Kefaret ile hayr arasındaki fark; kefaret geçmişinizi siler, hayrlar ise gelecekte yaşayacağınız olayları siler. Birisi günahın köküne odaklanır, diğeri ise o günahın ileride sebep olabileceği sıkıntılara. Ne güzel işte hocam, öyle veya böyle ikiside aynı sonuca varıyor; haklısınız, fakat geleceğinizi geçmişiniz belirliyor, geçmişinizi temizlerseniz zaten geleceğinizdeki tüm sıkıntıları ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Geçmişi silip geleceğe tertemiz sayfa ile başlamak daha güzel değilmi? Hocam birisi geçmişte kaynağı temizliyor, diğeri ise gelecekte, hayr hayrdır, niye bu kadar ince düşünüyoruz; olaylar o kadar basit değil işte, geçmişte işlenen bir günahın kıssası çok farklı boyutta bizden çıkıyor, hayrınızda o boyutların tümünü yok etmiyor. Örneğin o hayrınız gelecekte canınızı kurtarabilir ama malınızın hasar almasına engel olmayabilir veya çocuğunuzu kazalara karşı koruyabilir ama çocuğunuzun yanlış yollara sapmasına engel olmayabilir veya sizi bir musibetten koruyabilir ama psiokolojik boyutta hasar almanıza engel olmayabilir veya o hayrınız yaşayacağınız sıkıntıya engel olmayabilir sadece infaz sürecini kısaltabilir veya o yıl o günahla ilgili yaşayacağınız 10 sıkıntıdan sadece 4 tanesini silebilir, diğer altısının yaşanmasına engel olmayabilir. O günahı kefaretle kaynağından yok ettiğiniz zaman ama, o günahın tüm boyutlarını yok ediyorsunuz. Üstüne o günahla ilgili şeytanlarıda bedeninizden yok ediyor, o günahla ilgili artık vesvese almıyorsunuz. Örneğin hayr yaptğınızda herhangi bir günahı yok etmiyorsunuz, o günahlarla ilgili vesvese almaya devam ediyorsunuz. Neden kefaret üzerinde bu kadar çok durduğumuzu şimdi daha iyi anlıyormusunuz?
Hocam, hayrlarımız günahlarımıza kefaret olmuyormu; olmuyor. İstisnalarda bu kaideyi bozmaz. Bir günahın silinmesi belirli önkoşullara bağlı; tövbe etmeniz gerekiyor, pişmanlık duymanız gerekiyor, tekrar yapmamak için söz vermeniz gerekiyor. Yani, bir hayrınızın bir günaha kefaret olabilmesi için o günahla ilgili bir farkındalık sizde var olması gerekiyor. Eğer günahla ilgili farkındalık yoksa o zaman kefarette yok. Günahla ilgili bir pişmanlık bir üzüntü duymanız bir göz yaşı dökmeniz gerekiyor. Eğer bunlar yoksa o zaman kefarette yok. O günahı bir daha işlememe iradesine sahip olmanız gerekiyor. O irade yoksa o zaman kefarette yok. Siz bir hayr yaparken bu ön koşulları yerine getiriyormusunuz? Getirmiyorsanız hayrınızın günahlarınıza kefaret olmasını beklemeyin. Hayrınız hanenize yazılır ve gelecekte mutlaka karşınıza çıkar, ama geçmişinizi silmez. Geçmişinizi silmediğiniz müddette hayatınız sıkıntılardan kurtulmaz. Örneğin; hayrlarınız hayatta kalmanızı, manen ve bedenen iflas etmenizi önleyebilir, ama hayatta huzur yakalamanızı sağlayamaz. Eğer geçmişinizin silinip sıfırdan bir hayat başlamak istiyorsanız, hayatta huzuru yakalamak istiyorsanız o zaman mutlaka kefaret yapmak zorundasınız. O yüzden, hayr yapacaksanız bunu kefaret niyetine yapın, Rabbim şu günahıma kefaret olarak veya şu sıkıntıma sebep olan günahlarıma kefaret olarak hayrınızı yapın, bunu yaparkende geçmiş günahlar için pişmanlık ve üzüntü duyun ve günlük hayatınızda günahlardan (haram) olabildiği kadar uzak durmaya çalışın.
Bu arada, hem kefaret yapıyor hem günahkar bir hayat içindeyseniz o kefaretlerinizden fazla birşey beklemeyin. İkincisi; kefaret niyetine hayr yapacaksanız sadece fakirleri doyurma ve oruç tutma ibadeti kefaret olarak kabul ediliyor bilginize. Örneğin; şurada su kuyusu açtırcam, şurada mescid yaptırcam gibisine hayrlar kefaret olarak kabul edilmiyor. Nereden biliyoruz bunu; Ayetlerden. Oruçla ilgili Ayetleri araştırırsanız, söz konusu bir günahtan bir kul hakkından arınmaksa Allah iki ibadete yönlendiriyor; fakirleri doyurmak, buna imkanı olmayanada oruç tutun diyor. Hatta bunun oranlarınıda Ayetler bize veriyor; 10 fakiri doyurmak = 3 gün oruç. Örneğin; 30 gün orucun karşılığı 100 fakiri doyurmak. Bir fakirin günlük yemek ihtiyacı 2023 yılında 70 TL ise, 100 fakirde bu 7000TL yapar. Yani, 30 günlük orucun karşılığı 7000TL'lik fakir doyurmak. Nerede bulacağız bu kadar fakir diyorsanız; çok basit, kızılay, afad, ihh vs bu tür hayr kurumları deprem bölgesinde sürekli yemek pişiriyor, bu kurumların online hesaplarına veya ilçenizdeki ofislerine giderek fidye adı altında bu meblağları bir niyet eşliğinde bağışlayabilirsiniz.
Yatalak veya anadan doğma özürlü hastalarımıza gelirsek: eğer yatalak bir hastanız var ve onun için kefaret yapmayı düşünüyorsanız, kefaretiniz kabul edilirse o kişinin ölme ihtimali olduğunu lütfen bir yere not ediniz. Bunu biraz açalım; yaşadığımız sıkıntılara üzerimizdeki günahlar sebep oluyor. İnsanoğlunun kurduğu düzende bir yanlış yaptığınızda nasıl hapise giriyor ve yanlışınızın bedeli size ödetiliyorsa, İlahi düzende de bu böyle. Bir yanlış yaptığınızda kader bunun bedelini size ödetiyor. Bunuda kıssas kuralına göre yapıyor. Birisine ne kötülüğü işlediyseniz, denginde bir kötülük size isabet ediyor. Ettiği anda infaz sürecine girmiş oluyoruz. Bu infaz süreci ne kadar sürecek? O günahın kıssası sizden çıkıncaya kadar. Belki 20 yıl belki 50 yıl. Yaşadığımız sıkıntıların ne kadar süreceği ve bizi ne kadar etkileyeceğini biz bilmiyoruz, bunlar gaybi bilgiler. Soru şu; kader deyip yaşadıklarımıza rızamı göstereceğiz, Allah sevdiği kulunu sıkıntıya sokar deyip sıkıntılarımıza boyunmu eğeceğiz, yoksa; Rabbim şifa yollarını göstermiş, çözüm varken bedene zulüm etmek büyük bir günah deyip o şifa yollarınamı yöneleceğiz? Kefaretlerle bizim yaptığımız bu, Allahın bize suduğu şifa yollarına yönelmek. Şimdi, Allahla oturup antlaşma yaptığınızı, Rabbim bu hastamızı bu infaz sürecinden kurtar, kefaretini ben ödeyeyim dediğinizi ve Allahında bunu kabul ettiğini varsayın, böyle bir durumda ne olur; Allahu Teala kişinin tıbbi olarak o hastalıktan kurtulma şansı varmı yokmu buna bakar (örneğin down sendromlu çocuklar), eğer şifası yoksa o zaman o hastalığın kefareti ödendiği an Allahu Teala hastanızın canını alabilir. Eğer tedavisi olmayan bir hastanız için kefaret yapıyorsanız, kefaretinizin ölümle sonuçlanabileceğini lütfen dikkate alınız.
Başka hangi hastalarda Allahu Teala bir kefaret sonrası o canı alabilir? Eğer kişi iyileştikten sonra günahkar bir hayat sürdürmeye devam edecekse, hayrlı bir hayat sürdüremeyecekse alır. Değerli dostlar; hastalıklar üzerimizdeki günahları yakıyor, yaşlılarımızın hastalıklarla boğuşmasının bir nedeni bu, Allah istiyorki kulum bana gelmeden öncesi olabildiği kadar fazla günah yaksın sonra bana gelsin. Bu konuda sizlere bir yakınımızdan örnek verelim; yakınım çok ama çok iyi bir insandı, bir gün nefes borusuna su kaçıyor, bir müddet nefes alamıyor, sonrası ilk yardım yapılıyor ama komaya girmekten kurtulamıyor. Ne günahı işlemiş olmalı diye biraz araştırdığımızda, zamanında çocuk aldırdığını öğreniyoruz. Ailesine bunu kefaretini yaptırdık, kefareti yapıldığı günde vefat etti. Sizin bilmeniz gereken, çok ama çok iyi insanların dahi geçmişte bir hatası bir kusura olabiliyor ve ikincisi, iyileşme şansı yoksa kefaretiniz ölümle sonuçlanabilir. Üzerimizde bir ton günah var ve o günahların kıssası bizden çıkmak için can atıyor. Bir yere kadarda hayrlarla bu kıssasları ertelebiliyorsunuz, en geç yaşlılık veya ölüm anında ama o kıssaslar sizi yakalıyor. Yani kaçış yok, eninde sonunda omuzunuzdaki günahlarla yüzleşeceksiniz, bizde diyoruzki; bunu ertelemeyin, gençken, elinizde imkanlar varken, o kıssaslar henüz hayatınızı mahvetmemişken o hesapları kapatın. Nasıl; tövbe ve pişmanlık eşliğinde o günahların kefaretini ödeyin ve kurtulun. Mesela ülkemizin şımarık aydın geçinen tayfasına bakın, yaşlılık halinde Allahın onlara dokunmadığını görürsünüz. Neden; Allah istiyorki onlar tüm günahları ile ona gelsin ve günahları cehennem ateşinde yaksın. Devam edelim; siz kefareti öder ve kişinin üzerindeki günahları kaldırırsanız, Allahu Teala o kişinin tekrar günahlara dalıp dalmayacağına bakıyor, en basiti namaz kılıp kılmayacağına bakıyor, insanları eskisi gibi üzüp üzmeyeceğine bakıyor ve eğer Allah o kişinin hastalık süreci içinde akıllanmadığını, huylarından vazgeçmediğini görürse, bu durumda da canını alabilir. Bu kulum hastalık süreci içinde günahlarını yaktı, eğer bunun canını almaz, sağlığını iade edersem bu yine bir ton günah yüklenecek der ve kişinin canını alabilir. Özetlersek: eğer şifası mümkün değilse canını alabilir, tekrar günahkar hayata dalacaksa alabilir bilginize.
Neden bu konuyu sürekli gündemde tutuyoruz; çünkü bir çoğumuz çok büyük sıkıntılar yaşıyor, yaşamayanlarda yaşayacak. İnsanlığı çok zor günler bekliyor, iyi ve rahat günler bitti bilginize. Bu zamana kadar yaşadıklarınıza zor diyorsanız, gelecekte yaşayacaklarınız bugünlerinizi mumla aratacak. O zor günler yeryüzüne inmeden önceside kendinizi nuh'un güvenli gemisine atın. Nasıl? Kefaretlerle!!!