yurtdışında hoparlörden ezan okunurmu?
Anlamıyoruz, anlamıyoruz, anlamıyoruz; kim yönetiyor bu ülkeyi, kimler bu fetvaları veriyor gerçekten yapılan yanlışları anlamıyoruz. Yine Almanyadan bir haber, hoparlör üzerinden ezana izin haberi. Fazla sağa sola girmeden hemen konuya girelim...
Bakınız; ezan namaza çağrıdan da ötesi bir şey, ezan bir sembol, İslam topraklarındasınız İslam kurallarına göre yönetilen bir ülkedesiniz anlamını içeren bir sembol. Ezan İslam ülkelerine has, İslam ülkelerini tanımlayan bir semboldür, dolayısıyla gayrimüslimlerin yönettiği ülkelerde hoparlör üzerinden okunmaz. Bu İslama aykırı bir uygulama. İslama birşey aykırıysa bununda nedenleri var. Nedenide; siz eğer gayrimüslimlere ait topraklarda ezan okursanız o milletin milli damarına dokunur, İslam ve yabancı düşmanlığını kışkırtırsınız. O cemaatı hedef haline getirirsiniz. Fethetmediğiniz topraklarda ezan ulu ortam okunmaz. Nedenide kendinizi hedef haline getirmemek, size ev sahipliği yapan milleti rencide etmemek için. Bazı şehir ve eyalet yöneticileri size ezan okuma izni veriyorsa, bu bir tuzak, kendi ülkelerindeki ulusalcı damarı harekete geçirmek için yapılan bir hamle. Kullanılıyorsunuz. Sanmayınki onlar çok demokrat veya çok İslam dostu, hayır, size birşey veriyorlarsa bilinki altında bir art niyet bir tuzak var. Size ikram yapılmıyor, tam aksi tuzağa düşürülüyorsunuz, oradaki müslümanları hedef haline getiriyorsunuz. Kendi ülkemizde yaşayan bir gayrimüslim dahi sabah beşte duyduğu ezana ana avrat küfrediyorsa, orada daha kötüsünü yapacak. Bu kadar keriz olmayın. Azınlık olduğunuz, yabancı olduğunuz toplulukları niye kaşıyor, camileri hedef haline getiriyor, yabancı düşmanlığını kendi elinizle harekete geçiriyorsunuz? Bu kadar keriz bu kadar enayi bu kadar saf bu kadar aptal ve en önemlisi bu kadar cahil olmayın. Kaldıki, o art niyeti okumanıza veya görmenize gerekte yok, çünkü İslami kurallar belli, gayrimüslimler tarafından yönetilen ülkelerde ezan hoparlör üzerinden okunmaz.
Ezan bir sembol, İslam topraklarının, müslümanların yönettiği bir ülkenin sembolü. Yabancıların ülkesinde ezan okuyarakta bu sembolü anlamsızlaştırmayın. Nüfus cüzdanı, pasaport, sınır güvenliği, google maps öncesi insanlar seyehat ederken ezanla anlıyordu İslam topraklarına ayak bastığını. Ona göre kendilerini güvende hissediyor, hal ve hareketlerini biçimlendiriyordu. Günümüzde dahi, bir ülkenin Müslüman olduğunu nereden anlarsınız diye sorsanız, ezan cevabını alırsınız. Müslüman ülkelere has, müslüman ülkelerin tanımında kullanılan yegane bir unsuruda neden gayrimüslimlere satıyorsunuz? Örneğin; almanyanın bir şehrinde ezanı okudunuz, ne kazandınız? İslama ne kazandırdı bu? Hiçbir şey. Kendinize has bir sembolü satma, basitleştirme, anlamsızlaştırma ve gayrimüslimleri tahrik etme dışında birşey elde etmiyorsunuz. Allahu Teala bu şekilde, insanların kafasına vura vura İslamın yayılmasını isteseydi, ilk ezanı mekkede okuturdu. İçinizde İslam tarihini bilen ve en önemlisi o tarih doğrultusunda günümüzü okuyan kimse yokmu? İlk müslümanlar mekkede ortaya çıktı, ilk namaz mekkede kılındı ama ilk ezan mekkede okunmadı, neden acaba? Müslümanlar, müslümanların yönettiği bir yere (medine) hicret ettikten sonra ilk ezan okunmaya başlandı. Hicret öncesi ezan diye birşey yoktu. Niye hicret öncesi yoktuda, hicret sonrası oldu, içinizde bunları analiz eden kimse yokmu? Gayrimüslimlerin yönettiği bir yerde (mekke), ulu ortam ezan okunmasına Allah izin vermemiş, neden vermemiş oturunda bunu bir düşünün. O günle bugün arasında ne değiştide bugün okuyorsunuz? Müslümanların terörist olarak görüldüğü, camilere saldırılar olduğu, sağ kitlelerin artışta olduğu, İslamafobinin arttığı bir çağda hangi akla ve en önemlisi hangi İslami veriye dayanarak yabancıların arka bahçesinde ezan okuma kararı aldınız? Geçmiş ve yakın tarih müslümanların camilerde katledilişiyle dolu, bunlardan ders çıkaran kimse yokmu? Neden sizce yahudiler inançlarını gizler, kendi yönetimlerinde olmayan ülkelerde ibadetlerini gizli saklı yapar? Ya siz çok cesursunuz ya da çok cahil. Resmen tahrik ediyor, biz buradayız gelin ve bizi katledin diyorsunuz. İçimizden birileri sanki bizi bilinçli bir şekilde tuzağa düşürme peşinde. Kendi elimizle müslümanları hedef tahtasına oturtuyoruz.
Değerli dostlar; Allahu Teala peygamberimiz sav kaderini öylesine yazmadı, Müslümanlar gelecekte neler yaşayacaksa peygamberimiz sav kaderinede o olaylar ufak tefek serpiştirildi. Bizler bugün benzer olayla karşılaştığımızda, peygamberimiz sav bu durumda nasıl hareket etti onu örnek alalım diye. Örneğin; peygamberimiz sav hicreti. İnsanlık tarihinde müslümanların kaderinde hicret yazıldığı için, peygamberimiz sav'ın kaderinide hicret yazıldı. Bir mülteciyi gördüğümüzde peygamberimiz sav ve o dönemin müslümanların çektiği acı ve çileler gözümüzün önüne gelsin, mültecilere farklı bir muhabbetle bakalım diye hem peygamberimiz sav'ın kendisi mülteci konuma sokuldu hem o dönemin müslümanları. Medinedeki ensarda, mültecilere nasıl davranılması gerek, onlarda bunun örneğini bize verdi. Kıyamete kadar müslümanlar ne yaşayacaksa, peygamberimiz sav kaderinede o olaylar serpiştirildi, yaşatıldı. Kısacası, peygamberimiz sav hayatının her parçası günümüze ışık tutuyor, nasıl hareket etmemiz gerektiğini bize anlatıyor. Örneğin; ezan. Ezanla ilgili rüya mekkede inmedi, medinede indi. Gayrimüslimlerin topraklarında inmedi, müslümanların topraklarında indi. İlk ezanda medinede okundu. Mekkede ise ilk ezan, fethedildikten sonra okundu. Peygamberimiz sav döneminde yaşanan bu olaylar bize, bir yer fethedilmeden orada ulu ortam ezan okunamayacağını anlatıyor. Mantıkta bize zaten bunun böyle olması gerektiğini söylüyor. Şimdi; Allah eğer fetih öncesi ezan okunmasına izin vermiyorsa, siz niye bugün izin veriyorsunuz? Fethetmediğiniz topraklarda, müslümanlar tarafından yönetilmeyen ülkelerde niye ezanın okunmasına izin veriyorsunuz? Böyle bir uygulama İslam tarihinde yok. Siz niye bugün bunu uygulamaya soktunuz?
Peygamberimiz sav yemek yemesini, tırnak kesmesini dahi örnek alan sizler, neden bu kadar önemli ve vahim bir konuda peygamberimiz sav örnek almıyorsunuz? Bırakın ezanı, gayrimüslimler tarafından yönetilen ülkelerde camiler bile inşa edemezsiniz. İlk mescid nereye ve ne zaman yapıldı, bunu açın ve okuyun. Yokmu bu ülkede olayları önden okuyan, bu aziz milleti bir sonraki olaylara hazırlayacak olan, bu aziz milleti emin ve güven içinde bir sonraki 50 yıla 100 yıla taşıyacak olan? Size sorsak armageddon savaşına inanıyormusunuz diye, hepiniz evet dersiniz. Bu savaş ne zaman çıkacak diye sorsak, hepiniz yakın zamanda cevabını verirsiniz. Kime karşı bu savaş olacak diye sorsak, küreselcilere karşı batıya karşı cevabını verirsiniz. Eee, o zaman niye ona göre hareket etmiyorsunuz. Yaşantınıza ve eylemlerinize baktığımızda, hiçte öyle br savaşa inanıyor gibi görünmüyorsunuz. Yakında kıyamet savaşı kopacak diyorsunuz, savaşacağınız kişilerin yurdunda ama sanki 100 yıl kalacakmışcasına kocaman eserler dikiyor, üstüne ezanlada onlara meydan okuyorsunuz. Siz burada inancınızla eylemleriniz arasında bir çelişki görmüyormusunuz? Madem onlarla bir savaş çıkacağına inanıyorsunuz, hemde çok yakında, ülkelerinde eser dikme yarışına girme yerine, o ülkeleri yavaş yavaş terk etme yoluna düşmeniz gerekmezmi? Nereye baksak yapılanları anlamakta zorlanıyoruz.
Olayın detayına girmedik bile daha, örneğin ezana saygı. Ezan okunduğunda insanlar en basiti müziğin sesini kesiyor. Gayrimüslim ülkelerde ise ezan okunduğunda insanlar normal hayata devam edecek. Ne sakıncası var bunda derseniz, sanki ülkemizde ezana saygımı var derseniz, arkadaşlar; İslam ilk önce toplumu bilgilendirir, sonrası yasayı hayata geçirir. Günümüz kanunları ve yasalarıda böyle değilmi? Örneğin; resmi gazetede yayınlanmadan yürürlüğe girmemesi. İlk önce Allahın elçileri toplumu bilgilendiriyor toplumu hazırlıyor, toplum o ibadeti algılayabilecek olgunluğa geldiği zamanda ibadetler iniyor. Namaz kılın emri ilk vahiyden 12 yıl sonra gelmesi gibi. Allahu Teala ilk önce peygamberimiz sav'ın topluma hak ve hukuk, temizlik ve ahlak gibi dinin temel değerlerini aşılamasını istedi, o bir avuç müslüman bu aşamayı geçtikten sonrasıda miraç yaşandı ve namaz farz kılındı. Yani ilk önce toplumu önden bilgilendiriyor ve hazırlıyorsunuz, sonrası uygulama geliyor. Bireyleri o uygulamadan sorumlu tutma hakkını ancak bu şekilde elde edebiliyorsunuz. Toplumu bilgilendirmeden ezan okursanız ne olur, ezana yapılan her saygısızlığın hesabı size yüklenir. İslam insan gibidir. Yürüyüp koşabilmesi için, emeklemek gibi belirli safhalardan geçmesi gerek. Örneğin; namaz. Allah ilk önce abdesti indirmiş. Benim huzuruma çıkmadan önce kirlerden arının demiş. Sonrası namazı indirmiş. En sonda ezanı. Siz ama ne yapıyorsunuz, bir toplumda arınma ve namaz olmadan ezanı indiriyorsunuz. Ezanı okuduğunuz toplum ne abdest biliyor ne namaz. Kaidelere ters hareket ettiğiniz zamanda bundan hiç hayr doğarmı? Doğmaz. Ezanın anlamını bilmeyen bir yerde siz eğer ezan okursanız ezana yapılan saygısızlığın hesabı size kesilir. Bu kadarmı? Hayır. O ülkede yapılan kötülüklerin hesabıda size kesilir. Abdesti bilmeyen bir ülkede siz ezan okursanız, Allaha şu mesajı vermiş oluyorsunuz; biz bu toplumu ezan seviyesine getirdik, abdest ve namaz konusunda bilgilendirdik, belirli arınma gördüğümüz içinde ezanı okuyoruz demiş oluyorsunuz. Din Allaha ait olduğu içinde, Allah ezanla ilgili verdiğiniz bu mesajın doğruluğunu teyit edecek, o kişilerin yaşantısına bakacak, eğer yaşantı ezanla uyuşmuyorsa o zaman bilinki o kişilerin günlük hayatında yaptığı yanlışların bir hesabıda size yazılacak. İşin içinde ne kadar ince detay var, bunu görüyormusunuz? Ezan okuyoruz ne var bunda deyip geçmeyiniz. İslami protokollere aykırı hareket ederseniz, bilinki çok şey var.
Özetlersek; ezan, İslami bir sembol ve fethi sembolize eder. Müslümanların fethettiği, müslümanların yönettiği ülkeyi sembolize eder. Keyfi uygulamalarlada bu sembolü anlamsızlaştırmayın. Ezan ne zaman ve nerede okunacak bunu siz keyfinize göre belirleyemezsiniz, çünkü burada söz konusu olan şahsi bir uygulama değil söz konusu olan İslam. İslam yani Allahta ezanın bir yerde okunması için bölgede yaşayan müslümanların sayısını kriter olarak almamış, kimler tarafından yönetiliyorsunuz onu baz almış. Bununda farklı nedenleri var. Örneğin; mekkede ilk ezanın fetih sonrası okunması. Fethmediğiniz yerlerde ezan okumaya kalkışırsanız, bilinki İslama karşı hareket ediyorsunuz ve bununda size bir hesabı olur. İyi niyet içinde yaptık Rabbim, ezan okuduk, kötü birşey yapmadık ki demenizde sizi kurtarmayacak. Kaldıki Allah batı medeniyetini İslamla şereflendirmek isteseydi, o milletlerin ezanı hak ettiğine inansaydı, ezanı yayma şerefini sizemi bırakırdı? Siz biz, İslam tarihinin en kötü topluluğunamı bırakırdı. Batıyı İslamla şereflendirmeyi osmanlıya nasip etmedi, vienna kapılarına dayanan o aziz topluma nasip etmedi, sizemi nasip edecek, hadi oradan. Batıyı İslamlaştırıyoruz hayallerine dalmayın, o ülkelerin derin devletleri yedirmez size, camilere her ayak bastığınızda da fişleniyorsunuz bilginize, ikincisi siz kimsinizde Allah size nasip edecek? Bir kısmınız fetöcü, bir kısmınız adnan oktarcı, bir kısmınız nurcu, bir kısmınız süleymancı, bir kısmınız sapkın tarikatlara kendisini kaptırmış, bir kısmınızda döviz üzerinden maaş almak için yurtdışına çıkan diyanetçi, hepinizi toplasanız bir adam etmezsiniz. Dibine kadar siyasete, menfaata, ranta, kötülüğe ve hurafelere batmış tiplersiniz. İslamı yaymayı Allah sizemi bırakacak. İmam hatip ve ilahiyat fakültelerine gelirsek, bunlara ne öğretiyor ne içiriyorlar, doçentlik profesörlük makamlarını bunlar nasıl elde etti gerçekten anlamış değiliz. Bu örnek bize tekrar gösteriyorki imam hatip ve ilahiyat fakülteleri din adamı yetiştirmek için değil memur yetiştirmek için kurulmuş. Birisi (imam hatip) hakkı söylemekten korkan ezikler yetiştiriyor, diğeri ise (ilahiyat) sapkın fikirlerin üretim merkezi. Birisi memurluktan olmamak için sürekli masanın altına saklanıyor, diğeri ise İslamın içine sapkın inançları nasıl sokarım onun derdinde. Örneğin; gayrimüslimlerin ülkesinde hoparlör üzerinden ezan okutmak. İkisininde ortak noktası ne ama; müslüman genç kızları iş hayatına sürüklemek ve aile hayatını, İslamın en temel hayat taşını yok etmek. Şimdide ülkemizi yönetenler doğurganlık neden 1.7'lere düştü diye ağlayıp sızlıyor. Genç kızlara kendi ayakları üzerinde durmaları için verin gazı, meslek ve kariyer yapmaları için her türlü imkanı sağlayın, sonrada neden evlenmiyorlar diye sorun, öylemi? Vay be, ne hallere düştü güzelim ülkemiz.....