bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     

 





 

neden ataların günahını çekiyoruz?


Konuya giriş; bir önceki hayatımızla bu hayatımızın atalarını belirliyoruz, belirliyoruz derken onları bizzat seçmiyoruz, bir önceki hayatta benzer amelleri olanları kader aynı aileye tıkıyor, bu atalarda bu hayatta bizim kaderimizi belirliyor, atalarımızın belirlediği bu kadere verdiğimiz tepkilerlede biz ahiret yurdumuzu ve makamımızı belirliyoruz. Kaderimizi çizen atalarımızı bir önceki hayatla biz belirlediğimiz içinde, başımıza gelen sorunların müsebbibi biz kendimiz oluyoruz. İster geçmiş hayata bakıp bu hayatın yanlış ve doğrularını analiz edebilirsiniz, ister ataların yanlışlarına bakıp, Allahu Teala iki yoluda bize sunmuş, birisi gizemde ve unutulmuş, diğeri ise bizzat önümüzde, herhalukarda ama, öyle veya böyle başımıza gelen sıkıntıların kaynağı biz kendimiziz. "Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder" (Şura Süresi; 30).

Kaderimiz neden atalarımız üzerinden belirlenmesi istenmiş? Bunun farklı nedenleri var;

1. Bununla yük dağıtımı amaçlanmış. Benzer günaha sahip insanlar aynı ailenin içine atılarak, o günahın yükü paylaştırılmış. Gayp aleminde 7 şablon nasıl bizim yükümüzü taşıyorsa, madde aleminde de bir yük birden fazla kişi tarafından paylaşılsın istenmiş. İlahi sistem denge üzerine kurulu, gayp aleminde düzen nasılsa, fiziki alemde de öyle. Örneğin; gayp aleminde 7 şablon bizim yükümüzü taşıyor, fiziki alemde de sağ ve sol taraftan 7 atamız, toplam 14 ata yükümüzü taşıyor. Yani, atalardan bize yük gelmiyor, biz ve onlar bir önceki hayatta aynı günahları işlediğimiz ve her birimiz kendi başına o günahın altından kalkamayacağı için, (14+ biz) kişinin işlediği belirli bir günah, bir günah olarak sayılıp sülaleye yazılmış. Sülale veya atalar dediğimiz şey, yük paylaşımıdır. Madde alemin yükünü paylaştığımız, omuz omuza verip hayatın zorlukların üstesinden geldiğimiz gibi, gayp aleminde de böylesine bir yük paylaşımı var. Hani, biz üzerimizdeki yüklere bakıyor ve büyüklüğü konusunda hayrete düşüyoruz ya, omuzumuzda gördüğümüz o yük var ya, işte o yük parçalara ayrılmış yük, 14 ataya serpiştirilmiş yük. Bizler üzerimizdeki yüke bakarak bir önceki hayatta işlediğimiz günahların boyutunu göremeyiz, sülalemizdeki 4 nesile bakarsak ancak o zaman gerçek boyutunu görebiliriz.

Bu noktadan itibarende konuyu atasal yükler olarak ele almamamız gerek, insanlara konuyu ortak yük olarak anlatmamız gerekiyor. Hepimiz aynı bataklığın içindeyiz, o bataklığın içeriğinide bir önceki hayatta biz kendimiz belirledik, şimdide el ele verip bu bataklıktan çıkmak var. İnsanlar bu zamana kadar bu olaylara hep olumsuz yönünden baktı, atanın yükünü ben neden çekmek zorundayım boyutundan baktı, bizde şimdi bu insanlara olayı doğru okumasını öğretmemiz gerekiyor; sen o atanın yükünü çekmiyorsun, sen onunla aynı günaha sahip olduğun için aynı ailenin içine atılmışsın. Aile bir koğuş yeri, infaz sürecinin geçtiği bir yer. Benzer günahlara sahip insanları bir araya getirmenin amacı sadece yük paylaşımı değil, aynı zamanda suçluyu veya mağduru en iyi o suçu işleyen veya aynı mağduriyeti yaşayan anladığı için bunlar bir araya getiriliyor. Bunlar birbirlerinin dertlerini anlamaya en yakın denilip birlikte sorunlarıyla yüzleşsinler ve birlikte üstesinden gelsinler birlikte hatalarını düzeltsinler istenmiş. Bu sorunların altından kalkmak bir bireyi aşar, benzer günaha sahip olanları bir koğuşa (aile) atalım, birlikte bu yükün altından kalksınlar denilmiş. Burada tamamen Allahın merhametini görüyoruz, bireyler olarak yeryüzüne salma ve sorunlarımızla yüzleşme yerine, gurup (aile) halinde o yükü taşımamızı istemiş. Her birinden teker teker o günahların kısasını çıkaracağıma, birisinden çıkaraym, bunun acısıda herkesi etkileyeceği için, herkesten çıkmış gibi sayılsın demiş. Örneğin; bir önceki hayatta aynı günahı işleyenler, diyelimki her biri 1000 farklı günah işledi, bunlar bu hayatta aynı ailenin içine atılıyor. O 1000 günahta bunların her birinden çıkacağına, o 1000 günahı Rabbimiz ailenin fertlerine 150er, 200şer vs dağıtmış. Bu sayede, ortalama 80 yıllık ömrümüzde 1000 ayrı günahın bedelini ödemek yerine, 150-200 tanesi ile yüzleşerek imtihan dünyasını atlatıyoruz.

Örneğin; dedeniz bir önceki hayatta 5000 ayrı günah işledi, o günahlardan bin tanesi ile uyumlu birisi bir evlat olarak veriliyor, bir diğer bin tanesi ile uyumlu kişi bir diğer evlat olarak vs ve soylar bu şekilde ortak günah ve amellere göre belirleniyor.

Özetlersek; bir önceki hayatta hepimiz aynı günahi işlemişiz, hepimiz ayrı ayrı o günahın cezasını ödeyeceğimize, o bir günahı Rabbimiz tüm sülaleye paylaştırmış. O günah hangimizde çıkacak bu da bilinmediği için, her an başınıza bir şey gelebilir, hep birlikte kolları sıvayın ve hesapları kapatın denilmiş. Yani, biz ataların günahını çekmiyoruz, benzer günahlara sahip olmamızdan ötürü, o günahları yeryüzünde kapatmak için bir önceki hayatın yabancılarıyla (şimdi aile) zorunlu bir işbirliğine sokulmuşuz o kadar. Bir önceki hayatımızda işlediğimiz günahlarla bu hayatımızda birey olarak yüzleşme yerine, bir birey olarak o günahın altından kalkmak yerine, bir ekip olarak (sülale) sorunlara müdahale etmemiz istenmiş. Dişlerin, ayak ve el parmakların gizemide bu. Örneğin; ayak bileğinde 7 kemik var, ayak bileğinde 7 kemik var, her biride bir atanın amelini taşıyor. Böylece bir yük bir bireye bir parçaya bineceğine ve altında çökeceğine, farklı bireylere dağıtılmış. Bir önceki hayatta benzer günah işleyenler aynı aileye (koğuş) tıkılarak bir önceki hayattan getirdikleri o yükü el ele vererek birlikte yaksınlar ve çözsünler istenmiş. O yüzden mahşeri sorguda sülalemizle birlikte yargılanacağız, çünkü infazı bu hayatta birlikte geçiriyoruz, çünkü omuzumuzdaki yükten hepimiz sorumlu kılınmışız.

2. Atalara serpiştirilmenin bir diğer nedenide; biz bir önceki hayatta çok uzun bir süre yaşadık ve o süre içinde çok günah işledik. Bu hayatta ise çok kısa yaşıyoruz. Örneğin; bir önceki hayatta belki 10 bin yıl yaşadık, bu hayat ise 100 yıl ile sınırlı. Biz eğer bir önceki hayatımızda, o 10 bin yıl içinde işlediğimiz günahları bugünün 80 yıllık bir ömrü içinde yakmaya çalışsaydık, biz o yükün altında bir gün bile hayatta kalamazdık. "Şayet Allah insanları yapıp ettikleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı; fakat onlara belirlenmiş bir vadeye kadar mühlet veriyor. Vadeleri dolduğunda ise (herkes anlayacaktır ki) Allah kullarını hakkıyla görüp bilmektedir" (Fatır Süresi; 45). "Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler" (Nahl Süresi; 61). Bu Ayetler yüklerin ağırlığından ve verilen mühletten bahsediyor, bu Ayetlerde mühletle kastedilende sadece 80 yıllık ömrümüz değil, aynı zamanda 4 nesil, çünkü bizim üzerimizdeki yükü biz doğmadan öncesi atalarımız kapatmaya ve yakmaya başlıyor.

Yani, bir önceki hayattan getirdiğimiz bir yükün hesabı bizden çıkması için Rabbimiz bize 14 atanın ömrü kadar bir zaman tanıyor, bu da ortalama 1000 yıl yapar. Örneğin; bir önceki hayatımızda 10 bin yıl, bu hayatımızda ise 100 yıl yaşadığımızı varsayalım. 10 bin yıllık hayatın içeriği 100 yıl içinde bizden çıkartılsaydı bu bize haksızlık olurdu. Böyle bir şey olmaması içinde Rabbimiz, o yükü 4 nesle serpiştireyim, bunların toplamın ömrüde 1000 yıl civarı olsun, o yükü bin yıl içinde çıkarayım demiş. Bir önceki hayattan getirdiğimiz yüklerin atalara serpiştirilmesinin bir nedenide bu, 10 bin yıllık ömrün bedelini biz kendi başımıza kendi ömrümüz içinde kapatmaya çalışsaydık altında kalırdık. Bu olmaması içinde 14 ataya yaymış. Her ata ortalama 70 yıl yaşasa, ortalama bin yıla yağmış.

Burada ama yine haksızlık var diyeceksiniz, 10 bin yıllık ömürün içeriği bin yıl içinde çıkarılıyor olması, bu da haksızlık diyebilirsiniz. Haklısınız; bu haksızlığın önüne geçmek içinde ne yapmış Rabbimiz; bir sevaba 10 yazmış. Her sevaba 10 yazarak bin yıllık ömürde 10 bin yıllık sevap almamızı sağlamış. O 10 bin yıllık sevapta 10 bin yıllık günahlara kefarete denk. "Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez" (En’am Süresi; 160). Yani, biz 1000 yıllık ömürde (14 atanın toplam ömrü), 10 bin yıllık hesabı kapatıyoruz. İlahi düzendeki inceliği, ayrıntıyı, merhameti ve adaleti görüyormusunuz? Bir iyiliğin karşılığı 10 olmasının bir nedeni bu, 1000 yıllık bir ömürde (4 nesil) 10 bin yıllık hesabın kıssası alınacağı için, iyilikler 10 sayılarak bin yıllık süre içinde 10 bin yıllık hesabın kapatılmasına imkan sağlanmış.

Not: 14 atamız bu hayatta toplam bin yıl yaşıyor, bir önceki hayatta ise her biri 10 bin yıl yaşasa, aslında karşımıza toplam 140 bin yıllık bir hesap çıkıyor. Allah ama merhameti gereği her bireyi 10 bin yıllık hesaptan sorguya çekmek istemediği için, o 10 bin yıllık ömürde benzer günahları işleyenleri aynı ailenin (14+biz) içine atıyor, ve tek bir 10 bin yıllık ömür olarak hesabı ele alıyor. Her bir atanın bir önceki hayatı baz alınmıyor, sadece onların ortak 10 bin yıllık ömrü baz alınıyor. Bilmemiz gereken, herşeyin altında bir hikmet var. Biz birey olarak hesaba çekilmiyoruz, 4 nesillik sülale olarak çekiliyoruz. O yüzdende 4 nesillik sülale olarak Allahın huzuruna çıkacağız, aynı anda. Dişlerin dizilişi gibi.

3. Atalarla aynı günahı paylaşmamızın bir nedenide, hangimizin daha güzel amel işleyeceğini görmek için. Bir önceki hayatta kimlerin kimlerden daha iyi amel işlediğini Allah belirlemiş. Eşit not alanlarıda bu hayatta aynı ailenin içine atmış. Bunların arasında da şimdi kim, kimden daha iyi amel işleyecek bunu belirlemek istemiş. Bir sınavda en iyilerini belirlediğinizi varsayın, o en iyilerinide bir sınava daha tabi tutuyorsunuz, nihai sıralamayı elde etmek için. Cennette en üst makamları kim hak edecek, bu sınavın ilk bölümü bir önceki hayatta gerçekleşmiş, ikinci ve nihai bölümüde bu hayatta gerçekleşiyor. Bu Ayette aslında bunu anlatıyor; "O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır" (Hud Süresi; 6).

Bir gurup insanı sınava tabi tutmak içinde ne olması gerek? Onlara eşit ortamı sunmanız gerekiyor. Birisi kalkıpta ben daha ağır şartlar altında imtihan edildim, bunun maruz kaldığı düşünce (vesvese) ile benim maruz kaldığım aynı değildi dememesi için her biri aynı düşüncelere aynı duygulara maruz kalması gerekiyor. O sülale içinde herkes aynı düşünce ve duygulara maruz kalması gerekiyorki, o düşünce ve duygular arasından en iyi seçimi yapan kim oldu, bu hakkani bir şekilde belirlenebilsin. Bunu sağalayanda kim, 100 yıl önceki bir atayla aynı düşünce ve duygulara maruz kalmamızı sağlayan ne? Şeytanlar! Şeytanların bize bulaşmasına izin verilmesinin nedeni, atalarımızın maruz kaldığı şartları bizde de sağlamaları. Şeytanlar bin yıl üzeri yaşadığı için, Allah onları bir vasıta, aracı olarak kullanıyor, ataların maruz kaldığı vesvese ve duyguları bizde de yaşatmaları için kullanıyor. Bu sayede bir ata hangi ortamda ne tür bir vesveseye maruz kaldıysa bizde aynısına maruz kalıyoruz, sonrası kader hangimizin daha güzel seçim yapacağına bakıyor. Kader bizi aynı şartlar altına sokuyor, sonrada kimin daha güzel tepki vereceğine bakıyor. İmtihan dediğimiz olayda bu. Gördüğünüz gibi, şeytanlar farkına varmadan Allaha hizmet ediyor.

Neden şeytanlar? Allahu Teala bizleri adil bir şekilde imtihan edebilmesi için bizlere eşit şartlar ve ortam sunması gerekiyor, içimizde doğan duygular ve düşünceler dahil. Sorun ama şu; Allahu Teala'dan kötülük gelmiyor. Bir önceki hayatta işlediğimiz kötü düşünce ve duygulara, rahman dışında birisi aracı olup bize aktarması gerekiyordu, burada da aracı olarak şeytanlar kullanılmaya karar verilmiş. Onların ömrü, bedenleri, bedenimizin içindeki enerji hatları hepsi baştan itibaren şeytanların bizim imtihanımızda üzerlerine düşen payı yapmak için kurgulanmış. Hani onlar (şeytanlar) insana bulaşmalarından ötürü zevk duyuyorlar, Allaha savaş açarak kendilerini üstün sanıyorlar ya, işte bu salaklar o büyük düzene (imtihan dünyası) hizmet ettiklerinden bi' haberler. Nasıl hizmet ediyorlar? Bir önceki hayatta eşit puan toplayanlar bir aileye atılıyor, buna koğuşta diyebilirsiniz çünkü aynı suçları işledik, bu şeytanlarda atadan dört nesile kadar o sülalenin bireylerine sürekli aynı vesveseleri veriyor, ilahi imtihanda burada devreye giriyor, aynı vesveselere maruz kalanların arasından kim en güzel seçimi yapacak. Kim kimden daha üstün bunu belirleme sürecinin bir bölümü bir önceki hayatta tamamlandı, bir bölümüde bu dünyada devam ediyor. Bir önceki hayatta eşit puan alanlar, bu hayatta kendi aralarında bir imtihana tutulmuş oluyor.

Örneğin; aynı ailenin aynı milletin içine atılıyorlar, sonrada o aileden kim en iyi davranışı sergileyecek buna bakılıyor. O aileden en iyi davranışı sergileyende, diğer ailelerin en iyi davranışı sergileyenleriyle ülke ve millet davasında imtihan ediliyor. Kader en iyisini seçmek, insanları bu dünyada değerine göre sıralamak üzere programlanmış ve bu sınav level atlaya atlaya ölünceye kadar devam ediyor. Sizin bilmeniz gereken, en temel sınav kendi ailemizde gerçekleşiyor; 
14 atamız ve biz arasında. Ay ve güneş gibi. Güneş biziz, ay ise atalarımız. Ayın 14 'lük döngüleri (dolunay, yeni ay) ve güneş gibi. Anlamanız gereken, insanlar temel sınavında başkalarıyla sınava tabi tutulmuyor, 14 atasıyla sınava tabi tutuluyor. Başkaların maruz kaldıkları acı, üzüntü, duygu, ve düşünce farklı olduğu için, başkalarıyla kendimizi kıyaslamamız doğru değil. Eşit şartlar altında mücadele edenlerle kendinizi kıyaslayın, levh-i mahfuzda böyle yapıyor.

Günümüzde insanlar sürekli başkalarını imreniyor başkalarının yaşantısına özeniyor, onlar gibi yaşamak ve zengin olmak istiyor. O yüzden, o yaptıysa sende yaparsın içeriğine sahip felsefi akımlar g
ünümüzde çok popüler. Kader nezdinde ama bilinki bunların hiçbir geçerliliği yok. Neden yok; çünkü size verilecek olan rızkı siz bu hayatta değil, bir önceki hayatta belirlediniz. Geriye dönükte hareket edemezsiniz. İş işten geçti, sizin inancınız, sizin ırkınız sizin aileniz çoktan belirlendi, hatta yükünü paylaştığınız atalar imtihanlarını tamamlayıp ahiret hayatına göç etti bile. Bunlar belirlendikten, hatta yaşandıktan sonrada bir amerikalıya, bir hristiyana ve onun ailesi ve imkanlarına imrenmenin hiçbir anlamı yok. Bu felsefeleri size satanların bir önceki hayattan bu hayata getirdiği yük ile sizin getirdiğiniz yük çoook farklı. Doğal olarak kaderin ona sunacağı ile size sunacağı şeyler çoook farklı olacak. Siz eğer onlara sunulan rızıkların sizede sunulmasını istiyorsanız, bilinki bu hiç olmayacak. Ne kadar telkin, pozitif düşünce vs yaparsanızda bu değişmeyecek, çünkü onların omuzlarında taşıdığı yük ile sizinki farklı, çünkü sizin rızkınızı bu hayat değil bir önceki hayat belirliyor.

Değerli dostlar, sizi siz yapan aileniz, milletiniz, inancınız, değerleriniz, kültürünüz ve ahlakınız. Bunları bırakıp başka ailelerin (arzu ettiğiniz yaşantılar) peşinde koşturma yerine, kendi ailenizi nasıl daha güzel hale getirebilirsiniz ona odaklanın. Nitekim yeryüzü imtihanıda bu, ailemizi bir önceki hayattan getirdiğimiz o yükten kurtarmak. Siz eğer kendi ailenizi bırakır, başka insanların hayatlarını özenirseniz, onların üzerindeki yüklere özenmiş olursunuz, onların üzerinde ne güzel yük varki onlar ne güzel bir hayat yaşıyor, keşke bende öylesine bir yüke sahip olsaydım demiş oluyorsunuz, bu özenmede sizin için hiçte hayrla sonuçlanmaz. Örneğin o hristiyan siz ise İslamla şereflenmişsiniz, en basiti buradan imrenilecek kaderin sizin kaderiniz olduğunu çıkarmanız gerekir. O yüzden başkaların hayatını özenmeyin, kendi ailenizi içinde bulunduğu bataklıktan veya sıkıntılardan nasıl kurtarırım buna odaklanın. -21.08.2024











kelimelerden türemiş hurafeler