şeriat nedir ve neden var?
Günümüzün Konusu: şeriat hükümleri. İslam dininde bir suç işlediğinizde, örneğin hırsızlık yaptığınızda cezalandırılmanız gerekiyor. Bu cezanın amacı ne, neden Rabbimiz böylesine bir emir indirmiş, bunun amacı ne, bugünki konumuzda kısaca bunlara değinmeye çalışacağız, umarız sizin için hayrlı ve aydınlatıcı bir yazı olur.
Nereden çıktı bu konu? Şuan bu konu gündemde, birileri şeriata küfretmekte birbiriyle yarışıyor, bizde hem onlara uyarı hem sizlere şeriatla ilgili bilgilendirme mahiyetinde bir yazı kaleme alalım istedik, umarız arzu ettiğiniz bilgileri bu yazımızdan çıkarırsınız. Şeriat nedir? Allahın hükümleridir.
Şeriata düşmanlık eden, o zaman kime düşmanlık etmiş oluyor? Allaha.
Bu düşmanlığı edenlerin akıbeti ne olacak? Ülkeden kovulmak olacak. "Allah’a ve peygamberine karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır" (Maide Süresi; 33). Onlar idam edilmeyecek, öldürülmeyecek, sadece sürgün edilecek?
Neden ölüm değilde sürgün, bunlar ölümü hak etmiyormu? Elbette hak ediyor, fakat onlar bu dünyadan bu kadar ucuz kurtulmamalı. Yeryüzünü çok kötü bir süreç bekliyor, üçüncü dünya savaşı, kıtlık ve sonrası ecüc mecücler. Örneğin; avrupada çiftcilerin ayaklanması öylesine değil, bir üst akıl gıdaya erişimi zorlaştıracak ve buda tam bir savaşın ortasında gerçekleşecek. Bu olduğu zamanda siz avrupadaki kaosu o zaman görün. Tüm bu süreç içinde de en güvenilir ve yaşanılır yer ülkemiz olacak. Bu insanları, hayran oldukları medeniyetlere sürgün edip hayat orada rahatmı değilmi orada gerçekten demokrasi ve insan hakları varmı yokmu bunu göstermek gerekiyor. Kendi topraklarının değerlerine düşman kesilmenin bedeli ve acısını bunlara yaşatarak öğretmek gerekiyor. Öldürmek yerine, yeryüzünde biraz sürünsünler, ülkemizde ne kadar rahat bir yaşantı içindeymişler bunu yaşayarak öğrensinler. Allahın Ayeti ne diyor sürgün edilenler hakkında, bu onların yeryüzündeki aşağılayıcı cezası diyor, yani onların kaderine bizler aşağılanmak yazıyoruz diyor Rabbimiz, bizde istiyoruzki onlar bu aşağılayıcı cezayı iliklerine kadar hissetsin ve yaşasınlar.
Hocam, bu insanların kendi değerlerini savunma hakkı yokmu? Elbette var, fakat ev sahibinin değerine küfrederek düşman kesilerek değil. Siz almanya'ya göç ettiğinizi varsayın, siz alman halkının değerlerine sövmeye başlar ve almanya'nın size aitmiş gibi davranmaya başlarsanız ne yaparlar size? İlk önce sizi akıl hastanesine tıkarlar sonrada hadi ülkene derler. Siz eğer bir yerden kaçıyor, bir millette size sahip çıkıyor, aşını toprağını sizinle paylaşıyorsa o zaman siz o milletin değerlerine saygısızlık edemezsiniz. Günümüzde değerlerimize küfreden ve topraklarımız üzerinde hak ilan edenlere bir bakın, bunlar ya ülkemize sağdan soldan göç edenler, ya da bin yıllardır bizimle birlikte yaşayıp sürekli bize içten ihanet eden rum, ermeni ve yahudiler. Bu iki kesimede artık bu ülkenin kime ait olduğunu hatırlatmanın vakti geldi diye düşünüyoruz. Unutmayınız arkadaşlar; günümüzde olduğu gibi, yüz yıl önceside istanbul ve kıyı şehirlerimiz işgal altındaydı. Bu işgalden topraklarımızı kurtarmak içinde gazi Mustafa ne yaptı? Anadolu Türk'üne sığındı. Anadolu'ya çıkartma yaptı ve gelin kurtarın bizi dedi. Bunu yaparkende anadolu Türk'ünü neyle ikna etti? Hilafet yani şeriat elden gidiyor, bunları kurtarma vaadiyle ikna etti. İnzivasına yani köyüne çekilmiş şanı yüce o büyük anadolu Türk'üde bu davetiyeyi kabul etti ve düşmanı eze eze topraklarımızdan çıkardı. Ne adına bunu yaptı? Şeriat yani Allah adına.
Aradan yüz yıl geçti ve bak görki anadolu Türk'ü yine aynı senaryo ile karşı karşıya. O büyük anadolu Türk'ü yine anadolu'ya kendi köyüne kendi haline çekilmiş, yine kıyılarımız ve istanbul işgale uğramış, yine düşmanın ittihati terakki (chp) üzerinden tüm ülkeyi ele geçirme girişimleri ve yine şeriata yani değerlerimize laf sokmalar ve küfürler. Ne dersi çıkarmalıyız buradan? Demek topraklarını kurtardıktan sonrası öylesine köyüne çekilip devletini sahipsiz bırakmaman gerekiyormuş. Bu hatamızı not ettik ve bir daha tekrarlanmayacağını size söz verebiliriz. Bu hatamızı düzeltmemiz içinde ne olması gerek? Kader bize ikinci bir fırsat sunması gerek. Neyin fırsatını? Son 500 yıl birileri seni sürekli kazıkladı, sana ihanet etti, bunun kıssasını al fırsatı. Şuan yüz yıl öncesinin ortamını yaşamamızın nedeni bu, kader bize ikinci bir fırsat sunuyor. Kadersel bir döngünün içindeyiz, bunu sebebide kapanmamış hesaplar. Günümüzün kutuplaşması, birilerin pervasızca şeriata ve atalarımıza saldırmasının nedenide bu; kader şimdiden insanları ait oldukları cepheye savurmaya başladı. Ne olacak şimdi? Şundan emin olabilirsiniz, bunların sonu çok kötü olacak. Arkadaşlar; tarih tarihten ders çıkarmayanlara tekerrür eder. Geçen yüzyıl Allahu Teala gazi mustafayı ortaya çıkardı, bu sefer ondan da keskin olanı ortaya çıkarır, çünkü bu millet her yüz yıl bu hainliklerle bu hainlerle uğraşamaz.
Onların haklı yanı olamazmı? Bakınız; önemli olan Allah nezdinde haklı olmanız, çünkü sizin ve ulusunuzun kaderini yazan Allah. Bu insanlarında Allah nezdinde hiçbir haklı yanı yok, çünkü üzerinde hak iddia ettikleri topraklar onlara ait değil. Allah nezdinde toprakların sahibi seçimlerle değil, vatandaşlıkla değil, kanla belirlenir. En çok kim o topraklar uğruna kan döktüyse, Allah nezdinde toprakların sahibi o. Yüz yıl öncesi ve halen bu topraklar uğruna en çok şehidide kim veriyor; anadolu Türk'ü. Dolayısıyla bu toprakların sahibi Allah nezdinde anadolu Türk'ü. Kafkas ve Balkan Türk'ü bile değil, anadolu Türk'ü. Dolaysıyla Rabbimiz, andolu Türk'ün rızası olmadan bu toprakların kaderini başkalarının yazmasına müsaade etmiyor. Örneğin; o yüzden düşmanlarımızın kurdukları tuzaklar sürekli boşa çıkıyor. Hocam ben anadolu Türk'ü değilim ama benim atalarımda bu topraklar uğruna şehitler verdi diyorsanız, ne mutlu size, Rabbim atalarınızın şehitliğini kabul etsin, sizede vatan uğruna savaşmayı nasip etsin. Fakaat, sizin milletiniz toplam şehitlerin yüzde 5 veya 10, hadi diyelim 20 'sini anca oluşturuyorsa, bu sizlere yüzde 80-90 'nın hakkına konma yetkisini size vermez. Örneğin; mecliste 100 sandalyeden 5-10 tane sandalye verir, dahası değil. Azıcık şehit veriyor olmanız, toplam şehitlerin yüzde 80-90 'nını oluşturan anadolu Türk'ün malına konma, onlar üzerine tahakküm hakkını size vermez. Bu şuna benzer; mirastan yüzde 5 hakkı olan birisinin mirastan yüzde 90 hakkı olanın payına konmaya çalışmasına benzer. Bunada Allahu Teala hiç razı olmaz bilginize. Ne zamana kadar bu böyle kalacak; bir sonraki savaşa kadar. Bir sonraki savaşta tapular yeniden dağıtılıyor ve kural yine aynısı; en çok kimler o topraklar uğruna mücadele ediyor, kan döküyor ve veriyorsa, bir sonraki yüz yıl için o toprakların sahibi yine onlar oluyor. Değerli dostlar; toprağa ihanet edildiğinde can, mal, namus, inanç vs herşey elden gittiği için Rabbimiz o toprağın tapusunu herkese vermiyor, canıyla savunan birisi ancak o toprağın değerini bilir, ihanet etmez diyor ve toprağa sahiplenmekle ilgili böylesine ağır bir şart getiriyor. Neden Allahın yasalarını bilmemiz gerekiyor, bunun önemi ne, bunu şimdi daha iyi anlıyormusuz? Allahın yasalarını bilmeniz, en basiti haksız yere birşey üzerinde hak ilan edip Allahın gazabını üzerinize çekmenize engel olur.
Biz burada bir tarafı savunurken, bunu siyasi veya sosyoekonomik konumumuz doğrultusunda savunmuyoruz, Allahın yasaları bunu emrettiği için savunuyoruz. Allahın yasalarıda bu insanların bu topraklar adına herhangi birşeyi söyleme hakkı olmadığını, inancımıza saldıran ve fitne yayanlarında sürgün edilmesi gerektiğini emrediyor. Yani, bunlar son yüz yıl içinde nasıl sağdan soldan kovulup ülkemize göç ettilerse, bu topraklardan da kovulacaklar. Kaderin bunlara her yüz yıl biçtiği ceza bu. Üzerlerinde ne tür lanet varsa, nereye yerleşirlerse yerleşsinler kendilerini ağırlayan millete ihanet ediyorlar. Kaderde onların bu ihanetini onları o topraklardan uzaklaştırarak cezalandırıyor. Allahın Ayetleri neyi emrediyorsa, örneğin sürgün edilmek (Maide Süresi; 33), kader onlara o cezayı kesiyor. Bizim ama bu topraklar üzerinde söz söyleme hakkımız var, çünkü biz anadolu Türk'üyz. Örneğin; büyük dedem conkbayır muharebesinde şehit düştü, dedem gazi Mustafanın muhafız alayında yer aldı, babamda komando olarak kıbrısta görev yaptı. Bizim ailede anadolunun ortalaması, yani anadolunun her hanesinde bu şehitler bu kahramanlıklar var, hatta dahası var. Kısacası bizlerde bu ülke adına söz söyleme hakkı var, bizde şeriat diyoruz. Neden?
Şeriatın yani Allahın yasaların bize ne faydası var hocam diyorsanız, gelelim buradan Allahın yasalarına; bir günah işlediğinizde bu neden yeryüzünde cezalandırılması gerek bunun altındaki sırrıda gün yüzüne çıkaralım inşallah, umarız sizin için hayrlı ve aydınlatıcı bir bilgilendirme olur. Biliyorsunuz değerli dostlar, Rabbimiz birşeyi emrediyorsa mutlaka bunun altında insanlık adına çok hayrlı nedenler vardır, burada gördüğümüz şeyde o; işlediğiniz her amel size bağlı nesillere ve göğe (levh-i mahfuz) kol salıyor, ağacın dalları ve kökleri gibi. Göğe uzanan kollar o amellerden kişinin geleceğini belirliyor, kişinin köküne yani kendisinden sonraki nesillere uzanan dallarda o amelin bir sonraki neslin geleceğini belirlemede katkıda bulunuyor. Yani; her ameliniz lev-i mahfuza ve neslinize doğru bir dal salıyor, göğe uzanan dal ile kendi geleceğiniz, nesillerinize uzanan dal ilede onların geleceğini belirliyorsunuz. Buradan bir çoğunuz konunun nereye gideceği ve şeriat yasaların ne amaçladığını çıkarmıştır. O zaman sizi daha fazla gizemde tutmayalım; şeriat yasaları ne yapıyor? Nesillere uzanan dalı kesiyor. Bir atanın işlediği günahın nesillere seriyat etmesi ve onlarıda bozmasına engel oluyor. Örneğin; hırsızlık. Bir hırsızlık yapıldığını varsayın, bu durumda Allahu Teala o kişinin elini kesmenizi emrediyor. "Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık, günahtan uzak durmaları için ceza olarak Allah'tan olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir" (Maide Süresi; 38).
Rabbimiz neden bunu yapmamızı istiyor? Nedeni şu; hangi uzuvla günah işlerseniz, o uzuvdan göğe ama aynı zamanda nesillerinize uzanan bir bağlantı oluşuyor. Nasıl bir bağlantı? Bir önceki hayat hakkında ne demiştik; benzer günah işleyenler aynı sülale, millet, ırk vs içine atılıyor demiştik. Yani atanızın işlemiş olduğu günahı bir önceki hayatınızda sizde işlediniz yani o günah sizde de yüklü. Fakaaat, olayın ilginç tarafı o günah kapıları kapalı olarak doğuyorsunuz. Bir önceki hayatınızda işlediğiniz günahlar doğar doğmaz aktif olmuyor. Ne zaman aktif oluyor? Allahu Teala bir sülalede 4 nesli gözlemliyor, ne zaman o dört nesilden birisi o günahı işlerse o zaman o günah o sülalede aktif oluyor. Aktif olunca ne oluyor? Hangi uzuvla günah işlenirse, o günah ile o günahtan sorumlu şeytan kabilesi arasında bir boyut kapısı açılıyor ve şeytanlar davet ediliyor. Sonrada o şeytanlar o uzuva yerleşip o günahla ilgili size vesvese vermeye ve sizi o günaha itmeye başlıyor. Şeriat yasalarını uyguladığınız ve kişinin o uzvunu kestiğinizde ne oluyor; o boyut kapısını kapatmış oluyorsunuz. O boyut kapısı sadece o kişidemi kapanıyor; hayır, o kişiye bağlı tüm sülalede. Kişiyi cezalandırarak o kişinin günahını silmiyorsunuz, çünkü bu kişiyle Allah arasında, kişinin uzvunu keserek siz sadece o günahı o sülalede yeniden pasif duruma getirmiş oluyorsunuz. İşlenmiş olan günahtan ötürü o sülalede açılan boyut kapılarını kapatmış oluyorsunuz.
Ne kadar muhteşem düzen değilmi? Rabbimizin bizleri bir önceki hayatta işlediğimiz yanlışlarla doğrudan yüzleştirmemesinemi şükredeceksiniz, dört nesil bizlere sabır göstermesinemi şükredeceksiniz, yoksa o günahı o sülalade aktif eden kişi üzerinden o günahı yeniden o sülalede kapatma imkanınamı, olayın neresine baksanız şükrediyorsunuz.
Arkadaşlar, biz yıllardır neyle uğraşıyoruz? Ataların günahıyla uğraşıyoruz. Şuan ülkemizde en popüler arınma teknikleri hangileri? Bilinçaltı terapileri üzerinden atalarla bağ koparma seansları. Çember kurup ağlaşmalar ve sövmeler. Bu seanslarıda yapanlar kim? Sabah akşam şeriata küfredenler. Şuan şeriat, yani Allahın yasaları uygulanmış olsaydı onlar o terapilere ihtiyaç duyacaklarmıydı? Hayır, şuan çok huzurlu ve rahat bir hayat içinde olacaklardı. Bir kız çocuğu tecavüz edilip öldürüldüğünde, birisi vahşi şekilde katledildiğinde bu zümre idam diye bağırmıyormu; bağırıyor. Gerek atalarla bağ koparma gerek idam, bunların çağırdığı ve aradığı şey şeriat değilmi; evet, öyle. O zaman bunlar neden şeriattan nefret ediyor; cehalet arkadaşlar cehalet. Bir kısmı Allahtan nefret ediyor bir kısmıda zır cahil. Bunlar şeriatın ne olduğunu maalesef bilmiyor. Bunlar şeriatı Taliban veya DEAŞ üzerinden okuyor. Taliban ve DEAŞ'ıda kim kurdu? Yabancı istihbarat örgütleri.
Nedir o zaman şeriat? Bu zamana kadar anlatılanın aksine, şeriat yasaları sevaplarla ilgilenmez, günahlarla ilgilenir. Birşeyin sevap hanenize yazılması için o şeyi kendi özgür iradenizle yapmanız gerekiyor, dolayısıyla İslamda kişiyi sevaba zorlama diye birşey yok ve olamazda. Örneğin; şeriat yasaları kişiyi namaza veya ibadetlere zorlayamaz. Bu tür sapkın uygulamaların Allahla hiçbir ilgisi yok, bunlar kalplerini şeytanların esir aldığı tiplerin ve yabancı istihbaratcıların zihninden türemiş inançlar. Bu tür inançların İslamı ürkütücü, baskıcı ve korkutucu bir inanç gibi göstermeye çalışmaktan ötesi amaç gütmüyor. Hocam bir kelime ile şeriatı bize özetlermisiniz derseniz; adalet. Şeriat adalet demektir. Size basit bir soru; adalet istiyormusunuz? Eğer istiyorsanız, eğer bir atanın işemiş olduğu günahtan ötürü nesillerin etkilenmesini istemiyorsanız, kişinin yaptığı yanında kar kalmasını istemiyorsanız o zaman şeriat kanunları, yani Allahın kanunlarını uygulama dışında bir alternatifiniz yok.
Şunu çok net anlayınız; Rabbimiz birşeyi yapmamızı istiyorsa bilinki bu Rabbimiz için değil bilinki bu emir imtihan veya sınanmamız içinde değil, bilinki bu emir sadece ve sadece bizim için, bizlerin yeryüzü hayatını kolaylaştırmak için. Eğer Allahın emirlerini yerine getirirseniz bilinki kazanan siz olursunuz, hayatınızın kolaylaştığını görürsünüz, getirmezseniz olan yine size olur. Ne kadar ilginç; bu soysuz tipler herkesin önerilerini uyguluyor, Allahın önerilerine gelince ama düşman kesiliyor. Soyu sapı belli olmayan yazarlar birşey önerdiğinde hemen atlıyor ve uyguluyorlar, Allah önerdiğinde ise düşman kesiliyorlar. Bu dünyada Allahtan nasibini alamayan biriside ahiret hayatında alırmı? Almaz. Buradanda bunların ahiret hayatındaki akıbetini siz çıkarın.
Yazımızı kısaca özetlersek; şeriat kanunları kişinin sevapları ile ilgilenmez, kişinin mahreminde işlediği günahlarlada ilgilenmez, şeriat yasaları sadece toplumsal düzeni bozacak, aleni günahlarla ilgilenir. Bunu yaparkende kişinin günahını silmez, çünkü kişinin günahı silinmesi için kişi günahı için pişmanlık duyguları yaşaması ve bir daha yapmamak üzere tövbe etmesi gerek, bu da kişinin kalbiyle Allah arasında birşey, kişinin kalbinede ne biz ne siz ne de devlet karışabilir veya müdahale edebilir. Şeriat kanunları kişiyi sevaba zorlayamıyorsa, mahreminde işlediği günahlara karışmıyorsa, kişinin günahınıda silmiyorsa o zaman ne yapıyor; o günahın masum nesilleri kirletmesine engel, başkalarınada caydırıcı bir mesaj oluyor. Diyeceksiniz, hocam o kişinin çocuklarıda bir önceki hayatında o günahı işlemiş olmalı, o günah zaten onlarda da vardı; haklısınız, fakat Rabbimiz merhameti gereği bizleri doğar doğmaz bir önceki hayatımızın günahları ile yüzleştirmiyor, ilk önce yasalarını indiriyor ve uyarıyor; "Peygamber göndermedikçe hiçbir topluluğu azaplandırmayız" (İsra Süresi; 15), sonrası o günahı yeniden işlenip işlemeyeceğimize bakıyor. Süre olarakta 4 nesil belirlemiş. Sizden önceki 3 nesilden birisi o günahı işlerse, ancak o zaman o günah kapısı sizde açılıyor ve şeytanlar davet ediliyor. Kişiden o kıssası aldığınızda da ne oluyor; kişinin uzvu gittiğinde o uzvun açtığı günah kapılarıda o uzuvla birlikte yok olup gidiyor. Sizlerin kefaretlerle çocuklarınızı temize çıkarmaya çalışmanız gibi, o kişide uzvuyla nesillerini temize çıkarmış, açılmasına sebep olduğu günah kapılarını yeniden kapatmış oluyor. Ne muhteşem bir dine sahibiz değilmi?
Değerli dostlar; toplumu ilgilediren bir günah işlendiğinde kişiden bunun kıssasını alarak o kişinin kendi soyunda açtığı o günah kapısını kapatıyor ve soyunun aynı günahın içine sürüklenmesinin önüne geçiyorsunuz. İlahi yasa ve düzenin birbiriyle nasıl uyum içinde olduğunu, birbirini tamamladığını, zerre tanesine kadar hiçbir şeyin eksik ve boş bırakılmadığını anlamanız için şöyle bir özet geçelim; "Başınıza gelen herhangi bir musibet ellerinizle işlediklerinizden ötürüdür" (Şura Süresi; 30). Bu Ayet bize, üzerimizdeki günahları biz kendimizin bedenimize bulaştırdığını anlatıyor (bir önceki hayat). Rabbimizin indirdiği 10 emrin ikinci emride o günahları atalarımızın aktif ettiğini anlatıyor; "Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın. 5Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrıyım. Ben babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım. 6Ama beni seven, buyruklarıma uyan binlerce kuşağa sevgi gösteririm. (10 Emir Levhası 2.ci Emir- Eski Ahit). Bir Ayet o günahları siz kendiniz bedeninize bulaştırdınız diyor, diğer Ayette ataların bunu aktif ettiğini anlatıyor. Ayetler arasında bir tezatlık yok, tam aksi bir uyum ve tamamlama. Dolayısıyla yaşadığımız sıkıntılarda ilk önce atalarımıza bakmamız o kadarda yanlış birşey değil. Biz birşey yaşıyorsak atalarımız mutlaka o günahı işlemiş olmalı. Maide Süresi 38'de, kıssas alırsanız o günah kapılarını yeniden kapatırsınız diyor. Ayetin içindeki uzak tutarsınız kelimesi hem kişinin açtığı günah kapısını yeniden kapatarak o sülaleyi o günahtan uzak tutmuş olursunuz, hem o kıssas ibret ve caydırıcı vasıf içerdiği için o toplumu o günahtan uzak tutarsınız demeye getiriyor; "Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık, günahtan uzak durmaları için ceza olarak Allah'tan olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir" (Maide Süresi; 38).
Örneğin; vatan uğruna şehit olan kahramanlarımız. Bunların şehit olmalarına sebep olan yaralar nereye isabet ettiyse, hangi beden parçaları gövdeden koptuysa o bölgedeki günah kapıları soylarında kapanıyor. Şehitlerimizin ailelerine böylesine güzel bir mirası var arkadaşlar. Bu bilgilere sahip olduktan sonrası şeriat gelmelimi gelmemelimi, bunun kararınıda siz verin. Biz tabiiki burada Rabbimizin emrettiği ve dosdoğru olan şeriattan bahsediyoruz, hastalıklı tiplerin kıçlarından uydurduğu şeriatı değil. Hocam, günümüzde sahih şeriatı uygulayabilecek birisi varmı diye soruyorsanız; şuan yok, ama Mehdilik çağı tamda bu. O çağada çok az kaldı inşallah ve unutmayınız; birilerinin Allahı ve yasalarını suuistimal ediyor olması ne o yasaları ne de Allahı kötü kılar. Sizlere çok merak edilen ve gizem içeren bir konuyu sizin için olabildiğince basit ve anlaşılır anlatmaya çalıştık, umarız arzu ettiğiniz ilhamı almışsınızıdır. Bu yazımızda veda cümlemizi kısa tutacağız; Allaha ve dinimize iyi bakınız. Unutmayınız hepimiz İslamdan sorumluyuz. Allaha emanetsniniz. -19.02.2023