• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     

 

Bilgi Notu: istanbul depremiyle ilgili, papa'nın ölümüyle ilgili vs yorumlarımızı merak ediyorsunuz; eski okurlarımız bilir, biz her konuya yorum getirmiyoruz,
çünkü websitemizin amacı size günlük haber sunmak değil, amacımız hayatı ve Allahı size daha anlaşılır kılmak. Günümüz çağında insanlar bir sorundan diğerine sürükleniyor ve yaşadıklarını neden yaşadıklarını anlamlandıramıyor, anlamlandıramayınca çözüm bulamıyor, çözüm bulamayıncada bir baatıl uygulamadan diğerine sürükleniyor ve sonunda Allaha isyan ediyor. Biz sizleri o bataklıklardan korumak, hayatınızı anlamlandırmak istiyoruz. Yaşadıklarınızı neden yaşadığınızı bilirseniz çözümü bulur, hurafe inançlara kaymaz ve o sıkıntılı sürecinizi Allaha isyanla değil, şükür secdesiyle kapatırsınız.

Yazılarımızın merkezi sizi eğitmek olduğu içinde, bir konuyu ele alabilmemiz için sizi, devletimizi ve milletimizi ilgilendiren acil bir durum olması gerekiyor. D
evletimizi ve milletimizi ilgilendiren bir konu varsa, örneğin aşılar, o zaman yorumumuzu yapıyoruz, diğer araştırmacı yazarlar gibi ama, onbinlerce takipçiyi hergün tatmin etme baskısını kendimize yaşatmıyoruz, öylesine boş işlere kendimizi sürüklemiyoruzda. Örneğin; dün yaşanan deprem devletimizi etkilemedi, dolayısıyla konuyu anmamıza bile gerek yok. Evet, dıştan tetiklendi, ama o tetikleme büyük depreme sebep olmaktan ziyade, daha çok hatların üzerindeki stresi boşalttı, yani lehimize gelişti. O yüzden hep ne diyoruz; onların bir tuzağı varsa, Allahında var. Allah kişinin bir eylemine müsaade ettiğinde, o eylemin sonucunu kendi tasarrufunda bırakır. O yüzden sefer bizden zafer Allahtan deriz.

Değerli dostlar; b
iz sizlere düşmanlarımızın durmayacağını ve bir çok tuzağı harekete geçireceğini, bunlardan da sadece birinde muvaffak olacağını anlattık. Çok şey deneyecekler ve muvaffak olamayacaklar, bir yerden ama saldırıya giriştiklerinde muvaffak olacaklar. Neden Allah o birine müsaade edecek; çünkü hz Mehdi çıkabilmesi için var olan sistem çökmesi gerekiyor. İktidar, muhalefet bunların hepsi çöp hepsi bozuldu, yeni düzenin açığa çıkabilmeside içinde gitmeleri gerekiyor, dolayısıyla o tuzaklardan birisine Rabbimiz izin verecek. Bizde sizlere muvaffak olacakları şeyleri anlatıyoruz, günlük boş şeylerle beyinlerinizi şişirmemeye çalışıyoruz, neden; çünkü her ıvır zıvırı size aktarırsak, esas önemli olan konular size sıradan gelmeye başlar, esas önemli olan konular o boş konuların arasında kaybolur gider.

Rabbimiz düşmanlarımızın bir çok tuzağına müsaade edecek, ama sadece birisi onlar adına başarıyla sonuçlanacak. O yıkımda bizim için aslında yeni bir dirilişe sebep olacak inşallah. Bu ne zaman olacak? Belki yarın belki yarından da yakın, çok az zaman kaldığını bilmeniz yeterli. O zamana kadar kendinize, ailenize, sevdiklerinize, sizi sevenlere, milletimize, devletimize, ümmete ve İslama çok iyi bakınız. Allaha emanetsiniz. - 24.04.2025




doğum haritası- bölüm 1: büyü ve zikirler


Haftanın Konusu: doğum haritamız. Değerli bir okurumuz astroloji ile ilgileniyor ve benim doğum haritamı merak etti, bende kendisine güzel bir konuya değindiğini ve bu konu hakkında bir yazı kaleme almamız gerektiğini söyledim. Neden; çünkü arınma içinde olanların doğum haritaları, arındıkları an geçerliliğini kaybeder. Örneğin; bir kaç yıl kefaret oruçları tutan birisinin taşıdığı yük, doğduğu günki yük ile aynı olmaz, çünkü doğduğu günki hak edişiyle, tövbe süreci sonrası hak edişi bir değil. Yani o kişi şuan, doğduğu günki insan değil, o yüzden doğum anındaki haritası ile şuanki haritası bir olmaz. Eğer birisi, birisinin doğum haritasına bakarak yorum yapmak istiyorsa, o kişinin bir ömür, günahıyla sevabıyla değişmediğine emin olmalı, aksi takdirde yanılır. Neden yanılır, doğum haritaları kimler için geçerli, bu konuların bizi ilgilendiren (arınma- kefaret) boyutu olduğu için bu konuyu sizler için aydınlatmaya niyetlendik, umarız sizin için hayrlı ve aydınlatıcı bir yazı olur.

Değerli dostlar; biz sizlere kaderin işleyişini öğretmeye çalışıyoruz, yaşadıklarınızı neden yaşıyorsunuz bunun altındaki hikmeti anlamayı ve okumayı öğretmeye çalışıyoruz, doğum haritalarınında bizi ilgilendiren bir boyutu var, o boyuta da kısaca değinmek istiyoruz. Konuyu olabildiği kadar kısa ve öz tutmaya çalışacağız, astroloji boyutunuda astroloji uzmanlarına bırakacağız. Umarız yazımızdan arzu ettiğiniz ilhamı ve bilgileri alırsınız. Konumuza temel bilgiler ile başlayalım inşallah;

Doğum haritası nedir?
Rabbimiz bizleri yeryüzüne yerleştirmiş, ama kaybolmuşluk ve terkedilmişlik sendromunu yaşamamamız için bizlere kılavuzlar indirmiş. Biz yeryüzüne atılmışız, fakat yeryüzünde bizleri neler beklediği konusunda karanlıkta bırakılmamışız. Bu karanlık dünyada bizleri nelerin beklediği konusunda bizleri bilgilendirecek, uyaracak ve her daim bizimle olacak iki kılavuz bize bahşedilmiş, birisi üzerimizde diğeri ise gökte. Birisi elimizin içindeki çizgiler, diğeri ise gökteki gezegenler. Kısacası, doğduğunuz gün bir kader içeriği ile doğuyorsunuz, o kaderin içeriği ne, işte bunu doğduğunuz günki gezegenlerin dizilişine bakarak öğrenebilirsiniz. Doğum haritası ile kastedilen aslında bir önceki hayattan getirdiğimiz sermaye. Sizler bu hayata sermayesiz başlamıyorsunuz, bir önceki hayattan getirdiğiniz sermaye üzerinden başlıyorsunuz, bir önceki hayatı ama hatırlamadığımız için, o sermaye ne ve ne kadar, bunu doğum haritasına bakarak öğrenebilirsiniz.

O zaman insanın doğum haritası daha çok bir önceki hayatı anlatıyor, bu hayatı değil. Aynen. Eğer birileri 40 yaşlarında ve halen doğduğu haritaya göre hareket ediyorsa, bilinki bu hayatı kaçırdı. Demek bu kişiler bir önceki hayattan getirdikleri yükleri bu hayatta üzerlerinden atmayı başaramadı. Demek bu insanlar can çıkar huy çıkmaz mottosu doğrultusunda bir önceki hayattan getirdiklerini kabullendiler, sahiplendiler, değiştirmek içinde çaba göstermediler veya çok yanlış yollar üzerinden değiştirmeye kalkıştılar ve herşeyi daha kötü hale getirdiler.

Doğum haritası değişebiliyor, o zaman? Tabiiki değişebiliyor, ki değişmesi gerekte zaten, a
ksi takdirde bu büyük bir haksızlık olurdu. Eğer bir önceki hayattan getirdiğimiz kader yazgısını bu hayatta değiştiremiyor olsaydık, o zaman bu hayat bir önceki hayatın cenneti veya cehennemi olur, bir sonraki hayatımızda (mahşeri sorgu) geçerliliğini kaybederdi. Bizler cennet ve cehennemi nasıl tanımlıyoruz; değişimden yoksun mekanlar olarak tanımlıyoruz. Eğer bir önceki hayattan getirdiğimiz kader de değişimden muaf olsaydı, o zaman cennet ve cehennemi bu dünyada yaşamış olurduk, buda bir sonraki hayatı geçersiz kılardı. Böyle birşeyin yaşanmaması için bir önceki hayattan getirdiğimiz yükler değişime açık olması gerekiyor.

Bir önceki hayat, buna atasal yüklerde diyebiliriz bizim doğum haritamızı belirliyor, amel defterlerimiz açılıncada biz onu değiştirme şansınıza sahip oluyoruz, öylemi? Aynen. O yükü değiştirmek için bir ömür zamanınız var. O yükü d
eğiştirdiğiniz kadarda doğum haritanızı değiştiriyorsunuz. Örneğin; siz üzerinizdeki kötü bir huyu terbiye ettiğiniz her defasında, kötü bir vasfınızı fıtratınızdan sildiğiniz her defasında, atasal bir yükü üzerinizden kaldırdığınız her defasında aslında o an yeniden doğuyor, o an doğum haritanızı yeniden yazmış oluyorsunuz.

O yüzdenmi kefaret veya bol tövbe ve arınma içinde olanların doğum haritası insanları yanıltabilir? Aynen. O kişiler belirli konularda arındıkça o konuyla ilgili rızıkları değişiyor, değiştikçede o konuyla ilgili doğum haritalarındaki bilgi geçerliliğini kaybediyor. Örneğin; birisinin kısmeti kapalıdır, fakat bol sadaka veya kefaretlerle bunun önünü açabilir, açtığı anda o konuyla ilgili doğum haritasındaki bilgiler geçerliliğini kaybeder. Unutmayınız, bu hayatın bizlere bahşedilmesinin nedeni bizlere ikinci bir şans vermek için, bir önceki hayattaki yanlışlarımızı düzeltmek için, dolayısıyla bu hayat her türlü değişime açık.

Eğer doğum haritamız geçerliliğini kaybederse, bu hayatta karanlıkta kalmamak için ne yapmalıyız? Bu durumda avuç içindeki çizgileri kendinize rehber kılmanız gerekiyor, çünkü siz kaderinizi değiştirdikçe sizinle birlikte elinizin içindeki çizgilerde değişiyor.

El çizgilerine bakmak haram değilmi? Bu konuyu tekrar özetleyelim, çünkü bu konuda çok soru geliyor; Allahu Teala bir önceki hayattan sizin kaderinizi hesaplıyor ve bunu bir kitaba yazıyor. Bu kitap doğum tarihinizden ölüm anınıza kadar saniye saniye neleri yaşayacağınızı içeriyor. Bu kitabın özetinide bir kaç kelime ile kitabın kapağına yerleştiriyor. Ellerimizin içindeki çizgiler ve doğum haritamızda o kitabımızın kapağını sembolize ediyor. Şimdi, önümüzde gözle görülür bir kapak var, birde gözle görülmeyen içerik, healal ile haram arasındaki o ince çizgiyide bu belirliyor, gözle görülüne bakabilirsiniz, ki zaten bakmanız için gözle görülür kılınmış, gözle görülmeyen içeriğine ise bakamazsınız, ki bakmamanız için zaten görünür kılınmamış. Kapağa bakabilirsiniz, ama içeriğine değil. Allahu Teala levh-i mahfuzda sizinle ilgili bölümü önünüze koymuş, ihtiyaç duyduğunuz bilgileride kapağa yerleştirdim, bunun ötesinede geçemezsiniz demiş. İmtihanda bu, hayatın görünür boyutunda kalmak, görünmeyen boyutunda değil. Örneğin; refleksoloji veya kulak akupunkturu hangi organda bir sıkıntı varsa bu bilgiyi size verebilir, ama o organın hastalığına ne sebep oldu gibisine içerikle ilgili bilgileri size vermez. İçerikle ilgili bilgileri verenlerde kapağı açıp gayp alemine açılan insanlar. Gerek doğum haritamız gerek bedenimizdeki çizgiler, bunlar bir önceki hayattan getirdiğimiz yükün özetini aktarmak için bize bahşedilmiş, günlük veya aylık kaderimizi öğrenmek için değil.

Bakınız, düne kadar ne MR cihazı vardı ne de lüks hastanelerde çekup imkanları, düne kadar insanlık bir yerden bilgilendirilmesi gerekiyordu, bunuda Rabbimiz gök ve bedenimiz üzerindeki işaretler üzerinden yapmaya karar vermiş. Hani Rabbimiz merhametlilerin en merhametlisi diyoruz ya, neden bunu diyoruz, bunun içini doldurmak gerekiyor, işte nedenlerinden birisi bu, Rabbimiz hayatımızı kolaylaştırmak için bizlere küçük ikramlarda bulunmuş. Örneğin doğduğunuz gün kısmetinizin kapalı olduğunu bilirseniz, evlilik çağına gelinceye kadar kefaretlerle o engeli kaldırabilirsiniz. Allahu Teala'nın bize bahşettiği bu küçük ikramlarıda suustimal etmemek gerekiyor.

Sizin bilmeniz gereken, doğum haritaları veya ellerin içindeki çizgiler bunlar bir kitabın kapağı, bir önceki hayattan getirdiğimiz yükün yazılı olduğu kitabın kapağı, bir kitabın kapağıda sadece temel bilgileri aktarır, detay vermez. Siz ama eğer özet bana yeterli değil, ben günlük, aylık kaderimi öğrenmek istiyorum derseniz, yani ben Kitabı açıp bu ay bu yıl nelerle karşılaşacağım, şu kişiyle ilişkim veya şu iş imkanı benim için hayrlı olacakmı, ben geleceğimi bilmek istiyorum der ve Kitabı açarsanız, ki her falcıya her astroloji uzmanına çıktığınızda bunu demiş oluyorsunuz, Rabbimiz açma, açarsan büyük bir günaha girersin, sen günlük geleceğini bilmemen gerek demesine rağmen açarsanız, o zaman sınırı aşanlardan olup fal bakıcı sınıfına giriyorsunuz. Üzülerekte görüyoruzki insanları astrolojiye iten ana neden bu, o haram sınırını aşmak, Kitabı açıp geleceği öğrenme dürtüsü. "Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz" (Maide Süresi; 90). Bu insanlar hem bir yandan geleceği öğrenme dürtüsü ile fal bakma günahını üstleniyor, hem zikirler ile o geleceği değiştirmek için sihir ve büyü boyutuna giriyor. Şeytanların bu insanlara kurduğu tuzağı görüyormusunuz? Günlük sorunlarını şeytan bahane ediyor ve onları astroloji gibi fal bakıcılığa itiyor, gördüklerini ortadan kaldırmak içinde bir sonraki tuzağa çekiyor, sihir ve büyü.


Doğum haritasına göre zikir seansları yapıyorlar, örneğin venüs kişinin haritasında sıkıntılı ise, kişi sevgiyi alıp vermede, bir ilişkide sorunlar yaşıyorsa, o zaman belirli bir esma tavsiye ediliyor, örneğin merkür sıkıntılı ise farklı bir esma, bunlarla rızkımızı etkileyemezmiyiz? Belirli bir derecede etkilersiniz, ama bunu yaptığınız zaman bu sihir ve büyüye girer.
Nedir sihir ve büyü? Madde aleminde karşılığı olmayan rızık demektir. Sihir ve büyüye nasıl kayılıyormuş, o zaman? Bir rızkın madde aleminde inebilmesi için madde aleminde onun önkoşullarını yerine getirmeniz gerekiyor, her nimetin bir açığa çıkma bedeli var, kaderde madde aleminde o bedeli ödemenizi bekliyor, sizde eğer ama o bedeli ödemeden o önkoşulları yerine getirmeden o rızkı zikirle elde etmeye çalışırsanız, o zaman yapay, sanal, madde aleminde karşılığı olmayan bir nimet elde etmiş olursunuz, o nimette ne kalıcı olur ne de o nimetin hayrını görürsünüz, çünkü sihir ve büyü ile elde edilmiş sayılır.

Zikir ile rızkını değiştirmeye çalışanlara şu soruyu sorunuz; siz madde alemindemi yaşıyorsunuz, yoksa enerji alemindemi? Madde aleminde yaşıyoruz derlerse; o zaman niye enerji alemiyle uğraşıyorsunuz diye yanıt verin. Allahın isimleri veya Ayetlerinden şifa veya medet ummamız niye kötü olsun dediklerinde zamanda; siz tarlayı sürmeden ve ekmeden, dua ve zikirle o tarladan nimet beklermisiniz diye sorun. Beklemeyiz derlerse; o zaman siz bu dünyada o nimetlerin gereğini yerine getirmeden zikir ve dua ile Allahu Tealanın o nimetleri size bahşedeceğini nereden çıkarıyorsunuz diye cevap veriniz. Bakın arkadaşlar; zikir ve dualar enerji alemine tohum atar, bu dünyadaki yaşantınızda bu dünyaya tohum atar. Eğer madde aleminde rızık bekliyorsanız, enerji alemine tohum ekmeyin, madde alemine ekin. Madde aleminede nasıl tohum ekinir; yaşantınızla. Hangi rızkı talep ediyorsanız, o yönde çalışarak. Enerji alemine ektiğiniz tohumlarda bilinki o alemde yeşeriyor ve o alemde hiçte hoş olmayan şeylere sebep oluyor.

Kısacası, bizler madde aleminde yaşıyoruz, madde aleminde birşeyleri değiştirmek içinde madde aleminde birşeyleri harekete geçirmemiz gerekiyor. Madde aleminde sıkıntılarınız varsa, madde aleminde bunun çözümünü arayın, enerji aleminde değil. İslam kıssas kuralına göre çalışır. Siz eğer bir nimetten mahrum bırakılıyorsanız, bilinki o nimetle ilgili bir günah yükü var omuzunuzda.
O nimeti elde etmenin tek meşru yoluda o günahın kefaretini ödeyerek o nimetin önünü açmak, bol zikir çekmek değil. Örneğin; kişi sevgi alıp vermede sorun yaşıyorsa, bol sevgi dağıtmalı. Bunuda hiç hoşlanmadığı, nefsine ve kalbine en zor gelen zamanlarda yapmalı. Unutmayınız, şifa size kolay gelende değil size ağır gelen şeylerde yatıyor. Herhalukarda, kader sizi sevgiden mahrum bırakıyorsa, yaşantınızla o sevgiyi hak ettiğinizi göstermelisiniz, zikirlerle değil. Kişi neden bir nimetten yoksun bırakıldığına bakmalı, tedaviyide o yol üzerinde aramalı.

Zikirlerin hiçbir faydası olmazmı? Bu zikir konusunda şunu net anlamalısınız; biz madde aleminde yaşıyoruz, maddenin kurallarına bağlıyız, zikirler ise enerji boyutuna ait, madde alemine değil, dolayısıyla zikirler ile madde alemindeki sıkıntılarınızı çözmeye çalışmayın. Madde alemindeki sıkıntıları siz enerji ile düzeltemezsiniz, madde alemde geçerli fiziki eylemlerle düzeltebilirsiniz, dolayısıyla sıkıntılarınızın çözümünü zikirlerde değil yaşantınızda arayın. İnsanlar madde aleminde yaşıyor, başına ne geliyorsa madde alemde işlediği yanlışlardan ötürü geliyor, tüm acılar madde aleminde gerçekleşiyor, ama ne hikmetse çözümü enerji aleminde arıyor, yapmayın bunu arkadaşlar, sıkıntılarınız bu dünyada işlediğiniz fiili eylemler sonucu ortaya çıktıysa, bunun çözümüde fiili eylemlerinizle o yanlışları düzeltmekte yatıyor, başka birşeyde değil. Kıssasa kıssas. İnsanların kalbini kırdıysanız ve kader ceza olarak sizi sevgiden mahrum bıraktıysa, bunun çözümü zikir değil, hatanızı düzeltmekten geçiyor, yani insanlara bol sevgi gösterip o sevgi duygusunu hak ettiğinizi kadere göstermekten geçiyor.

Zikirler ne yapıyor, o zaman? Gezegenlerden bir enerji iniyor ve bu enerji sizin günlük rızkınızı belirliyor diyoruz ya, işte o enerji, enerji boyutunda bize indiği için, zikirler ile o enerjiyi manipüle edebiliyorsunuz. Ettiğiniz zamanda o rızkın sizde açığa çıkmasına engel olabilirsiniz. Örneğin; yaşayacağınız bir musibeti berteraf edebilirsiniz.

Bu iyi birşey değilmi? Değil, çünkü kader levh-i mahfuzda değiştirilmesi gerekiyor, enerjiye dönüşüp yeryüzüne indikten sonra değil. Levh-i mahfuz sizin rızkınızı hesaplıyor ve bunu enerji boyutunda size indiriyorsa, sizin bunu reddetme, kabul etmeme şansınız yok, o hak edişinizi engelleme çabalarınızda sadece Allaha bir başkaldırı, şirk ve büyü olarak sayılır, o çabalarınızla bunun ötesi birşey elde edemezsiniz.

Zikirle levh-i mahfuzdaki kaderimizi, kitapta yazılı olanı değiştiremezmiyiz? Değiştiremezsiniz, çünkü levh-i mahfuz kaderinizi fiziki eylemlerinize, yaşantınıza, atalarınızın yaşantısına bakarak hesaplıyor, ne kadar zikir çektiğinize göre değil. Kıssasa kıssas. İyiliğin karşılığı bir iyilik; "İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?" (Rahman Süresi; 60). Kötülüğün karşılığı ise denginde bir kötülük; "Bir kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülüktür" (Şura Süresi; 40). Levh-i mahfuz bu kıssas kuralları üzerine rızkımızı hesaplıyor. Yaşantınızda işlediğiniz iyilik ve kötülüklere bakıyor, ona görede güzellikler veya sıkıntılar size indiriyor. Bu hesabı, yani madde aleminde işlediğiniz yanlışları ve bunun sonuçlarınıda zikirlerle yok edemiyorsunuz. Neden yok edemiyorsunuz, tekrarda yarar var; İslam dini kıssasa kıssas kuralına göre çalışır, eğer birisine bir kötülük yaptıysanız bunun telafisi o kişiye veya o kişi adına başka birisine iyilik yapmaktan geçiyor, zikirlede o hesabı kapatamıyorsunuz çünkü zikirde ne fiziki bir eylem var ne de başka bir insan, zikirde kendiniz çalıyor kendiniz oynuyorsunuz. Gökten size inen rızık fiziki yaşantınız sonucu size iniyor, o rızkın değişimide ancak fiziki yaşantınızla mümkün ve siz eğer zikirlerle gökten size inen o kaderi manipüle etmeye çalışırsanız, bilinki yargıdan kaçan bir kaçak, sistemi manipüle eden bir hacker durumuna düşersiniz, bunada İslamda sihir ve büyü deniliyor.

Arkadaşlar, gökten size inen sizin hak edişiniz, o hak edişi yok etmeye çalışmak yerine, neden kader bana bunu yazdı, hangi hatalarım buna sebep oldu, bunun analizine ve o yanlışlarınızın telafisi yoluna girerseniz, emin olunki doğru yol ve sizin için en hayrlı yol bu yol. Birde şunu unutmayın, bu dünyada arkamızı zar zor temizliyoruz, birde enerji alemine tohum ekerek, orada da bir kaosa sebep olarak hayatınızı zorlaştırmayın. Her zikir enerji boyutunda birşeyleri harekete geçiriyor, ejeri alemi ilede göğü kastetmiyoruz cinler alemini kastediyoruz. Sizler madde alemin üstesinden zaten gelmekte zorlanıyorsunuz, birde enerji alemine dalmayın, çünkü bu dünyada arkanızı temizleme şansınız var, ama o aleme dalıp arkanızı temizleme şansınız yok. Her zikriniz bir enerji ortaya çıkarıyor, usulu uygun omadığı zamanda bu cinler alemine bir yatırım olarak iniyor. O yatırımı kimler nasıl kullanıyor, bunun sorumlusuda sizsiniz. Zikir veya esma deyip geçmeyin, niyet ve usul bozuksa o uygulama aleyhinize işler.

Zikir çekenler büyücümü oluyor? Evet, belirli bir sınırı aştığınızda büyücü sınıfına girersiniz. Sadece bununla kalmaz, cinler aleminede açılırsınız. Biz insanlar madde aleminin içine yerleştirilmişiz, madde aleminde yaşıyor ve madde aleminin içinde imtihan ediliyoruz. Eğer siz madde alemi bırakır ve enerjiyle uğraşırsanız, kaderde bağınızı madde aleminden koparır ve enerji alemine ve orada yaşayan canlılara bağlar. Akıl var mantık var, madde aleminde yaşadığınız sorunların çözümünü madde aleminde arayacaksınız, enerji aleminde değil. Yaşantınızla yanlışlarınızı düzelteceksiniz, belirli enerjileri açığa çıkararak değil. Rızık enerji olarak bize iniyor, bu doğru ve bu bir hakikat, başka ne türlü gökten insin, her halde kablo şeklinde inecek değil, fakat enerji olarak bize inmesi, enerji boyutunda bunu değiştirme hakkını size tanımaz. Rızkımız yaşantımıza göre hesaplanıyor, enerji olarakta iniyor, enerji olarak inmesinide siz fırsat bilir ve enerji boyutunda o rızkı değiştirmeye kalkışırsanız, bilinki bu aleyhinize işler. Örneğin; zikirle ilgili fetva veren, şu kadar zikir çekerseniz şunu elde edersiniz diyen kişilere lütfen bir bakınız, sıkıntılarla, hastalıklarla boğuştuklarını ve yüzlerinde bir karanlık olduğunu görürsünüz. Bu insanların nurları sıfırlanmış durumda, çünkü insanın nurunu şablonları verir, zikirlerde insanların şablonlarını bedenlerinden söküp alır, o şablonun mesken tuttuğu yerede şeytanlar yerleşir. O yüzden bol zikir çeken insanlarda nur değil, bir karanlık görürsünüz.

İyi olan birşey neden böylesine bir kötülüğe sebep olabiliyor? Hayatın özeti bu arkadaşlar, hayat seçimler yapmak üzerine kurulmuş, Allah bir nimeti bahşeder, bunu iyi'ye veya kötü'ye kullanma tercihini kuluna bırakır. Dolayısıyla, bunun üzerinde Allah yazılı bundan kötü birşey olmaz diye birşey yok, o nimet kötülüğede sebep olabilir, iyiliğede. Nitekim büyücüler kutsal Kitabımızı kötülük yapmak için kullanıyor. Bu ağzınızdan çıkan kelimeler içinde geçerli, herşey bir enerji içerir, o enerji iyimi olacak yoksa kötümü bu sizin niyetinize ve fiili uygulamanıza bağlı. Örneğin; niyet ve eylem hak olursa, ortaya pozitif birşey çıkar, ama ikiside, hatta ikisinden birisi sakat olursa ortaya kötülük çıkar. Örneğin; niyet güzel ama eylem yanlış, buradan hayrlı birşey çıkmaz. Yani, zikirlerde niyetiniz iyi olabilir, ama uygulama yanlış. Ne Kur'an-ı Kerimde ne de peygamberimiz sav sünnetinde zikirle nimet elde etme adında bir usul veya bir uygulama var. Olmayan birşeyide yaparsanız, niyetinize bakmaksızın cezayı yersiniz. Zikirle nimet elde edildiği inancı şeytanların insana kurduğu bir tuzak, o tuzağa düşenlerede bakarsanız o kişilerin üzerinde bir karanlık ve sıkıntı olduğunu görürsünüz.

Hiçmi zikir çekmeyelim? Elbette çekebilirsiniz, Allahu Teala'yı anmaktan daha güzel birşey olabilirmi. Fakat namazın kaideleri olduğu gibi zikrin de kaideleri, bu kaideleri biliyorsanız elbette çekebilirsiniz, bilmiyorsanız o zaman çekmeyin. Örneğin; bir sıkıntınız varsa Allaha dua edin, Allahı bol anın, fakat o sıkıntı veya isteğinizin size inip inmeyeceği takdirini Allaha bırakın, binlerce zikir çekerek o rızkın size inmesini zorlamayın, rızkın size inip inmeme takdirini kendi elinizde olduğu inancına kapılmayın. İnsanlar zikir çekiyoruz ne var bunda deyip geçiyor, işin ağırlığını maalesef idrak edemiyor; ağızdan çıkan her kelime her cümlenin bir enerji ortaya çıkardığını, eğer o enerji usüle uygun açığa çıkmazsa o enerji çok kötü şeylere sebep olabileceğini maalesef bilmiyor. Nedir bu kaideler o zaman? Birincisi; zikirler size inmemiş rızkı elde etmeye kalkışmayın. O konuda hak edişiniz olsaydısa zaten Allah size bunu indirirdi, indirmediyse zorla bir nimeti gasp etmeye çalışmayın. İkincisi; enerji ile madde aleme müdahale edilmemesi gerektiğini anlamanız gerekiyor. Eğer bir sıkıntınız varsa, bu sıkıntınız madde aleminde ortaya çıktı, madde aleminde işlemiş olduğunuz yanlışlardan ötürü çıktı, bunun çözümüde keza madde aleminde olduğunu bilmeniz gerekiyor. Sıkıntılarınızın çözümünü enerji aleminde değil, madde aleminde aramalısınız.

Tekrarda yarar var, neden madde aleminde aramalısınız; çünkü o sıkıntınıza sebep olan enerji alemi değil, madde alemindeki bir yanlışınız. Madde aleminde birşeyleri elde etmenin kaideleri var, nasıl enerji aleminde birşeyi elde etmek için şu kadar şu zikri çekmeniz gerek deniliyorsa, madde aleminde de her rızık her nimet için birşeyleri yapmanız şart koşulmuş, örneğin çalışmak, sabretmek, emek vermek, ter dökmek, dürüst olmak, helal kazanç, okumak, eğitim, diploma, sağlıklı yaşam, tövbe, helalleşme, egzersiz vs. Kaderin madde alem için şart koştuğu bu istekleri, gereksinimleri yerine getirmedende siz enerji boyutu üzerinden
madde alemine müdahale etmeye kalkarsanız, bilinki yanlış yoldasınız bilinki büyücülük yapıyorsunuz.

Örneğin; bir hastanız varsa hatimler indirmeyin. Diyeceksiniz ki, hocam Allahın Ayetleri şifa içeriyor, neden bunu kullanmayalım; cevabı çok basit, Allahın Ayetleri birbirine karşı gelmez, eğer bir Ayet kötülüğün karşılığı denginde bir kötülük diyor ve size cezayı indiriyorsa, başka bir Ayet bu cezayı kaldırmaz. Unutmayınız, kutsal Kitabımız kitap olarak indirildi, birbirinden bağımsız Ayetler olarak değil. Kitap olarak Allah katından melekler katına indirildi, oradan da Ayet, Ayet yeryüzüne. Bir Ayetten yararlanmaya çalışırkende, başka bir Ayete zıt birşey yapmayın. B
ir Ayetin sınırını, hükmünü diğer Ayetler belirler, dolayısıyla kutsal Kitabımızı bir bütün olarak ele alın. Bir Ayetten birşey ummadan öncesi, başka Ayetlere aykırı bir yaşantınız varmı ilk önce buna bakın, eğer yoksa uygun hale getirin. Örneğin bir hastanız varsa, şifa Ayetine sarılmadan öncesi, hastaya o infazı indiren Ayetlere bakın ve ilk önce o Ayetlerle helalleşme yoluna koyulun. O helalleşme nasıl olur; ceza size bir Ayeti çiğnediğiniz için indi, o yanlışınızı düzeltin, kime yanlış yaptıysanız o kişiyle helalleşin, helalleştiğiniz anda size infazı indiren Ayet, o infazı kaldırır, kaldırdığı zamanda şifa Ayetin önünde size şifa vermek için bir engel kalmaz.

Örneğin; çocuk aldırarak masum bir canı katlettiğinizi, 40 yaşlarına geldiğiniz zamanda kaderin sizi rahim kanseri ile cezalandırdığını varsayın. Şimdi; bu günahınız ortadayken, ortada mağdur bir canlı varken, bunun hakkı henüz ödenmemişken, Allahu Teala indirdiği Ayetlerden şifa bulmanıza izin verirmi? Akıl var mantık var, vermez. Verirse, o zaman en basiti mağdur olan kişi Allaha şikayetçi olur, kişinin yaptığı yanında kar kaldı Rabbim, benim hakkım nerede der. Keza o kişiye infazı indiren Ayetler Allaha şikayet eder, Rabbim hani kıssasa kıssastı, kötülüğün karşılığı denginde bir kötülüktü, bu kulun tövbe etmeden, kefarette ödemeden kurtuldu, kimse benim hükümlerimi takmayacaksa o zaman beni niye yeryüzüne indirdin der.

Birde şu arkadaşlar; Allahu Teala onlar için 70 defa bağışlama dilesende Allah onları asla affetmeyecek der, buradan da siz zikirlerin üstlimiti 70 olduğunu çıkarmanız gerek. "Onlar için ister bağışlanma dile, ister dileme (fark etmez.) Onlar için yetmiş kez bağışlanma dilesen de, Allah onları asla affetmeyecektir" (Tevbe Süresi; 80). İslam dini zorluk değil, kolaylık dini. Birşey sizin hak edişiniz ise, zaten zikire gerek kalmadan, yaşantınızdan ötürü o size iner. Birşey size inmiyorsa ama, bilinki madde aleminde siz onu haketmediniz. Haketmediğiniz birşeyide Rabbimiz 70 zikirde vermiyorsa, bilinki bir milyon zikir çekseniz yine vermeyecek. Çektiğiniz zikirlerin enerjiside ortaya saçılacak ve sihir ve büyüye aracı olacak, hayrlı birşeye değil. Zikir konusunda yazılarımız var, detaylı bilgi almak isteyen okurlarımız o bölümlerdeki yazılarımızı okuyabilir.











kelimelerden türemiş hurafeler