ho' oponopono nedir ve İslama uygunmu? 2. bölüm
Yazımıza bilgiler ekledikçe uzadığı için iki bölümeye ayırmaya karar verdik, ilk bölümünü "hastalıkların sırrı ve çözümü" bölümünde okuyabilirsiniz. Gelelim ikinci bölüme ve sorularımıza;
Hocam, özür dilemek ve beni affet demek bir erdemlikse, Allahın hoşuna gidiyorsa ve samimiyse o zamandamı sihir yapmış oluyoruz? Bir kelimenin sihire dönüşüp dönüşmeyeceği ne kadar tekrarladığınıza bağlı. Şimdi size basit bir soru; madem samimi bir özür içindesiniz, neden o kelimeleri hergün onlarca defa tekrarlıyorsunuz? Madem amacınız özür dilemek ve affedilmek, neden takıntılı bir şekilde o kelimeleri haftalarca hatta aylarca tekrarlıyorsunuz? Özrünüzde samimiyseniz bir özür yeter, niye konuyu haftalarca sürdürüyorsunuz? Kendinizi kandırmayın, özür bahane, siz bir birşeyleri elde etmek için bunu yapıyorsunuz. Sormazlarmı insana, özrünü yaptın, niye halen o kelimeleri tekrarlıyorsun, ruh hastasımısın ya da amacın ne senin diye sormazlarmı. Lütfen kendinizi ve Allahı kandırmayın, özür dilemek isteyen birisi bir defa samimi bir şekilde özrünü yapar sonrada hayatına devam eder, birisi ama eğer o özrü devam ettiriyorsa o zaman orada niyet farklı. Eğer niyetiniz samimi özür ve af dilemekse buyurun bunu yapın, fakat o özrü gün içinde yüzlerce defa tekrarlarsanız haftalarca sürdürürseniz o zaman kaderi salak yerine koymayın, özrünüz samimi olsada özürünüzü maddi bir beklenti karşılığında yaptığınız apaçık ortada. Çıkar hesaplarıyla yapılan bir özrü ve affıda Rabbimiz kabul edermi, akıl var mantık var; etmez. Erdemlik bu değil dostlar. Siz eğer manevi veya maddi karşılık beklemeden kişilerden af ve özür dileyebiliyorsanız, erdemlik ve Allahın kabul edeceği özür bu.
Hangi şartlar altında özrümüzü Rabbimiz kabul eder? Birincisi; özür ve af modundaysanız o zaman insanları kırmamak ve üzmemek için çok daha hassas olmanız gerekiyor. Af ve özrün kabulü tekrar yapmama şartıyla gelir, bir yandan af ve özür diliyor diğer taraftan insanlara saydırmaya insanlara zulmetmeye insanlar hakkında kötülük beslemeye devam ediyorsanız bilinki günahlar size katlanarak yazılıyor. Kötülükle iyilik bir arada olmaz, eğer özür ve af dileme temeline dayanan bu tekniği hayatınızın bir parçası haline getirmek istiyorsanız diliniz ve kalbinize çok hakim olmak zorundasınız, aksi takdirde çok ağır bir günah yükünü omuzlarsınız. İkincisi; özür ve af dileyecekseniz bunu kişinin yüzüne söyleyin, samimi yüzleşme ve nefsi terbiye ancak bu şekilde olursa olur. Kaldıki, hawaii'lı kabilelerin bin yıllardır uyguladığı bir yöntemi uyguluyorum diyorsanız, o zaman zaten özrünüzü kişinin yüzüne söylemek zorundasınız çünkü uygulama bunu emrediyor. Eğer kişinin yüzüne söylemeden birşeyler yapıyorsanız, bizim şaşkın psikiyatristin yaptığı gibi, o zaman uygulamanızın adına ho'oponopono demeyin, çünkü değil. Üçüncüsü; başkaların günahları için özür ve af dilemeden öncesi kendi günahlarınız için af ve özür dileyin. Kendi yanlışlarınız dağ gibi ortada durur ve arınma beklerken, başkaların günahları için af ve özür dilemeniz Allah nezdinde samimi bulunmaz. Siz eğer kendi yanlışlarınıza özür ve af dilemeden başkaların yanlışlarına özür ve af dilemeye başladıysanız bilinki yanlış yoldasınız.
Dördüncüsü; eğer kendi yanlışlarınızdan ötürü af ve bağışlanma dileyecekseniz, günahlarınızın birisine odaklanıp diğerlerini görmemezlikten gelmeyin. Bir günaha odaklanıp diğerlerini görmemezlikten gelirseniz, o günahın arınmasıyla ilgili bir menfaat beklentisi içinde olduğunuz izlenimi doğar, özrünüz Allah nezdinde samimi bulunmaz. Manevi boyutta özrünüze yanıt verende şeytanlar olur, büyücü olarakta kayıta geçersiniz. Beşincisi; varsayalımki tüm günahlarınıza odaklandınız, bu durumda kalbiniz ve nefsiniz mutmain oluncaya kadar özür ve af kelimelerini bir kaç defa içinizden söyleyin, sonrası konuyu kapatın. Kelimelerin bol tekrarı işi sihir ve büyü boyutuna götürür, kendinizi o boyuta taşımayın. Taşıyıp taşımadığımızı nasıl anlarız hocam diye soruyorsanız; Rabbimiz niyetinizi samimi bulup özür ve af dilemenizi kabul eder ve önünüzü açarsa, o konuyla ilgili ömür boyu herşey rast gider, önünüzü açan sihir ve büyüyse ama o zaman o konuda sürekli sıkıntılar yaşarsınız. Bir sıkıntınız gidiyor sonrası ama yine geliyorsa bilinki yanlış çözümler içindesiniz, rahmandan değil şeytandan yardım alıyorsunuz, başkasına inen para, huzur ve mutluluğu kendinize yönlendirmeye, hırsızlık yapmaya çalışıyorsunuz. Altıncısı; eğer başkası adına özür dileyecekseniz, o kişi size yanlış yapıtığı anda bunu dileyin. Güçlü olan minderde rakibini yenen değil, öfkeli olduğunda kendini kontrol edendir. Eğer hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, birisi size yanlış yaptığı an o kelimeleri içinizden söyleyin, Rabbim ben ondan razıyım, Rabbim ben ona hakkımı helal ettim kelimelerini o an size yanlışlık yapıldığında söyleyin. Bayram yok seyran yok, ortalıkta hiçbir şey yokken o kelimelerin tekrarı ile dolaşmanızın Allah nezdinde fazla bir anlamı yok, size yanlış yapıldığı anda söylemenizin ama çok anlamı var.
Herşeyi İslami açıdan doğru yaptığımızı varsayalım, o zaman ne olur? Özür ve affı hangi konuda diliyorsanız o konuda Rabbim belirli günahlarınızı bağışlayabilir, bu bağışlama hayatınızı değiştirmek için, bir konuda önünüzü açmak için yeterlimi; bu tür tekniklerden fazla birşey beklemeyin deriz. Örneğin; bir atanızın miras kavgasında kardeşerine baskın geldiği ve haksız yere bir çok mala konduğunu varsayın veya birisini kefil olmak için ikna edip tüm banka borçlarını o kişiye yüklediğini varsayın, birilerini bu boyutta mağdur ettiğiniz zamanda o insanlardaki mağduriyet bir kaç nesil sürüyor. O ailenin bir kaç nesli yokluk ve garibanlık yaşıyor. Şimdi; atanızın işlemiş olduğu ağır bir günahtan ötürü bir sülale bir ömür yokluk içinde bir hayat sürdürdü, sizce bu insanların hakkı beni affet, seni seviyorum ve teşekkür ederim demekle ödenirmi? Akıl var mantık var, ödenmez. Size böyle bir kötülük yapıldığını, kendinizin çocuklarınızın hatta torunlarınızın o mağduriyeti yaşadığını varsayın, siz sizi mağdur eden ailenin bir özürle bu işten kurtulmasına rıza gösterirmiydiniz? Göstermezdiniz, o zaman Allah niye göstersin.
Değerli dostlar; bir konuda rızkınız kapalıysa bu bir yanlışınızdan ötürü değil, çok ağır yanlışlarınızdan ötürü kapanıyor, o yanlışlarıda bir özürle kapatabileceğinizi sanmayın. Bu tür arınma tekniklerine yönelenler, pozitif kavramlarla hayatı değiştirebileceklerine inanıyor, yanılıyorlar. Sıkıntılarınızın müsebbibi kelimeler veya hayata bakış açınız değilki, doğru kelimeler veya doğru hayat bakışıyla hayatınız değişsin. Siz ve atalarınız fiziki anlamda çok ağır günahlar işlediğiniz için bu durumdasınız. Yılların yanlışınıda ya yılların acısı kaldırır ya da yılların pişmanlığı. Bu iki süreçten herhangi birisini geçirmedende sıkıntılarınızın kalkmasını bekliyorsanız, kalkmayacak. Kader sizden bir ömür af ve özür bekleyecek, bunuda son nefesinize kadar bekleyecek. Hocam son nefesime kadar bekleyecekse, ben öldükten sonra kaldırmış bana ne faydası var derseniz; sizin yaşadıklarınızı çocuk ve torunlarınızda yaşayacak, yaşadığınız garibanlığı uğradığınız zulumleri, kapanmış rızıkları onlarda yaşayacak, en azından onların yaşamaması onların üzerinden kalkması sizi mutlu etmezmi? Sizden önceki atalarınız halt işlemiş cezasını siz çekiyorsunuz, sizde onların aksine bir ömür iyilik yapın, onun meyvelerinide çocuk ve torunlarınız görsün. Arınma teknikleri veya zikir seanslarına yönelen insanların yanıldığı nokta bu, yaptıkları şeylerin sonuçlarını hemen alacaklarını sanmaları. Siz bu yanılgıya düşmeyin. Eğer arınma yöntemleriyle birşey bekliyorsanız, yıllarca ama yıllarca bekletileceksiniz. Bu işlere girmeden baştan bunu kabullenin. Allah işi sabır işi. Allahtan bekliyorsanız bol bol sabredeceksiniz, çünkü Allahta bol sabretti. Bir kişiden bir nimeti (örneğin işitme, görme, mal, aile vs) almadan öncesi Allah bir atanızın o konuyla ilgili bir ömür yanlışına sabretti, gelen ikinci nesil o kötülükte israr etti Rabbimiz onada sabretti, gelen üçüncü nesilde ama halen o kötülükte israr edince o zaman Rabbimiz bu sülale bu nimetimi haketmiyor dedi ve dördüncü nesilden o nimeti aldı ve bir kaç nesil o nimetin yokluğunu yaşamadan, değerini bilmeden o nimeti o aileye geri vermeyecek. Allahtan birşey bekliyorsanız ceza hemen inmediği gibi, nimetinde hemen inmediğini bilin. Dua veya ibadetlerinizin hemen karşılığını görmezsiniz, lütfen sabredin. Eğer hemen görüyorsanız, bu tekniği uygulayanlarda olduğu gibi, o zaman cinler ve şeytanlar araya girmiş demektir. Bakınız; bir konuda rızkınızın kapanması için o konuda çok ağır günahlar işlenmiş olmalı, o ağır günahlarıda özür ve af dilemekle geçiştiremiyorsunuz, mutlaka kefaretini ödemek zorunda bırakılıyorsunuz. Özür dilerim dileyenlerse böyle bir bedel ödemiyor, ödemedikleri içinde bu tür arınma tekniklerinden fazla birşey beklemeyin. İslam hakkında ne demiştik; İslam kıssas dini demiştik. Dilinizle af diliyorsanız, dilinizle işlediğiniz günahlar kadar arınırsınız bilginiz olsun.
Bu tekniğin bize hiçmi yararı yok, ders çıkarmamız gereken bir noktası yok? Olmazmı, elbette var; birincisi, devleti yöneten ben olsaydım o ritüeli her muhtar tarafından kavgalı insanları barıştırmak için uygulatırdım, ana okulundan itibaren çocuklarada öğretirdim. O saf haliyle o geleneksel haliyle bence çok müthiş bir teknik, büyük ihtimalde peygamberlerin öğretisinden geliyor. İkincisi; bu tekniği birisini üzdüğünüz veya kavga ettikten sonrası yüzüne söylerseniz, özür dilerim, beni affet, hakkını helal et, hakkımı helal ettim, iyiki hayatımdasın, hayatıma zenginlik kattın, herşey için teşekkür ederim, seni seviyorum derseniz müthiş olur. Bu şekilde uygulanırsa boşanmalar azalır, aile içi kavga ve gürültüler, psikiyatristlere ihtiyaç azalır vs. Üçüncüsü; birisi size kötü davrandığı esnasında o an size bağırırken bunları içinizden söylemeniz, Rabbim ben onu affettim sende affet, ben ondan razıyım sende razı ol, beni ve onu bağışla, ikimizi affet demeniz, yani mağdur edildiğiniz anda kişi için dua etmeniz müthiş olur. Bunlar size ne kazandırır; ne kazandırmazki, bir tarafta kişiye lanet okumak var diğer tarafta sürekli iyilik dilemek var. O iyi dileklerinizde gökte birike birike, bir gün şifa olarak huzur olarak karşınıza çıkar. Sizde çıkmazsa çocuklarınızda çıkar. Dikkatinizi çektiyse, bu tekniği nasıl ve ne zaman kullanabilirsiniz dediğimizde zenginlikten veya mevki makamdan bahsetmedik, teknik ne amaçla ortaya çıktıysa, o da kavgalı bireyleri barıştırmak o yönde size örnekler verdik, o yönde uygulama gösterdik.
Özetlersek: yaptığınız birşeyin hayr veya şer olarak size geri dönebilmesi için ya bir Ayete göre hareket etmek zorundasınız ya da bir Ayeti çiğnemiş olmalısınız. Hayatınızı değiştirebilecek güç Ayetlerde yatıyor. Bu uygulamadan alınan sonuçların bir sihir boyutu var bir de İslami boyutu, İslami boyutuda bir Ayete dayanıyor; "Affetsinler, hoş görsünler! Öyle ya, onları bağışlamanıza karşılık Allah’ın da sizi bağışlamasını istemez misiniz?" (Nur Süresi; 22). Eğer siz bağışlar ve affederseniz Allahta sizi bağışlıyor. Bu tekniğin kelimelerin tekrarından kaynaklı bir sihir boyutu, birde İslami boyutu var; başkasını affederek sizden birşeyin silinmesi. Örneğn; çocuğunuz geceleri ağlıyor ve siz tüm gece başında eziyet çektiğinizi varsayın, siz o an sinir krizi geçirme ve saldırgan olma yerine, sakinliğinizi koruyabilirseniz yaşadığınız o sıkıntı dolu geceleri helal ederseniz, o sabrıda haftalarca gösterebilirseniz, o zaman çocuğunuzun uyumamasına sebep olan günahı Rabbimiz bağışlayabilir ve çocuğunuzun rahat rahat uyumaya başladığını görebilirsiniz.
Olayın İslami sırrı bu, yaşadığınız bir sıkıntıda o sıkıntıyı size yaşatanları affedebilirseniz, o süreç içinde sabrınızı şükrünüzü o pozitif ruh halinizi koruyabilirseniz, o zaman Allahta örneğin geceleri ayakta kalmanıza sebep olan o sıkıntıyı sizden kaldırabilir. Daha fazla bu konuda kulumu imtihan etmeme gerek yok, ne kadar zorlarsam zorlayayım o sakinliğini şükrünü bırakmıyor, daha fazla imtihan etmeye gerek kalmadı diyebilir. Püf nokta şu; siz bir sıkıntı yaşarken o an bu özrü yaparsanız o an insanları bağışlarsanız bunun faydası var, herhangi bir sıkıntı yaşamadan eğer sağa sola barış mesajları gönderirseniz bunun fazla anlamı yok. Esas olan kızgın ve öfkeli, mağdur olduğunuz an takınacağınız tavır, lay lay lom günlerinizdeki tavrınız değil. Özrünüz veya birisini bağışlamanız ne kadar ağır şartlar altında gerçekleşiyorsa, üzerinizden kaldırabileceğiniz günahlarda o kadar ağır günahlar olur. Bir husus daha; "İyiliğin karşılığı ancak iyiliktir" (Rahman Süresi; 60). "Kim iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar" (En'am Süresi; 160). "Bir kötülüğün cezası onun benzeri bir kötülüktür" (Şura Süresi; 40). İslam dini kıssas dini; iyiliğin karşı iyilik, kötülüğün karşılığıda denginde bir kötülük. Bu Ayetler bize ne anlatıyor; iyiliğin karşılığında iyilik görürsünüz ama denginde bir iyilik görürsünüz diyor. Örneğin; malınızın artmasını istiyorsanız, parayla ilgili hayr yapınki parayla ilgili kazancınız artsın. Örneğin ho' oponopono tekniğinde sadece dilinizle ibadet yapıyorsunuz, dil ile yaptığınız ibadettede sadece dil ile ilgili sıkıntıları kaldırırsınız, örneğin insanlarla daha az kavga gürültü edersiniz. Konu uzadıkça uzadı, burada bitirelim inşallah, umarız olayı anlamışsınızdır. Her yazımızda kısa ve öz tutmaya niyetleniyoruz, sonrası konular genişledikçe genişliyor ve yazı uzuyor. Anlatılacak elbette daha çok konu var, ama bizce yeterli. Sizin için bu konuya farklı açılardan ışık tutmaya çalıştık, umarız sizin için hayrlı ve aydınlatıcı yazı olmuştur. Kendinize, ailenize, sevdiklerinize ve milletimize çok iyi bakınız. -10.06.2023