bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     

 





 

nasuh tövbesi hakkında bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler- bölüm 2


Nasuh Tövbesi. Yazımızın ilk bölümünü "güncel konular" bölümüne ekledik, arada sırada okumak isteyenler yazımızı orada bulabilir. Gelelim konumuza;

Hocam, yaptıkları tövbenin birazcıkta olsa karşılığını almazlarmı? Tövbeyi biraz daha açalım o zaman, tövbe neyi kapsamaz demiştik; atalarınızdan gelen günahı kapsamaz. Örneğin; siz dedeniz için tövbe edemezsiniz. Üzerinizdeki günahlarında kaçı atalardan geliyor; 3/4. Omuzumuzda 4 neslin yükü var, bizden önceki 3 nesil içinde biz tövbe edemeyiz. O zaman tövbelerimiz üzerimizdeki günahların sadece kaçını kapsıyormuş; 1/4, sadece kendi günahlarımızı. O
muzunuzda yüklü günahların sadece dörtte biri kendinize ait, o dörtte birininde kaçı kul hakkı içeriyor; ortalama %80. Tövbeniz bunları kapsıyormu; bunlarıda kapsamıyor. Kul hakkı kefaret gerektirir, tövbeyle kapanmaz. Geriye ne kaldı, içki içmek gibi kul hakkı içermeyen kendi günahlarınız kaldı. Bunlarda kendi günahlarınızın kaçını kapsıyor; ortalama %20'lik bir kısımını. Bu %20'lık kısmınında kaçı için tövbeniz kabul olur sizce. Çok içten ve sahih tövbe ederseniz belki sadece %5'lik bir kısımı için. Şimdi; üzerinizdeki günahların sadece 1/4 size ait, o dörtte birinde sadece %5'lik kısımı tövbelik. Yani; ettiğiniz tövbeler üzerinizdeki yüklerin 3,95/4 kapsamıyor, neredeyse dörtte dördünü kapsamıyor. Böyle bir ortamda da tövbelerle sıktıntılarınızdan kurtulma şansınız ne; sıfır.

Hocam, bu hesaba göre o zaman kimse tövbe etmez? Bu bir nasip meselesi, nasibinizi dağıtanda biz değil amelleriniz. Amellerinizlede siz eğer tövbeyi hak ediyorsanız o tövbe size nasip olur, kimsede buna engel olamaz. Biz genelde kimsenin tövbesine karışmıyoruz, çünkü tövbe bir hak ediş, kişinin niyet ve amellerine bağlı, bu hak edişide bizim bilmemiz mümkün değil. Sonuçta kişinin niyet ve kendi evinin dört duvarı arasındaki amellerini bilmiyoruz. Biz kişileri doğru yola ve ibadetlere teşvik ederiz, yanlışlarını anlatırız, ama tövbesine karışmayız, çünkü tövbeye hazır olmayan bir kişiyi tövbeye sürüklediğinizde kişinin hayatını allak bullak edebilirsiniz. Bu yazı dizilerimizde de sizlere bunları anlatmaya çalışıyoruz, tövbe veya ibadet ediyoruz nihayetinde, ne var bunda deyip geçmeyiniz, her bir kelimeniz her bir ibadetiniz perde arkasında, yani gayp aleminde birşeyleri harekete geçiriyor. Arkasını dolduramadığınız eylemlerin içinede girmeyin, çünkü perde arkasında devamını getirmeniz ve içeriğini doldurmanız sizden beklenecek. Yazılarımızın amacı sizi korumak, ibadetlerinizi daha bilinçli yapmanızı sağlamak. Birşeyleri ne kadar bilinçli yaparsanız o kadar az kendinize ve çevrenize hasar verirsiniz. Örneğin; tövbeler bir yanlıştan dönmek için yapılır, o yanlışın sebep olduğu hasar ve sorumluluktan kurtulmak için yapılmaz. Ver hasarı sonrası tövbe ettim de ve kurtul, varmı böyle bir dünya; yok.

Tövbe nedir o zaman; tövbeler bir iyi niyet beyanıdır, bununla siz kadere benim geçmişimi sil demiş olmuyorsunuz, bununla siz kadere bundan sonra bu yanlışı yapmayacağım demiş oluyorsunuz. Kaderde o beyanınızın samimiyetini bir müddet test ediyor, gerçektende o günahtan uzak durup durmadığınıza bakıyor, niyet ve çabanızda sizi sahih gördüğü zamanda o günahla ilgili geleceğinizi siliyor, yani yeniden sizi o günaha sürükleyecek amelleri kaderinizden siliyor. O zaman tövbeler ne yapıyormuş; geçmişimizi değil, geleceğimizi siliyormuş. Siz eğer tövbe ederek geçmişinizi sıfırlamaya çalışıyorsanız, yok öyle bir dünya. Geçmiş günahlarınız kul hakkı içeriyor, bunlarıda ben tövbe ettim veya ben hakkımı helal ettim demenizle kapatamıyorsunuz.
Tövbeniz ne kadar sahih olursa olsun o günahı uzun yıllar işleyerek insanlara çok zarar verdiniz, örneğin goy gıybet, insanlara verdiğiniz o zararın hesabıda tövbeyle kapanmıyor. Üzgünüz ama, işler bu kadarda kolay değil. Kaldıki, Allahtan korkuyorsanız, Allahı seviyorsanız, yaptığınız şeyin yanlış olduğuna inanıyorsanız tövbe edin, verdiğiniz hasarın sorumluluğundan kaçmak için etmeyin. Eğer ederseniz, hüsrana hazır olun.

Geleceğimizi silme dışında, tövbemizin geçmişimizlede ilgili bize hayrlı bir dönüşü yokmu? Tövbeniz geçmişinizle ilgili ne yapar diye merak ediyorsanız, en basiti şunu yapar; tövbe eder ve Rabbimizde o tövbenizi sahih bulursa, o zaman o günahtan ötürü yüklendiğiniz günahların cezasını ahiret hayatında değilde, bu dünyada yakmanıza müsaade edilir. Kader o günahla ilgili geleceğimizi siliyorsa, geçmişimize el atmıyormu diye soruyorsanız; evet, el atabilir, el attığı zamanda infaz sürecine girer, geçmişte o konuyla ilgili ne kadar günah yüklendiyseniz onların kıssasını sizden çıkarmaya başlar. Anlayacağınız, tövbeniz üzerinizdeki sıkıntıları azaltmaz, tam aksi çoğaltır. O konuyla ilgili geçmişte yüklendiğiniz günahları bu dünyada yakmanızı sağlar. Yani; tövbeniz sizi sıkıntılardan kurtarmış olmuyor, tam aksi o günahla ilgili bir ton musibeti karşınıza çıkarmış oluyor. Buradanda neyi çıkarmamız gerekiyor; dilimizle yaptığımız ibadetler (tövbe), azalarımızla, kalbimiz ve duygularımızla yaptığımız günahları kapatmıyormuş. Mutlaka bizden kıssas alınıyormuş. Örneğin; birinin kalbini kırdıysak bizimde kalbimiz kırılması gerekiyormuş, birinin duygularıyla oynadıysak bizimde duygularımızla oynanması gerekiyormuş. Tövbede ne yapıyormus; bu kıssasları silmiyormuş, tam aksi hızlandırıyormuş, ahirete göçmeden bizden çıkarıyormuş. O yüzden size önerimiz; tövbe ederken ne kadar çok üzülür ve ağlarsanız, yani kalbi tövbenize dahil ederseniz, o günahın kalple ilgili boyutunu o kadar kapatır, kalple ilgili kıssas sizden alınmayabilir, tövbe ederken ne kadar çok pişmanlık gibi duygularınızı katarsanız, o kadar o günahla ilgili duygu boyutundaki infazdan kurtulabilirsiniz. Her günahta karşınızdaki insanın duygularını ve kalbini incitiyorsunuz, dolayısıyla o günahın kıssası sizden alınırken kalbiniz ve duygularınızdanda o kıssas alınıyor. Tövbenize kalbinizi ve duygularınızı dahil ederekte işte bu infazdan kurtuluyorsunuz. Belki yine bir infaz sürecine girersiniz, ama kader kalbinizi ve duygularınızı incitmemek için azami gayret gösterir. O yüzden tövbe ederken ağlamak ve üzüntü, pişmanlık duymak çok önemli. Size bir soru o zaman; bir metinden okuyarak tövbe edenler ne kadar çok kalplerini ve duygularını bu tövbeye dahil ediyor? Beklenilen kadar dahil etmiyorlar, bazıları hatta hiç dahil etmiyor. Sizce bu insanların kalpleri ve duyguları bu tövbelerle kıssastan kurtulurmu? Kurtulmaz.

Tövbeler üzerimizdeki sıkıntıları kaldırmıyor, tam aksi çoğaltıyorsa, o
zaman çözüm ne, Rabbimiz mutlaka bize bir çözüm önermiş bir yol göstermiş olmalı, o yol ne, Kur'an-ı Kerim bu konuda bize bir yol bir çözüm gösteriyormu? Gösteriyor; "Onlar bilmezler mi ki, kullarının tevbesini kabul buyuran ve onların içtenlikle verdikleri zekât ve sadakaları alıp değerlendiren yalnız Allah’tır. Gerçekten tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olan da yalnız Allah’tır" (Tevbe Süresi; 104). Tövbeler bizleri belirli sıkıntılara sürükleyecek, çözüm olarakta neyi öneriyormuş Rabbimiz bizlere; zekat ve sadaka. Zekat ve sadakanın musibetlerden koruduğunu biz daha önceden biliyormuyduk; biliyorduk. Zekat ve sadakayı Rabbimiz tövbe sonrası bize tavsiye ediyorsa, buradan tövbelerimizin bizleri sıkıntıya sokacağını çıkarabilirmiyiz; çıkarabiliriz. O zekat ve sadakalarıda Rabbimiz napıyormuş; onları değerlendiriyormuş. Nasıl değerlendiriyor; o sadakalarımızla kaderin bize savuracağı musibetlerin dozunu azaltıyor. O musibetleri yok etmiyor, tahammül sınırlarımıza indiriyor.

Tövbelerimiz üzerimizdeki sıkıntıları artırıyorsa, üzerimizdeki sıkıntıları artırmadan nasıl tövbe edebiliriz diye soruyorsanız, Kur'an-ı Kerimin bize önerdiği çözüm; hayrlı ameller. "Ancak tevbe edip inanan ve sâlih ameller işleyenler müstesnâ. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirecektir. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. Zâten kim tevbe edip sâlih ameller işlerse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş makbul bir kimse olarak Allah’a dönmüş olur" (Furkan Süresi; 70-71). Tövbenizin size sıkıntılar indireceğini Rabbimiz biliyor, çünkü tövbeniz kul haklarını kapsamıyor. Dolayısıyla Rabbimiz kadere; ben bu kulumun tövbesini kabul ettim, bunun hesabını ahiret hayatına bırakma, üzerinde bu günahla ilgili yük varsa, tövbenin kapatmadığı bir yük, bu yükü yeryüzünde yak diyor. Kaderde alıyor o kişiyi ve bir dizi sıkıntılı süreçten geçiyor, o günahla ilgili tüm yükün yeryüzünde yakmasını sağlıyor. O yüzden Rabbimiz Kur'an-ı Kerimde tövbe ettikten sonra hayr yapın diyor. Bir sadaka bin musibeti defeder misali, arınma süreci sizin için olabildiği kadar sakin geçmesi için bunu diyor. "Ancak günahlarından vazgeçip Allah’a yönelen, iman eden ve sâlih amel işleyenler, işte bunlar, cennete girecek ve hiçbir haksızlığa uğramayacaklardır" (Meryem Süresi; 60). Tövbe ettiğinizde tövbenizin harekete geçireceği musibetlerden kurtulmak için ne yapmanız gerektiğini şimdi anladınızmı? Tövbe sonrası hayrlı ameller işleyin. O ameller ne yapıyor; en basiti sıkıntılı süreci bizim için daha yaşanabilir kılıyor, en basiti yeniden o günahın içine sürüklenmek kaderinizde yazılıysa, yeniden o günahın içine sürüklenmenize engel oluyor. Hangi amellerle bunu başarıyoruz? Sadaka ya da kefaret niyetine fakirleri doyurmak/ oruç tutmak. Sadaka ile kefaret niyetine fakirleri doyurmak/ oruç tutmak arasındaki fark ne? Sadaka yaşayacağınız sıkıntıları silmez, onları olabildiği kadar hafif atlatmanızı sağlar. Kefaret niyetine fakirleri veya oruç tuttuğunuzda ise o kul hakkını doğrudan kapatır, o kul hakkından doğabilecek hiçbir musibetle karşılaşmazsınız. Neden kefaretlere bu kadar önem verdiğimizi şimdi daha iyi anlıyormusunuz. Tövbede dahi önemini görüyoruz.

Değerli dostlar; sizlere çok karmaşık konuyu olabildiği kadar anlaşılır anlatmaya çalıştık, umarız sizin için hayrlı ve aydınlatıcı bir yazı olmuştur. Günümüz çağı herşeyin içini boşaltıp değersizleştirdiği gibi tövbeninde içini boşalttı, sıralaştırdı. Biz sizlere tövbenin ağızdan çıkan bir kelimeden ötesi olduğunu, arkasında bir matematik bir düzen olduğunu anlatmaya çalıştık. Umarız sizler bu yazımızda kendiniz için almanız gereken dersi almışsınızdır. Tövbeyle ilgili kısa bir özet yapacak olursak, size önerilerimiz şunlar olur; "Allah'ın kabul edeceği tövbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tövbe edenlerin tövbesidir; işte Allah bunların tövbesini kabul eder; Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir" (Nisa Süresi; 17). Allahu Teala bilmeden işlenen ve günahını anladığı an, günahtan dönenlerin tövbesini kabul edeceğini söylüyor. Eğer bilerek insanlara kötülük yapıyorsanız bilinki tövbeniz havada kalacak. Eğer hatanızı anladığınız an tövbe etmezseniz bilinki hayatınızın sonraki dönemlerde tövbe etmeniz size fazla fayda vermeyecek. İki; "Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da, içlerinden birine ölüm gelip çatınca; “Ben şimdi tövbe ettim” diyenlerle, kâfir olarak ölenler için, kabul edilecek tövbe yoktur" (Nisa Süresi; 18). Tövbe edecekseniz son anı beklemeyin, son anı beklerseniz tövbeniz kabul olmuyor. Üç; "Şu da muhakkak ki ben, günahlarından tevbe ile vazgeçen, iman edip sâlih ameller işleyen, bundan böyle de doğru yol üzere hareket eden kimseyi elbette bağışlarım" (Taha Süresi; 82). Bilmeniz gereken üçüncü husus, tövbeniz geçmişinizi değil geleceğinizi belirliyor. Bunuda tövbenize göre değil, tövbeniz sonrası yaşantınıza bakarak yapıyor. O yüzden tövbeniz üzerinde fazla durmayın, tövbe sonrası hayatınız üzerinde durun. Dört; "Ancak dünyada fırsat varken günahlarından vazgeçip iman eden ve sâlih ameller işleyen kimseler kurtuluşa erenlerden olacaktır" (Kasas Süresi; 67). Tövbe ettiğinizde bilinki kader o konuyla ilgili kul haklarını ahiret hayatına bırakmamaya çalışacak, dolayısıyla tövbe sonrası size peyderpey sıkıntılar indirecek. Bu süreci en sakin şekilde atlatmanız içinde Allahın Ayetleri güzel ameller öneriyor. Kurtuluşa erenlerin tövbe sonrası salih ameller işleyenler olduğunu söylüyor. Tövbe eder ve sonrası o amelinizi hayrlı amellerle desteklerseniz arınma sürecini daha az sıkıntılı atlatır ve huzura kavuşursunuz inşallah.

Özetlersek; bu Ayet bizlere tüm olayı çok güzel özetliyor,"Onlar; günahlarına tevbe eden, ibâdetle meşgul olan, hamdeden, oruç tutan, rükû eden, secde eden, iyilik ve güzellikleri teşvik edip yayan, her türlü kötülük ve çirkinliğin önünü almaya çalışan ve Allah’ın koyduğu sınırları gözetenlerdir. Rasûlüm! Sen böyle gerçek mü'minleri müjdele!" (Tevbe Süresi; 112). Ayette birşey dikkatinizi çektimi, kötülük ve çirkinlikten uzak durmak bir sürü eylemden sonra geliyor. Ayetler hakkında ne anlatmıştık size; Ayetin içindeki her kelimenin ve o kelimelerin sıralamasında bir anlam var. Örneğin; burada Ayetin başında tövbe kelimesi geçiyor, Ayetin sonuna doğruda kötülük ve çirkinliğin önüne geçme kelimeleri, bu ikisi arasında da bir dizi eylemler geçiyor, ibadet, hamd, oruç, rüku, secde, iyilik ve güzel ameller. Buradan da tövbenizin kendi başına sizi kötülük ve çirkinliklerden uzak tutmadığını, kendi başına size yeni bir sayfa açmadığını çıkarınız. Neden kendi başına size yeni bir sayfa açmıyor; çünkü üzerinizde kul hakları var, siz ne kadar tövbe etseniz o kul hakları sizi yine o günahların içine sürükleyecek. Neden; çünkü infaz devam ediyor. Tövbeleriniz kul haklarını kapatmadığı için infaz devam ediyor. Tövbeniz belki infaz sürecini hızlandırabilir ama nihayetinde kapatmaz. Rabbimizde bunu bildiği için tövbe sonrası sizi güzel amellere sürüklüyor. Tövbeyle ilgili Ayetleri incelerseniz, tövbe sürekli güzel amellerle ilişkilendiriliyor. O zaman soru şu; tövbe edenlerin kaçı Ayetin sıraladığı amelleri işliyor?

Bakınız, t
övbe yeni bir bilincin yeni bir hayatın ilk adımını temsil ediyor, son adımını değil. Dolayısıyla tövbe ettikten sonra ben üzerime düşeni yaptım deyip güzelliklerin size inmesini beklemeyin. Günahlardan arınmak ağızdan çıkan bir tövbeyle belki başlıyor, ama bununla bitmiyor, siz tövbe ettiğinizde tövbenin içeriğini dolduruyormusunuz doldurmuyormusunuz buna bakınız. Doldurmuyorsanız bilinki tövbeniz havada kalacak. Nasıl doldururuz içeriğini? En basiti tövbe kelimesi ben doğruyu buldum anlamını içeriyor, dolayısıyla kader sizden doğru ameller bekleyecektir, madem doğruyu buldunuz. En basiti tövbe kelimesi ben hatamı anladım anlamını içeriyor, dolayısıyla kader yaşantınızda değişiklik yapıp yapmadığınıza bakacaktır, madem hatanızı anladınız. En basiti tövbe kelimesi Allahtan af dilemek anlamına geliyor, dolayısıyla kader af dilediğiniz makamın (Allah) emirlerini (ibadetler) yerine getirip getirmediğinize bakacaktır, madem ben Allaha artık boyun eğdim diyorsunuz. Şimdi soruyoruz, siz bunlardan sıfır çekerseniz kader sizin tövbenizi ciddiye alırmı? O yüzden tövbenizde üzerinizde durmanız gereken şey bir kelimeyi ne kadar tekrarladığınız veya zikrettiğiniz değil, üzerinde durmanız gereken şey tövbe sonrası işlediğiniz güzel ameller. Neden zikir değilde, güzel ameller? Zikri kişi kendisine, güzel amelleri ise başkalarına yapar. Günahlarda başkalarının haklarını içerdiği için, o hakları kapatmanın yolu ancak başkalarına iyilikten geçiyor. Yani sizlerin üzerinde durması gereken güzel ameller.

Hani bir önceki bölümde ağzınızla tövbe etseniz dahi kul hakları üzerinizde kalmaya devam ediyor, o kul haklarıda sizi yeniden o günahın içine sürükleyebilir, o yüzden tövbede acele etmeyin, tövbenize değil ilk önce amellerinize bakın demiştik ya, işte nedeni bu. Bunuda biz neye göre söyledik; bunu biz kafamızdan uydurmadık veya hislerimize göre söylemedik, Allahın Ayetlerine göre bunu söyledik. Ayetler bizlere tövbe sürecine girenin mutlaka hayrlı ameller işlemesi gerektiği, aksi takdirde kötülüklerden kurtulamayacağını söylüyor. Rabbimiz bu Ayetlerde kısaca şunu diyor; kendini tövbeye hazır hissediyorsan, o zaman ben seni tövbeden alıkoymayayım, madem tövbe etmek istiyorsun o zaman tövbeni yap, ama tövbeni güzel amellerle destekle, destekleki o güzel ameller seni yeniden o kötülüğün içine dalmana engel olsun. Tövbe ettikten sonra yeniden o günahın içine savrulmaktan korkuyorsanız, bunun çözümü iyi ve güzel ameller diyor. İki bölümlük bu yazı dizimizde bizlerin anlatmak istediğiyde buydu, tövbeler ağızdan çıkan kelimelerden ibaret değil, mutlaka amellerinize, günlük yaşantınıza, ibadetlerinize o tövbeyi yansıtmanız gerek, aksi takdirde sıkıntılı bir süreç sizi bekliyor. Tövbe seansları yapan kişilerinde kaçı sizce tövbelerini güzel amellerle destekliyor? Bizce çok azı. Sadece tövbe ederekte bu insanların sıkıntılarından kurtulma şansı ne; sıfır.

Bazı insanlarda be affettim seansını yapıyor, bunların onlara faydası olurmu? Olmaz. Neden olmaz; çünkü hayatınızı zindana çeviren sizin hakkınızın başkalarında olması değil, başkalarının hakkı sizin üzerinizde olması. İnfaz memurları alacakların peşinde olmaz, borçluların peşinde olur. İnfaz memurları alacaklarının hayatını zindana çevirmez, borçluların hayatını zindana çevirir. Siz eğer sıkıntılarla boğuşuyorsanız bilinki alacaklı değil, borçlusunuz. Borçlu olduğunuz için infazdasınız. Dolayısıyla sizin yapmanız gereken hakkımı helal ediyorum veya affediyorum seansları değil, borçtan nasıl kurtulurum bunun seanslarını yapmak. Hakkımızı helal ediyorum demenin hiç faydası olmazmı; yanlış niyet içinde yanlış ortamda yaparsanız olmaz, hatta sağa sola bilinçsiz şekilde hakkımı helal ediyorum demeniz sizi büyük sıkıntılara sokar. Nasıl hocam diye soruyorsanız; kimin hakkı üzerinizdeyse kader ona göre size sıkıntı indiriyor, kaderin size savuracağı bu sıkıntıları sizin için yumuşatanda güzel amellerimiz ve başkalarının bizim hakkımızı yemesi oluyor.

Evet, yanlış duymadınız, kim hakkınızı yiyorsa onlar sizin kaderinize ortak oluyor. Örneğin; eğer birileri sizin hakkınızı yediyse, sizin yaşayacağınız musibetlerin bir kısmını kader onlara serpiştiriyor ve siz bu sayede sıkıntılarınızı daha rahat atlatıyorsunuz. Şimdi diyelimki sadaka, oruç ve namaz gibi güzel amellerden uzak bir yaşantınız var, bu durumda sizi ayakta tutan ne olmuş oluyor; başkalarının sizin hakkınızı yemesi ayakta tutmuş oluyor. Hakkınızı yiyenleri bağışlar, oruç ve namaz ve sadaka gibi s
izi koruyacak ibadetleride yapmazsanız o zaman size ne olur; kaderin size savuracağı musibetlere karşı tamamen korumasız kalırsınız. O musibetleri tüm yüküyle üzerinizde hissedersiniz. Hocam hakkımızı helal etmeyelimmi o zaman diye soruyorsanız; arkadaşlar tövbe edip etmeyeceğiniz, hakkınızı helal edip etmeyeceğiniz sizin kararınız, biz bu konuda insanlara karışmayız çünkü tövbe ettiğiniz an veya hakkınızı helal ettiğiniz an gayp aleminde bir dizi mekanizmaları harekete geçiriyorsunuz. Örneğin; o tövbeniz veya o helal edişiniz doğru niyet ve yaşantı ile desteklenmiyorsa o zaman bu kişide ters tepebilir, hayatı kötüleşebilir. Bizde insanların niyetlerini, dört duvara arasındaki yaşantılarını bilmediğimiz için, kişilerin tövbelerine veya haklarını bağışlamalarına karışıp kişinin hayatını daha beter hale getirmek istemiyoruz. Hiçmi karışmayalım; o kadarda değil, bir yanlışı görüyorsanız mutlaka uyarmak zorundasınız, aksi takdirde o yanlış sizin hesabınızada yazılıyor. İnsanları bir yanlış içinde görüyorsanız insanları uyarın, o yanlıştan dönmeleri için teşvik edin, ama tövbeye asla zorlamayın. Neden; çünkü tövbeleri veya ben bağışlıyorum seanslarını kader bir sözleşme bir ahitleşme olarak algılıyor ve kişiyi bundan sorumlu tutuyor. Hazır olmayan insanlarıda böylesine bir antlaşmaya iterseniz kişinin hayatını daha karmaşık hale getirebilirsiniz. Yanlışları hakkında uyarın, gerisini Allaha bırakın. Sefer bizden zafer Allahtan.

Özetlersek; ben hakkımı helal ettim ben affettim diyerek sıkıntılarınızdan kurtulacağınıza inanıyorsanız, bu olmayacak, çünkü yaşadığınız sıkıntıların müsebbibi başkaların sizin hakkınızı alması değil, sizin üzerinizde başkaların hakkı olması. Yani siz hakkımı helal ettim seansları yapmak yerine, hakkınızı helal edin seanslarını yapmanız gerekiyor. Ben hakkımı helal etsem, Rabbimde başkasının hakkını üzerimden kaldırmazmı; kaldırabilir, fakat sizin niyetiniz sizin amelleriniz, hangi ortamda bunu yapıyorsunuz, kimler buna vesile oldu, bunların hepsi gökte süzgeçten geçirilir. Örneğin; güzel insanlar güzel ortamlar güzel şeylere vesile olur, kötü ortamlar kötü insanlar değil. Eğer aile dizilimlerin yapıldığı yerlerde, İslamı yaşantıdan uzak tiplerin huzurunda, onların önderliğinde bunu yapıyorsanız kabul olmaz. Neden kötü ortamlar kötü insanlar hayra vesile olamıyor; çünkü hayrdan sevap doğuyor, o sevaplarıda Rabbimiz herkese her ortama nasip etmiyor. Eğer yanlış ortamlarda tüm haklarınızı bağışlamaya kalkarsanız dünya ve ahiret hayatında cırılcıplak kalabilirsiniz bizden uyarması. Örneğin; ahiret hayatında bile hakkınızı yiyen insanlardan hakkınızı alamama durumuna düşersiniz. Mahşer günü sevaplarınız az geldiğinde kimseden sevap koparamaz, günahlarınızı kimseye yükleyemezsiniz, sen o haklarını bağışlamıştın, unuttunmu derler size. O yüzden bol kepçeden dağıtmayın, en önemlisi ne yaptığınızı iyi bilin, yapacağınızı sonuçlarını hesaplayarak yapın. En doğru ibadet bile yanlış zaman ve ortamda ters tepebilir, o yüzden hakkımı helal ediyorum sonuçta, ne var bunda, bundan da bana zarar gelecek değil herhalde demeyiniz, o affetme seanslarını yanlış ortamlarda yanlış niyetler içinde yanlış kişilerin tavsiyesi üzerine ve bir kibir ve ego içinde yaparsanız; evet, o herkesi affetme seansınız ters tepebilir. Nasıl ters tepebilir, en basiti kaderin size savuracağı musibetlere karşı korumasız kalırsınız.

Değerli dostlar, birileri sizlerin hakkını yiyor ya, onların sizlerin hakkını yemesinin bile size hayrlı bir geri dönüşü var, o insanlar size inen musibetleri kendi üzerlerine çekerek hayatı size kolaylaştırıyor. Kişilere hakkınızı helal ederekte onlar artık benim sıkıntılarıma ortak olmasın demiş oluyorsunuz. Bunuda kim yapar, o haklara ihtiyacı olmayan, kendi güzel amelleri ile kendi ayağının üzerinde durmayı başaran birisi yapar. Böyle birisi eğer haklarını affederse o zaman Rabbim o kişiyi ödüllendirebilir, bağışladığı haklar, üzerindeki haklara kefaret sayılabilir. Fakat sizin yaşantınız böylesine bir ödülü hak etmiyorsa, o zaman bilinki herkese hakkınızı helal etmeye çalışmak haddinize değil, siz günahsız herkes günahkar o kibirili bakış açınızda cezasız kalmaz. Kaderin size savurduğu musibetleri en ağır şekilde hisseder ve yaşarsınz. Bilinçsiz ve yanlış yapılan ibadetlerin insanlara nasıl zarar verdiğini şimdi daha iyi görüyormusunuz. Şunu çok iyi anlamalısınız, karşınızda bir sistem bir düzen var, bir şeyi yaptığınızda veya birşeyden feragat ettiğinizde arka planda bir dizi eylemleri harekete geçiriyorsunuz, o yüzden ne yaptığınıza lütfen çok dikkat edin.
Umarız bu konuyuda anlamışsınızdır. Kısa tutmaya niyetlendiğimiz yazıyı yine uzattıkça uzattık. Hakkınızı helal edin. Kendinize, ailenize, sevdiklerinize, sizi sevenlere, vatanımıza, milletimize, ümmete ve dinimize çok iyi bakınız. Allaha emanetsiniz
. -11.03.2024



kelimelerden türemiş hurafeler