tüm bu kusurların hesabı o zehiri veren kişinin üzerine yüklenmiş oldu. Gördüğünüz gibi o zehirlenmenin altında bir çok hikmet var.

Hani iyiler ölümü bir defa tadıyor, bu da bir önceki hayattaydı? Aynen. İyiler ölümü sadece bir defa tadacak; "Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Allah, onları cehennem azabından korumuştur" (Duhan Süresi; 44). Fakat bu ölüm bir önceki hayattamı yoksa bu hayattamı, o ölüm nerede tadılacak bunu Rabbimiz belirtmemiş, bunu kendi tercihine bırakmış. Peygamberimiz sav durumunda mesela Rabbimiz o ölümü tatma anını bir önceki hayatta değilde, bu hayatta gerçekleşmesini daha uygun bulmuş. Örneğin; kötüler ölümü iki defa tadacak, hem bir önceki hayatta hem bu hayatta.“Ey rabbimiz!” diyecekler, “Bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Şimdi günahımızı itiraf etmiş bulunuyoruz, bir çıkış yolu yok mu?” (Mü'min Süresi; 11).

Özetlersek: bu yazımızdan alınması gereken bir kaç ders var, bunların başında, peygamberimiz sav'ı negatif bir olayla özleştirilmemesi gerektiği. Bir olay negatifmi değilmi bunu nasıl anlıyoruz, sağında solunda günah içermesinden anlıyoruz. Örneğin; peygamberimiz sav çok zor zamanlar geçirdi, fakat zor ve sıkıntılı süreçler hayr ve bereket, yani sevap doğurduğu için sıkıntılı süreçlere negatif demiyoruz, biz sadece günah içeren ve doğuran eylemlere negatif diyoruz. Kısacası, peygamberimiz sav günahsızdı, dolayısıyla günah içeren, yani negatif bir olayla onu özleştirmiyoruz, özleştiren hadis veya diğer kaynaklarıda çöpe atıyoruz. Bu yazımızdan çıkarılması gereken bir derste, günahlardan arınma ile sonsuz hayat arasındaki bağ. Arınmış insanlara ölüm meleği yaklaşamıyor, eğer temiz bir kul olursanız, bilinki sonsuz yaşamın kapısını açtınız. Değerli dostlar, umarız yazımızdan arzu ettiğiniz bilgi ve ilhamları almışsınızdır. Yazılarımızın tamamlanmasını bir haftaya yayıyoruz, çünkü bir hafta boyunca sizleri o yazıyla haşır neşir etmek istiyoruz. Umarız yazımızı hafta içinde bolca tekrarlamışsınızdır, kendinize, ailenize, sevdiklerinize, sizi sevenlere, devletimize, milletimize, İslam dinine ve Müslümanlara iyi bakınız. Allaha emanetsiniz. -09.04.2025












kelimelerden türemiş hurafeler